insanin en ozel, en renkli yetenegi. rutin bir hayata sahipsen zamanla korelir. bu yuzden arada bir farkli seyler yapman ve dusunmen gerek. bazi noronlarin birbirine hic dokunmamissa bu dussel veya eylemsel anlamda onlari harekete gecirecek bir siradisilikta bulunmadigin icindir. bu cok basit bir dusunce veya eylem de olabilir. her sey boyle baslar zaten. buyuk yaraticiliklarda an gelir epifani hissi bile yasayabilirsin.
bir gün insanoğlu tanrı'ya "artık sana ihtiyacımız yok. biz insan bile yaratabiliyoruz" demiş.
tanrı da "haydi yapın da görelim" demiş. insanlardan biri eğilip yerden bir avuç toprak almış.
tam o esnada tanri " hoop! kendi toprağımızdan, kendi toprağınızdan!" demiş.
yaratıcılık düşünmemek gibi, bi' an dalmak, kesinlikle sonradan (tam olarak) bu yetinin kazanıldığına inanmıyorum, doğuştan geldiğini düşünüyorum. Bipolarların sahip olduğu büyük nimet.
kesinlikle tanrıya mahsustur. sınırlarla doğan, 4 boyutlu bir dünyada yaşayan insan için öncelikle görülmesi gereken yerler, duyulması gereken sesler, bilinmesi gereken bilgiler sorunu yaratır. gerektiği yerde gözünüzü kapatıp kulağınızı, kulağınızı kapatıp teninizi kullanmanız gerekir. kendini böyle geliştirebilecek insan varsa kendiliğinden gelir.
sanıldığı gibi endüstriyel case analizlerinde veya mülakatlarda ağız yamularak konuşulan şey değildir. o sadece mekanik bir düşünce tarzıdır sistemin istediği. esas yaratıcılık hiçbir rutin kalıba uymadan- buna sanayi,hizmet,endüstri sektörü dahil- sadece hayal gücüne dayanarak bir şeyi oluşturmaktır.
insanların 21yy da varlığından rahatça bahsedebildiği soyut bir kavramdır yaratıcılık. ve insan potansiyeli içerisinde yaratıcılıık özelliğini barındırır.
sahip olduğum özellik fakat bir tasarım fikir kafamda sürekli anlık güncelleniyor. kısa bir süre sonra ne olduğunu unutuyorum.bir şey fikirden hemen somut adımlara dönüşmesse sonsuzluğa uçuyor.keşke hem hafizam hem yaratıcılığım iyi olsaydı ama hepsi bi yerde olamamış.