ben seni;
Yorgun akşamlarda söylediğin şarkıları da sevmedim
Çünkü sesin çok kötüydü
Bir çiçeğe gülmeni bir güle benzemeni o kadar çok istedim ki
Ama sen gülün dikenine bile benzeyemedin, otun tekisin sen!
Ben seni hiç sevmedim ki
Seni sevsem söylerdim zaten
Hem senin nereni seviyim?
Sevilecek bi tarafın mı var
Ben seni hiç sevmedim ki
Acaba seni seven biri çıkar mı? Bilinmez..
gümüş gecenin aysı sevecenliğindeki baştan çıkarıcılıktın sen
bir kuş yuvası gibiydi gözlerin ve ağlıyordum ben
sen benim küçüklüğümde kalem kutuma saklanmış silgimdin belki de
ya da değildin her neyse
eeeeyyyy gizemli şehirlerin dağlarına taşına
tüm güzellerin gözlerine kaşına
gelmişsin utanmadan haminnem yaşına
hala daha değerimi bilmiyorsun
demiryolunda çalışan gemici
(ne işin var orda)
balonu patlamamış sakız
elma şekerleri var ağzımın kenarında
sanki şimdi bulaşmış
Bir gün padişah Vehbi Efendi'yi yanına çağırır ve: "Bana öyle bir şiir yaz ki bir mısrasını okuyunca içimden seni öldürmek, bir sonrakini okuyunca ise ödüllendirmek gelsin" der. vehbi efendi de şöyle bir şiir yazar:
Azm-u hamam edelim, sürtüştürem ben sana,
Kese ile sabunu, rahat etsin cism-u can.
* * *
Lal-u şarap içurem ve ıslatıp geçirem,
Parmağına yüzüğü, hatem-i zer drahsan.
* * *
Eğil eğil sokayım, iki tutam az mıdır?
Lale ile sümbülü kakülüne nevcivan.
* * *
Diz çökerek önüne ılık ılık akıtam,
Bir gümüş ibrik ile destine ab-ı revan.
* * *
Salınarak giderken arkandan ben sokayım,
Ard eteğin beline, olmasın çamur aman.
* * *
Kulaklarından tutam, dibine kadar sokam,
Sahtiyenden çizmeyi, olasın yola revan.
* * *
Öyle bir sokayım ki, kalmasın dışarda hiç,
Düşmanın bağrına, hançerimi nagehan.
* * *
Eğer arzu edersen, ben ağzına vereyim,
Yeter ki sen kulundan lokum iste her zaman.
* * *
Herkese vermektesin, bir de bana versene,
Avuç avuç altını, olsun kulun şaduman.
* * *
Sen her zaman gelesin, ben Vehbi'ye veresin,
Esselamun aleyküm ve aleykümesselam.
sevda yenikti ve sen yoktun yine
sen zengin kızıydın bense fakir bizi bir yapan neydi peki?
o arsız rüzgar mı?
kah acı kah buruktu tadı dudaklarımda her bıraktığın o kar gibi o yok olan o hissedilmemiş o tınısal o büyüsel o içsel dinamiklerinin en tepesindeki nokta..
sen ulaşılmaz sen arzulanan ve sennn benim için binbirtane gözyaşım gibi heryerde akan
(bkz: tehlike çanı)
Sevgilim Asibe
Te bu aşam zamanlarıda epten akılcımı alır, gözümü
göğnümü bi oş edersin beyav.abe Allah belacımı versin
seni cuuk severim. Ne derim sana bu aşk beni canımdan
etmezse gene iyi. Yatmazmıyım yatacıma abe bi direm
uyku girmez güzlerime. Dün o yanı dün bu yanı ep gene
silinmez senin ayalin beya. Günlerdir ekimekten sudan
kesildim artıkım. Tarlada elim çapa tutmaz, gayfide
desen ne bi laf iderim akıdeşleynen ne 66 uynarım.
Düşün bubam düşün. Recep ağanın sıpası gibi önüme baka
baka solurum. Aşamları sizin maallede sülerim 'yârim
sende vifa yokmu' şarkısını. Duyarsın elbet, elmiş
ninem bilem diğner. Anlarım kızanım seni anlarım der.
Ama üzmeyesin boşuna datlı canını unda u buba varken
vermez asibeyi sana der ep. işte u zaman çeltik
tarlasına döner galbim epten gene vıcık vıcık. Şu
buban olucak gapçık ağızlıyı yola getiremezmisin beya.
Âşıklık çekeriz bilirsin işte. Eriye eriye gündöndü
sapına döndük anacını satımının. Az çok zanatimiz de
var. Yaparız fıtımış'ın baçade bi düğün. Daktırırım
beş dane cumuriyet,cumuriyet, alırım uzun tülü mantu, alırım kul
çantası, alırım içine allık bilem. Süle anana aşama
bunları çıtlatsın bubana. Yoğsam atar em vallahi em
billahi damarları beğnimin. Buzmayasın adamın aklini.
Yarın gecem alil'le rasim'i yanıma gatıp senide
ısmayılın cibe atıp, çıktıkmı çulu yoluna bokumu
yetişirler arkamıza. Te ben adama buguda sülerim kal
sağlıcakla.
Seni seven sevgilin;
Yolsuzların Sarı Mümin
"derine hep derine kazıyoruz
nerede çağımızın o
altın kalbi
çağımızın altın kalbini arıyoruz
üzerimizde ağır bir yeryüzü
gökyüzünden uzakta
çok uzakta
derine hep derine kazıyoruz
madencileriz biz
devrimcileriz biz
patlarız volkan gibi
çağ yenmeyecek bizi
yorgun değiliz"
bağdat'lıyız, bağdat'tayız, bağdat'lıyız
bağdat'ta düşünce bombalar adımız meçhule kalır
adımız meçhul
yanar kavrulur bedenimiz sevdiklerimiz
yanar kavrulur
külümüz kalır geriye rüzgarda savrulur
sözümüz kalır
bir de öfkemiz, birde öfkemiz, birde öfkemiz
öfkeliyiz
kül savrulur, söz kalır, öfke büyür
büyüyor
bağdat'lıyız, bağdat'tayız, dünyanın her yanındayız
bu kan denizinin dalgalarıyla
yankileri boğacağız
bağdat'lıyız, bağdat'tayız, bağdat'tayız, her yandayız
geçit yok, isyan var emperyalizme karşı
katlettiğin yetti artık, yetti artık, yetti
geçit yok, isyan var emperyalizme karşı
söndürdüğün ocaklar yetti artık, yetti, yetti
yetmez artık
bombaların durduramaz bu seli
sorulacak bir hesap var
yetti artık yetti
atılan bombanın bir hesabı olacak
olmalı
yetti artık, yetti
bu hesap vakti geldi
bombalanan topraklarda yakılan hayatların
söyleyecekleri bitmedi daha
bitmeyecek
bombalanan insanlarımız adına da
haykırıyoruz bir kez daha
katil amerika
önce gürleyen sesimiz kovar yankileri
sonra biz
bombalanan topraklarda yakılan halkların
soracakları hesap bitmedi daha
bitmeyecek
geçit yok amerika'ya
buralarda biz varız hey
türküz, kürdüz, arabız biz
sömürü, işgal, istila varsa
ya istiklal ya ölüm diyenler de vardı
varlar, varolacaklar hey
biz varken, geçit yok amerika'ya
buralarda biz varız
halkız biz
sömürü işgal istila varsa
kurtuluş kavgası olacaktır
biz halkız
bağdat yanan çocuk çığlık çığlığa
çığlık dicle'ye, nehir denize
denizler dalgalı mahir'ce meydanlarda
vurun dalgalar made in usa kıyılara
yükselin denizler
meydanları sel alsın
boğulup gitsin bu yankiler coni'siyle toni'siyle
bağdat'lı çocuğun çığlığı meydanlarda
öfke dolu bir haykırış, bir taş, bir ateş
ki hıncımız yanan çocukların acısı kadar büyük
kim yaktı bağdat'lı bebeleri böyle
hangi alçak çıkarlar için yüksek teknolojiyle
yaktılar, yıktılar, bombaladılar biliyoruz
biliyoruz suç kesin
suçlu malum emperyalizm
gereği düşünüldü
''iyi halsiz'' katillere adil olmaktır en büyük ceza
bağdat'ta yanan çocukların acısı kadar
acımasız olacağız kovboylara
bağdat'ta yananların ahı kadar
adaletli olacağız.