biz bunlara tercümanlar arasında "chicken translation" deriz ve bir nevi jargon gibi bir şey oldu bu ifade.
fakat bazıları film-dizi-kitap vs'den alıntı yapıp bunun çeviri hatası olduğunu öne sürmüş fakat hiçbiri bilmiyor ki bunu tercümanlar aslında bilerek yaparlar.
Tercüme yapmak demek her şeyi birebir tercüme etmek demek değildir. Fakat tercümanlık konusunda gram bilgisi olmayan ülkemizin çoğu kesimi böyle sanıyor. malum ülkemizde a1 düzeyinde ingilizce bilen herkes kendini tercüman ilan eder.
- Tercümanlıkta kaynak dilden hedef dile çeviri yaparken o ülkenin kültürü de dikkate alınır. bu yüzden "fuck" mesala "lanet olsun" diye çevirilir.
- Tercümede aynı zamanda hedef dilde okuyacak kişiye, kaynak dilde okuyan kişinin hissettiği aynı his verilmeye çalışılır. yine fuck mevzusunun bir sebebi de bu.
- Tercümede, cümlenin anlamı olarak düşünülen ifadeden ziyade daha çok metnin-dizinin-kitabın bağlamı dikkate alınır.
- Film isimleri tercümesi yaparken, hedef dilde daha çok dikkat çekici ve ilgi uyandırabilecek ifadeler tercih edilir.
genellikle direk çeviri sonucu ortaya çıkan hatalardır.
geçen hafta şahit olduğum bir çeviri:
kadıköy'de le piliç diye bir tavukçu var. allah var ki efsane tavuk yapıyor adamlar. gittim bir masaya oturdum, karşımda da içecekleri koydukları dolap ve eski tabelayı da, artık kullanmadıklarından olsa gerek, o dolabın yanına sotelemişler. ingilizce menüde mevcut üstünde ve:
tavuk baget : chicken drumstick şeklinde çevrilmişti.
Bazıları artık yarmaktan çok gözden yaş getirir.(üzüntüden) şu "nasılsın ahbap?" olarak yapılan çevirideki ahbap kelimesine uyuz olduğum kadar hiçbir şeye uyuz olduğumu hatırlamıyorum. geçenlerde tv kanallarını dolanıyorum, birden bu cümle geldi kulağıma ve düşündüm tekrar, "neden ahbap ulan!?" biz öylw kullanmıyoruz ki. sen oraya "kardeş nasılsın?" yaz da biz de şikayet etmeyelim değil mi?
Çok büyük kahkaya sebebiyet veren çeviri hatalarıdır.
italya ya ilk defa gideceğim, o zamanlarda bir kelime bile italyanca bilmiyorum (şimdi anadilim gibi konuşuyorum sanki). Bir arkadaşım, Non porco dersen domuz eti istemediğini anlarlar diye tembih etti. Roma da gezdik tozduk bir cafe de oturduk. Vitrinde çok güzel frambuazlı pastalar var. Bir tane istiycem ama domuz yağı olmasın diycem ya. Garsona pastayı elle gösterdim ve non porco diye de tembih ettim, kahkalarla gülmeye başladı ben de neden güldüğünü ingilizce sordum, cevap aynen şöyleydi. Biz pastalara et koymayız. Domuz yağı nasıl denir bilmediğimiz için domuz etinden bahsedince cevap da böyle komik oldu.