üniversite yurtlarında yaşanılan komik haller. en keyiflisi fırlama, zeki ve komik bir yurt müdürünüz varsa çok eğlencelidir yurt hayatı. yurt toplantısında bütün ahali salona inmiştir:
müdür:
- arkadaşlar odalarımızda masamız yok diyen, ders çalışamıyoruz diyen arkadaşlarımız oldu gittik 6 tane masa aldık ders çalışsınlar diye adamları ikinci gece teftiş ediyorum kimisi okey grubu kurmuş, kimisi batak. lan gri k.çlı goriller bir avuç arpayla maymun s.kmeye mi çalışıyorsunuz.
gülüşmeler..
- odalarınız çok pis hele bir odaya girdim ki içerde mahsur kalmış adamlar, bende bunlar 1 haftadır nerde diyorum 9 tane sokak köpeğini getirsem karınları doyar hayvanların.. bir de şu tuvalet meselesi arkadaşlar aranızda iki deliği üst üste getirip s.çamayan insanlar var lan nasıl üniversiteye gidiyorsunuz oğlum ya, ben biliyorum bu adamları da. geçen bir tanesi gideri tıkamış. adam temanın bir yılda diktiği ağacı bir günde dikmiş lan klozete. nasıl bir iştir arkadaş. belediyeden sondaj ekibini çağırdık. *
peynirciks devlet yurdunda iki ay kalmış ve pirelenmiştir. ne adam gibi banyo yapılmakta, ne de adam gibi nefes alınmaktadır. mülteci kamplarının afyon merkez yurdundan daha iyi olduğunu söyleyenler bile vardır.
ilk iki ayın sonunda şahsım dayanamaz ve eve çıkmaya karar verir. tam çıkış işlemleri yapılırken oda arkadaşından o muhteşem soru gelir: "ağbii banyo nerede ya hele bir banyo yapayım..." ulan iki ay oldu sen o yurda gireli hiç banyo yapmamıştır muhterem ve peynirciks gider ayak bu arkadaşı ti'ye alır: "bak karşıda tuvalet var orada da tas var onla dökünüp yıkanacan idare et." çocuk bana sorgular gözlerle bakar bu olaya inanmakta güçlük çeker ve banyonun yerin iki kat altında olduğunu öğrenmesi biraz zaman alır, bu zaman içinde şahsım zaten evine çıkmış duşakabinli banyosunda keyif çatmaktadır...
Bu üniversite yurdunda otoriteye direnen bir yiğit "Bokçu"nun hikayesidir.
Ünivesitenin ilk yılında kaldığımız yurt, 4 katlı 200 küsür kişiye hizmet vermekteydi. Tuvaletler ve banyolar koridorlarca ortak kullanılmakta sıcak su ve elektrik sorunu çekilmekte ama buna karşı yurt yönetimi sorunları kulak ardı etmekteydi.
Bir sabah yurt yeni güne, temizlikçi kadının çığlığıyla uyandı. 1. katta vukuat olmuş zavallı kadını biz ta 3. kattan duymuştuk.
Hemen yurt, giriş katına aktı gördüklerimiz karşısında dona kalmıştık, kimliği belirsiz bir şahıs kendi katı dışkısını tüm aynaya bulamış ve kaçmıştı.Yurt müdürü o gün resmen terör estirdi, tuvaletleri kilitledi öğrencileri perişan etti.
2 gün sonra tam da müdür baskıcı zihniyetinin işe yaradığını düşündüğü sırada, o tanıdık çığlık yine yurt koridorlarını inletti.
Bu sefer temizlenmesi zor olsun diye alçı kaplı duvarlara da sürülmüştü pislik. Müdür başarız olmuş ve öfkeden kudurmuştu.
Yine tuvalet ve banyolar tüm yurtda 1 gün boyunca kilitlendi. Bu sefer müdür 1. katta bulunan öğrencileri kendi yanına alarak organize bir nöbet çizelgesi yapmıştı. artık olaylı koridorda nöbet tutulacaktı.
Tüm bu önlemlere rağmen bokçu eylemlerini 2 hafta boyunca sürdürdü, hatta bazı günler bokuyla duvarlara arapça yazılar yazarak 4. katta kalan filistinlilere doğru hedef bile şaşırttı, giriş katından gelen eşkal tarifleride kafaları karıştırıyordu.
Ve bir sabah müdür tüm insan hakları kurallarını hiçe saayarak tuvaletlerde 2 gündür gizli kamera olduğunu ve görüntüleri deşifre etmek için polise vereceği haberini yaydı. Bu bir yalan haberdi ama bokçunun telaşa kapılıp yurdu terketmeye çalışması onun sonunu getirecekti. Öylede oldu, 3 haftalık maceradan sonra bir simge haline gelmiş bokçu giriş katında oturan müdürün nöbet çizelgesinde yer alan ve sürekli yanlış verilerle bilgi muamması yaratan "içeriden" birisi çıkmıştı.
Yurttan atıldı hakkında dava açıldı ama efsanesi hala yurda yeni kayıt yaptıran öğrencilere anlatılmaktadır.
Bizim yurttaki oda öyle bir odaydı ki çoğumuz okula gitmezdik. hepimiz sabırsızca salı ve cuma günlerini beklerdik.iddaa günü herkes kendi gazetesini önüne alıp kafayı kaldırmadan finallere çalışır gibi sessizlik içinde maç analizlerine bakar yorumları okurduk. Velhasıl kelam çabalarımızın bedeli olarak beni bitiren o ses; "tebrikler ikramiye kazandınız" senamonisinden ruhumuzu gıdalandırama yarak kuponları yırtardık. genelde yatan kuponları yırtmadan önce "yine tek maçtan yattı muğa goyim" derdik.
Tek maçtan yattığım yine bir akşam odada tek başına sinirden kafamı ranzaya vuruyordum. Sonra yine sinirden ranzama oturup karşımdaki duvara mehlül mehlül bakmaya başladım.Baktım baktım baktım sonunda nerden aklıma geldiyse elimdeki kuponu duvara yapıştırma fikri geldi aklıma. kuponu yapıştırıp üstüne duvara "ibretliktir" yazdım ranzama geçip uzandım.Sonra ben uyumuşum. Yurdun kantininde maçı izlemekte olan başka bir arkadaşımda tek maçtan yatmış, ben uyurken odaya gelip duvara yapıştırdığımı görmüş ve oda elindeki kuponu yapıştırmış oraya.Daha sonra tek maçtan yatan arkadaşlar (hatta artık başka odadakilerde dahil)ilerleyen günlerde kuponlarını ibret duvarına yapıştırmaya başladılar. duvar öyle oldu ki artık camlarına gazete çekilmiş yeni açılacak mağazayayı andırıyordu.daha sonra yurtta arama yapan müdür bile bunları gördüğünde yarılmıştı.Hoşuma gidende herkesin yattığı kupona iki çift laf yazıp yapıştırması. kuponun birinden;
sende mi barça ?