lise yıllarında muhabbet olur diyerek girdiğim bilgi yarışmasının final sorusunda cevap verme sırası bizdeydi ve soruya doğru yanıt verdiğimizde kazanacaktık. Ardından gelişen olaylar şöyleydi.
soru: necati cumalının yazdığı yine aynı adla sinema filmi çevrilen ve berlin film festivalinde altın ayı kazanan eserinin adı nedir? (tam hatırlayamasam da soru bu türevde bişeydi.)
arkadaş 1: bilmiyorum bilader ben
arkadaş 2: sen biliyor musun len?
ben: tamam bilader biz kazandık biliyorum. susuz yaz.
arkadaş 2: tamam.
moderator: evet süre doldu cevabı alayım.
arkadaş 2: susuz.
ben: naptın olum, malmısın susuz yaz yazacaktın.
moderator: malesef yanıt doğru değil.
arkadaş 2: olum sen demedin mi susuz yaz diye.
ben: lan mal, susuz yaz kitabın adıydı, susuz yaz yazacaktın kağıda.
...
p(tam biz yanından geçerken): gel ablam gel çok güzel ya**ak var gel 2 lira. ablam veriyim mi 2 lira.
cnsun: anne ne diyo bu herif ya**ak filan hemen uzaklaşalım ne terbiyesiz insanlar var ya oha.
a: ?!?'^+^+%^' yaprak dedi adam be saçmalama salak.
ben ve o bir düğündeyizdir ve şembambe şembambe eşliğinde halay çekilmektedir.
b- lan nası düğün amk bu shemale shemale diye türkü mü olur. ne kadar avrupai bir ortama girdik haha
o-mınısktigim dövdürtcen mi bizi şembambe şembambe o.
b- aman tipik türk düğünü o zaman. cık sarmadı beni hadi gidelim.
edüt: mxmx sayesinde öğrendim ki ben uzun zamandır hala yanlış anlama içindeymişim. aslında şembambe şemmame imiş aslı. *
lise yıllarında bir sınav günü. felsefe gibi o zamanlar pek de önemsenmeyen bir dersin sınavı. sınıfın yarısı çalışmamış, önüm arkam sağım solum bana bel bağlamış durumda. ancak beklenmeyen bir durum olur ve hoca sınav kağıtlarını a, b, c ve d olmak üzere dört grup yapar. bu da tüm planı suya düşürür. ancak çoğu kişi bu durumu fark etmemiştir. arkamdaki arkadaşın sorusuyla irkilirim:
+dört ne la dördü söyle çabuk olum hadi
-c'yim olum ben c'yim (c grubu olduğum kast edilir)
+anlamıyom bir daha söyle hadi
-ya c'yim off!
+hmm tamam sağol (burada böylesine odun bir arkadaşın niye teşekkür ettiği gerçekten anlaşılmaz)
ve sınav biter, dışarı çıkarız. arkadaş yanıma gelir ve ben olmasam yapamayacağını söyleyerek teşekkür eder. ben ne konuda yardım ettiğimi hala anlayamazken daha sonra bir türlü toparlanamamıza sebep olan olayı anlarız:
arkadaşın bana sorduğu dört nolu soru : pragmatizm felsefesini savunan filozof kimdir?
ve yazdığı cevap : ceym*
arkadaşla sabaha kadar televizyon başında oturulmuş saat 7 civarı artık iyice saçmalamalar başlamıştır televizyonda 6 pas izlenmekte ve programda semih şentürkten bahsedilmektedir ama tabi bizim anladığımız semih şentürk olmaz;
spiker -geçen günde söylediğimiz gibi semih şentürk...(konuşmaya devam etmekte)
hpnotc -sevişkentürk?
arkadaş -sevişentürk?
-üniversiteyi bakir bitirebilen erkek
-15 kişilik serseri grubunun sevgliye laf atması
anlanan;
+üniversiteyi bakire bitirebilen 15 kişilik serseri grubu *
tayinle gelen memura:
- nerelisiniz?
+ ermenistan asıllıyız.
(ermeni veya farklı bir etnik kökenden gelmek hiç sorun değil ama nerelisiniz sorusunun öncelikli cevabı şu ilden, şu ilçedeniz olacağından, neden hemen bu cevabı yapıştırdı diye şaşırılır. Bir süre sessizlik olur, acaba yanlış mı anladım diye tereddüt edilir.)
-Demek ermeni asıllısınız.
+hayır, ermenistanla sınırız. Ardahan'lıyız
(Mahcubiyette son perde...)
çocukluğum boyunca okul duvarlarında, tiyatro perdelerinde rastladığım bir yazı vardı:" atam izindeyiz." çocuk aklımla yıllarca düşünüp durdum. nasıl bu kadar rahat olabiliyorlar dedim kendi kendime. "atam izindeyiz" sözünün anlamının "atam şu an dinleniyoruz, elbet bir gün biz de çalışmaya başlıycaz" değil de "atam yolundayız" demek olduğunu lise sıralarındayken fark edebildim.
rahmetli mali işler genel müdür yardımcısı şevket bey, sekreterine bütçe servisin de çalışan arkadaşımız ömer'i kastederek,"ömer bana" gelsin demiş. sekreter de ofis hizmetleri şefi,ömer bana'yı telefonla çağırmış. adam da şevket bey'in yanına gidip buyrun efendim beni çağırmışsınız deyince şevket bey, yok kardeşim ben seni çağırmadım demiş. sekretere de ben bütçe servisindeki ömer'i çağırdım diye gülerek açıklama yapmış.
Çok susadım ve çeşmeye gidip kana kana su içmeye başladım.Sonra arkamdan bi amca geldi.
A:Delikanlı yanmışsın.
B:Yok amca benim tenim böyle.
Amca bana şaşkın şaşkın bakıp su içmeye başladı ve ben de ettiğim lafı fark ettikten sonra o eziklikle çekip gittim