zengin ev, ev sahibi orta yaşlı şişman kadın, cüneyt arkın:
k: çok aptalsın.
c: ne güzel iltifat ediyorsun.
k: derhal bu evden çıkmanı istiyorum.
c: çıkarım. (arkasını dönüp kapıya gider, ama geri döner) bir dakika, sana bir şey açıklamalıyım.
k: gitmezsen polis çağıracağım.
c: ihsan bey'in ölmüş olma ihtimali var. biri bürosunu ve evini aramış. bana yardım etmelisin.
k: ölmüş olamaz.
c: burada smokin ceket yok. arabası istasyonda bulundu. kimse smokiniyle tren yolculuğuna çıkmaz. müşterim ihsan bey'in sağ olup olmamasıyla ilgileniyor. ama ölmüşse kimin öldürdüğünü bilmek istiyorum, anlıyor musun?
k: ...
c: beni anlıyor musun?
k: hayır ölmedi. (cüneyt'e bir tokat atar.)
c: ölmüş olabilir! (kadına bir tokat atar.)
k: ölmedi! (cüneyt'e bir tokat atar.)
c: ölmüş olabilir! (kadına bir tokat atar.)
k: hayır ölmedi. (cüneyt'e bir tokat atar.)
c: ölmüş olabilir! (kadına bir tokat atar.)
k: ölmedi! (cüneyt'e bir tokat atar.)
c: ölmüştür belki! (kadına bir tokat atar.)
k: ... (cüneyt'e bir tokat atar.)
c: ... (kadına bir tokat atar.)
k: ... (cüneyt'e bir tokat atar.)
c: ... (kadına bir tokat atar.)
k: ... (cüneyt'e bir tokat atar.)
c: ... (kadına bir tokat atar.)
k: ... (cüneyt'e bir tokat atar.)
c: ... (kadına bir tokat atar.)
k: hayır ölmedi! (cüneyt'in üstüne atlar, onu sırtüstü yere devirip üstüne yatar.) ölmedi! yavrum! (cüneyt'in yanaklarını öper.) ölmedi!
c: ne yapıyorsun? (kadının altında debelenir.)
k: muck! muahh! ıııhh ıhhh ohhhh! (cüneyt'in yüzünü, boynunu öper.)
c: dur! bırak! (şiddetle debelenir.)
k: ölmedi... ölsün... ıııhh... ölsün, ölsün... mmmhh... mmmmmmmm...
c: yapma!
k: oooohh ahhhhh ıııhhhh... (şiddetle öper.)
c: aaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaahhhhhhhhhhhhhhhhhhhhhhhhhhhhhh!!!!!
k: ıııhhh...
c: hiiiiiiy! gitti gene alt dudak! aaah ayyy ahhhhhh...
k: ııımmmphhh, oohhh...
c: ah ah aaah!
k: ... (cüneyt'in üstünden iner, soluk soluğa yanına yere yatar.)
c: ahh ahh, alt dudağımı niye ısırdın?
Kimya hocası: Sen
Şaban: Ben?
Kimya hocası: Poli alkollere, yani kıymetli alkollere bir örnek ver.
Şaban: Yeni rakı, altınbaşta olabilir, votka ve konyakta olabilir yani.
Şaban: aa mahmut hoca. mahmut hocaya bakın. oda kaçmış. sende mi kaçtın mahmut hoca. Tünelde karşılaşmadık yahu. Mahmud'u görüyor musun, Allah ALlah. Çocuklar sakın gelmeyin, tünelin bu ucu bombok bir yere çıktı.
Şaban: Şimdi ben buraya neden çıktım? Niçin çıktım? Nasıl çıktım? BUnu izzaha gerek yok. Gördünüz,yürüdüm çıktım. Ama çıkmamışta olabilirim. Çıkmışsam çıkmışımdır, çıkmamışsam çıkmamışımdır. Görünen köy, uzakta değildir.
Halk: şak şak şak
Şaban: Buraya çıktıkta sonradan çıkmadık mı dedik? Bunlar bir takım uydurma laflardır. Sahi ya, ben buraya neden çıktım? Kim çıkardı ulan beni buraya?
ve son yaran diyalog:
Bayan: Çok sert pazılarınız var.
Şaban: Ellenince sertlenen başka yerlerimizde var.
uzaktan bakıldığında normal bir çift gibi görünen kişiler sahil boyu gezmektedirler.yalnız aralarındaki romantizm* kokan muhabbet dikkat çeker:
-şimdi sen bana " ulan arap,beni buraya niye getirdin, bok mu var ? " diye bir sor bakiyim.
-yok sormam kızarsın
-yok yok kızmam sor.
-niye getirdin beni buraya?
-bok mu var burda de, öyle sor.
-bok mu var burda?
-hiiyuuee gel bak, bok var burdahee.
şener şen ve müjde ar' ın mükemmel filmi "Arabesk"ten...
müjde ar parçalanmş gelin rolünde otoyol kenarında kamyoncu kıraathanesine* şu soruyu yöneltir:
-beyler, ağalar istanbul yolu ne tarafta?
tecavüzcü coşkun önderliğindeki ahali omuzlarındaki ceketleri atar ve elleri pantolon düğmelerine yönelirken şu cevabı verir: -
-gösterelim anamm...
*****
kemal sunal'ın Tarzan Rıfkı filminden 2 kötü adam arasında geçen diyalog:
patron: ulan bu planın da tutmazsa seni yağlı kazığa oturtacağım.
plancı: patron öyle bi plan var ki kafamda, bu sefer de tutmazsa beni yağsız kazığa oturt.
tosun paşa filminden şaban ve küçük enişte:
- aa küçük enişteyi parçalamışlar.
+ bana bak ben kimseden dayak yemem tamam mı.
- belli canım yememişsin. 5 dişin eksik, sağ gözün de biraz şişmiş.
+ sen onun gözünü gördün mü?
- görmedim ne renk?
Şaban yani Rıfkı hazretleri kızı babasından isteme sahnesi.
Konuşma kayınpeder ile şaban arasında geçmektedir.
Ahmet amca - Ver parayı al nuriyeyi
Rıfkı - Bu kadar param yok ahmet amca. Sen 200 bin lirayı al ben nuriyeyi alayım geri kalan parayı da taksitle ödiyeyim.
- Benim veresiyeyle işim yok rıfkı, takside de aklım ermez.
- Bono yapalım.
- Ya ödemezsen?
- Malını geri alırsın.
- Haa. Patlamış malı kim alır oğlum. Ben sana sağlam mal vereceğim, sen bana patlamış malı iade edeceksin
- Sen de yama yaparsın Ahmet amca.
adnan şenses yatakta başka bir kadınla sevişmektedir ve tam o sırada karısı içeri girer ve ikisini suçüstü yakalar.
karısı: toygar! toygar diyorum sana.bana bunudamı yapıcaktın?
toygar: şeeey!afedersin nalan sarhoştum sen zannettim.
karısı: sen sarhoştun anladık.pekiya sen?(diğer karıya)çok istekli arzulu herşeyi kabul etmiş bir halin vardı.ayıp!ikinizede çok ayıp.
toygar: inan nalan eğer farketmiş olsaydım....
karısı:inanıyorum toygar inanıyorum sana.zaten aksini düşünemem.bu yüzü ve ruhu bu kadar çirkin bir kadını hiç bir erkeğin yatağınıa kabul edeceğini sanmıyorum.
toygar: çok haklısın nalan.üzdüm seni özür dilerim.
emrah'ın mükemmel oyunculuğunu konuşturduğu, ekmek yiyen kızın ise tek cümleyle bütün olayı anlattığı diyalogtur.**
(bkz: hiç bu kadar güzel ekmek yememiştim)
-siz bir başkasınız küçük hanım
-durun bir dakika bana yıllar önce ölen babamı hatırlatıyorsunuz, yoksa ??
-evet bizans güzeli, babanı ben öldürdüm, kılıcımı çektiğim gibi... aman tanrım, ben ne yapmışım? yoksa sen benim kardeşim misin katerina?
-hayır! katerina değil, bundan sonra adım Fatma benim **