havuz başına ayağımızı suya sallayıp otururuz.
girdiğimiz mekanda 3 kuruş para verdik diye bütün mekanı satın aldık sanırız.
okuyup iyi bir yerlere gelmiş birini görünce hemen kesin torpille gelmiştir oraya deriz.
sürekli çocukları komşunun çocuklarıyla karşılaştırırız.
askere gidecek olanlar mutlak arabanın arkasına dönemini yazar.
doktorun verdiği ilacı çogu zaman 2 gün bile içmeden işe yaramıyor diye bırakırız.
asla tek doktora güvenmez birkaç tanesine gideriz.
etrafımızdakilere ilaç tavsiyesinde bulunuruz. bu böyle gider
eve girdiğinizde "geldin mi?" sorusuna maruz kalmak.
diafon ve otomat ikilisinin bulunduğu halde kim olduğunu sormadan otomata basmak.
özellikle annelerden duyduğumuz; " hadi ezan okundu eve gel, bak babana söylerim" sözünün sık sık kullanıyor olması.
-düğünlerde havaya ateş açıp damadı vurmak.
-dolmuşta yer vermemek için uyuyor numarası yapmak.
-sünnet olan erkek çocuğunun çük ksildikten sonra oynatılması benim oğlum kesildikten sonra hiç ağlamadı baksana nasıl oynuyor demek.
-rakının üzerine cila olsun diye bira içmek.
-denizde deve güreşi oynamak.
-erkeklerin ergenlik döneminde kollarına faça atması.
-erkeklerin alet boyu 19cm demesi.
-futbol maçı kazanıldıktan sonra şehirde atılan araba turları.
-birahanede masaya gelen bayana hayat hikayesini sormak.
-turistlere yüksek ses tonuyla türkçe olarak yol tarif etmek.
-trafik polislerine ceza yazmaması için yalakalık yapmak.
-okul döneminde tenefüslerde uzun eşek oynamak.
-her insan kendinin doktorudur mantığıyla kafasına göre ağrı kesiciler, kas gevşeticiler almak.
-düğünlerde davulcunun davulunu ve tokmağını boşta görünce korka korka gidip davulu tokmaklamak.
-misafir tam kalkacakken ev sahibinin çay koyması, kahve yapması.
-turistlere bir şey sorarken, söylerken şekilden şekile girmek ve türkçe kelimeler kullanmak.
-başarılı olana küfür etmek.(bu orospu çocuğu da parayı götürdü mına koyayım, gibi.)
-ciddi ciddi "ben saksafon çalıyorum" diyene gülmek.
-iyi oynanan bir halı saha maçı sonrası takımı büyük bir futbol takımına, oyuncuları da o kulübün oyuncularına benzetmek.(mençıstır gibiyiz amk. ben runi, ahmet ferdinant, hıdır sıkols, hacı nani, gökhan van der sar.)
-gelin arabasının önüne atlamak.
-kandillerde yola ip çekip arabaları durdurmak
-soba borusu aktığında yoğurt kaplarını tel ile soba borusuna bağlar
-diş fırçasıyla dişini fırçalamayıpta saçını boyamak için kullanan birini görürseniz, o saçını seven bakımlı bir türk'tür.
-tüp kaçırıyormu diye bir kibrit yakar ve kontrol eder.
-plastik yoğurt kaplarını saksı yapar.
-3 saat süren misafirliğin 2 saatini kalktıktan sonra kapı önünde ayakkabıları giyerken sohbet ederek geçirmek.
-daha ilk maaşını almış gariban eşe dosta "aaa sen şimdi maaşını da almışındır" diyerek yemek ısmarlatmak, zaten kuş kadar olan maaşı adamın elinden almaya çalışmak.
gidenin arkasından su dökmek, salona veya misafir odasına kilit vurmak, bıcığı çıkana kadar koltuklara örtü örtmek, yeni alınan arabanın ve cep telefonun naylonunu sökmeden kullanmak, evlere, binalara nazar boncuğu takmak ( bu zengin fakir tüm Türklerde vardır), evlen evlen diye başının etini yediği evladı evlenince zırzır avlamak, gür çıksın çocuğun kafasını sıfıra vurdurmak, gelin damat ve sünnet çocuklarını türbe türbe gezdirmek, kapıya yığınla ayakkabı koymak, misafire zorla yemek yedirmek, yabancı ülkeden gelen uçak inerken alkışlamak... daha çok var ama ilk başta bunlar geldi aklıma.
