lise 1 ingilizce sınavı.yaşanmış başımdan geçmiş bir olaydır.
benim o sıralar ingilizcem çok iyi de değil ama 80 civarı alırım genelde.anadolu lisesi olduğu için de çok önemlidir ingilizce, haftada toplam 12 saat görüyoruz.(10 saat normal 2 saat ingilizce video izleyerek sınavlarına giriyoruz videoların)neyse biz ingilizce quizine (sözlü gibi bişey) girdik.ben zaten hızlı yaparım soruları bu sınavı da mükemmel bir hızla ve doğruluk yüzdesiyle bitirdim 5 dakikada verdim kağıdı çıktım.sonra aradan bir süre geçti ve hoca kağıtları okumaya başladı.
-x 80, y 78,...,gun 50 ..
ben tabi 50 aldığıma baya bir şaşırmıştım, nasıl olur da öyle bir sınavdan 50 alırım diye içim içimi yiyordu.sonra gittim hocanın yanına ben çok iyi bekliyordum nasıl 50 alırım kağıdımı görebilir miyim diye sordum.evet cevabını aldıktan sonra hemen kağıdımı buldum.soruları kontrol ettim yine hepsi doğru tam puan almışım ama hala bir eksiklik var.tam hocaya soracakken nedenini orda farkettim ki kağıdın arkasında da sorular varmış ve ben sadece ön sayfayı çözmüşüm.son olarak bu salaklığım yüzünden o dönem 4 geldi ingilizce.
arkadaş dersi yaz okulunda 4. defa almaktadır ve mezun olması için o dersi geçmesi gerekmektedir. ders çok zor değildir ama bir türlü geçemez, final sınavı biter:
+: nasıl geçti?
-: allah belasını versin bu hocanın, pislik herif, .mına kodumun .içi, .rospu çocuğu, it oğlu, yaptım gerçekten yaptım, herşeyi yazdım ama .mına koduğumun geçirmeyecek yine, taktı bana taktı, itoğlu it, mezun olacam şerefsiz, ama yine bana ff verecek görürsün bak.
2 gün sonra notlar açıklanır ve o arkadaş finalden 100 almış ve harf notu AA ile geçmiş ve mezun olmuştur, sonra arkadaşı tebrik ettiğimizde:
-: eee amına koduğumun çocuğu not kıracak şey bulamadı tabii, kitabı aynen yazdım, it oğlu kağıda bakıp kudurmuştur, kıracak not bulamayınca 100 verip kağıdı yırtmıştır .mcık ağızlı, götüne soksun o kağıdı.
edit: küfürler için çok özür dilerim ancak yaşanmıştır, güler misin ağlar mısın?
Üniversitenin 2.senesidir,atık mesleki dersleri görmeye başlamışızdır.kendi yetmiş yaşında (o zaman o yaştaydı şimdi bilmiyorum) ama bizden genç bir hocanın vize sınavına girecektik.O kadar çok formül ve denklemler vardı ki onları akılda tutmak imkansız birşeydi.Millet sıçtık edalarıyla sınava girdi.Cem adlı arkadaş rahat 10 dosya kağıdı kopyayı sıranın altına öyle yerleştirmiş ve bir düzenek hazırlamışki millet hayretler içindeydi.bunu hazırlamak için 3 saat öncesinden sınıfa gelmişti.Neyse hoca ve iki asistanı sınıfa geldi kağıtlar dağıtıldı sorular hakkında açıklamalar yapıldı,en son hoca ayağa kalktı ve başarılar diledikten sonra tüm kitap defter ve dökümanların açılabileceğini söyleyerek bir de pis bir gülücük attı.Bu sırada herkes döndü Cem'e baktı ve kahkahayı bastı.Cem afalladı çünkü kitap getirmemişti tek getirdiği kopyalardı şimdi onları yerinden çıkarması gerekiyodu ama 3 saatte taktığı şeyleri çaktırmadan nasıl sökecekti,sökemedi de.
Kitaplar defterler önümüzdeydi ama hangi formülü nerede ne amaçla kullanacağını bilmeyen sınavı boş kağıt vererek yada saçma sapan doldurarak bitirdi.1 kişinin 60 aldığı sınavın ortalaması 27 idi.Ha Cem mi? 5 alabildi ve sınıfın maskarası oldu.
din sınavıdır okulun en sevilen hocasının dersidir...bir arkadaş bir soruyu yanlış yapar.sınav esnasında:
hoca: yavrum sen salak mısın?bak yanındaki arkadaşın doğru yapmış sen neden yanlış yapıyorsun?
lise 3.sınıf
tarihten son sınav ve adam psikopat kimseyi geçirmiyo sıranın üstüne çıkıp falan bakıyo sınavda.
gidip yan sınıftan soruları aldık zorla döve döve sınav saati yine hiç bişey bilmiyoruz gibi davranıyoruz sınıfın saf kızı var bir de ceren. hepimiz adama keriz muamelesi yapıyoruz. ehehee aldık soruları len valla falan diye neyse hoca geldi sınav kağıtlarını dağıttı.
kimseden ses çıkmıyo bizim ceren patlattı: * oley bee! hepsi yan sınıftan aldığımız sorular ehehe!
dolayısıyla hoca kağıtları geri topladı hepimize bastı sıfırı. tenefüste herkes cerene daldı kızı sonra bir daha da gören olmadı..
ilk öss deneyimimde babam ben annem ve kılıçoğlu lisesi ile kılıçoğlu anadolu lisesi farkı.
baba:burası oğlum işte girmeye gerek varmı .
ben:yek yaa baba ne gerek var burası işte (kılıçoğlu anadolu önü).
yarın olur .
baba :hadi daha 20 dk var bi bak gel yerine.
ben:(gidilir ,şok olunur gelinir).
baba:noldu oğlum?
ben:baba burda öss yapılmıyo yee (ağlamalar)
baba:nasıl yapılmıyo oğlum dün geldik ya
ben:girmedik ya baba gerek yok dedin ya!
anne:girmedinizmi bülent!yazıklar olsun.
baba:daha 15 dk var yetiştiririz yaa
inanın reno flash marka arabanın ben okadar gittiğini bilmezdim .geleceğe dönüş filmi arabası gibi.
dil ve anlatım sınavı.soru sekiz konu anlatım bozukluğu yanlış sözcük kullanımı ile ilgili.sorunun okunmaması ile başa gelmiştir.
soru: manda altında buzağı aramak cümlesindeki anlatım bozukluğunu bulunuz.
ece:hocam bu öküz altında buzağı aramak değil miydi?yanlış yazmışsınız.
öğretmen:ece!!!
sınıf:hahaha zuhaha .
amaç tamamen kopya vermekti valla bak.
yıl 2005, haziran.. Öss sınavına girmeye ramak kalmış. ama 1 ders var ki, kendisini hiçbir şekilde ne sınavda ne sözlüde geçemiyorum. son bütünleme. ders adı maliye...
özenle rahmetli sevgilim hz. bahadır'dan cep telefonu istenir (onlar da sınavda olacak). alt sınıflardan bi arkadaşa verilir. (o zamanlar telsimliydik. telsim/cep aile, yani konuşma sınırsız.)
sınav öncesi tuvalate gidilip yüz tebeşir tozuyla beyazlaştırılır ve üzerine kırmızı allık sürülür. evden getirilen kışlık olduğu her halinden belli olan yün hırka üzerine giyilir. telefon eteğe sıkıştırılır ve gömleğin içinden de kulaklık geçirilir. kablo enseye bantlanır.. yün hırka da işte hepsinin kapatıcısı pozisyonunda...
sınav başlar... ufak inlemelerle kulaklığın mikrofonuna doğru sorular söylenir. cevaplar alınır. itinayla yazılır. hoca sesleri farkeder. yanıbaşınızda biter. inleyerek hasta olduğunuz çok üşüdüğünüz söylenir ve aynı anda da titrenir. öyle bir titreme ki kalem elden düşer hoca bu oyunu yer ve seni sınavdan çıkarma kararı alır.
çıkılmaması gereken tek sınav odur. hoca zorlar, sen zorlarsın...
neyse denir, bari 1 soru eksik olsun da tartışma büyümesin... hocanın da iyi niyet göstereceği tuttu... hay allah...
velhasıl, sınav terkedilmek üzere kapıya doğru yönelinmişken, biranda eteğe sıkışmış olan telefon kendini etek altından yere bacaklarımın arasına doğru salar... dolayıysla ağırlığına dayanamayan kablolar ve bantlar da... hoca gördü mü görmedimi diye düşünmeden dizlerin üzerine yere çökülür... bütün sınıfa seslenilir imdat diyee... herkes başa toplanır. biri eteğin altından telefonu cekip alır... ben kaldırılır. öğretmenler odasına götürülür ve bu olay... burda bitti sanmayın... akabinde uzun haftalarca çektiğim kurdeşen-isilik karışımı rahatsızlık da bi ömür hatırlamak zorunda kalacağım izler bıraktı.
işte bu da böyle bir anımdır.
11.sınıf edebiyat dersi son sınavıdır.3. soruyu sınıftan hiç kimse anlamamıstır. sorunun içeriği şöyledir. bosluk doldurmalı bir kısım ve bir tanım vardır ve bosluğun doldurulması isteniyordur. ancak sorudaki cümle hatalarından dolayı sorunun anlasılmaşı çok güçtür. Hocadan soruyu açıklanması istenmiştir.
- hocam bu 3. soruyu anlamadık bi açıklar mısınız?
- tabi açıklayayım çocuklar.(kısa bir süre soruyu okur) soruda size bosluklar verilmiş bunları doldurmanız isteniyor arkadaşlar.
- Tüm sınıf kopar sağolun hocam çok yardımcı oldunuz.
- görevimiz gençler ...
bir milli güvenlik sınavı, sınava da okulun en kolay kopya çektiren hocası gelmektedir. sınav da rahat bir sınav olduğu için gitmiştir kendine çay alıp gelmiştir. ve tam hoca kapıdan içeri girdiğinde bir arkadaş:
-ha hocam siz miydiniz.
felsefe yazılısı vardı. lise 3 tü. arkadaşla dünya s.kimizde değildi. evet öyleydi. arkada hep konuşurduk, geyik yapardık, gülerdik. orta sıranın en arkasını mekan bellemiştik. gülüp şakalar yapıyor ''çantanı atamazsın pencereden'', ''hocanın bayramını kutlayamazsın'', ''derste sıranın üstüne çıkıp sınıfa selam veremezsin'' gibi iddialarla birbirimizi eğlendiriyoduk. garip olanı iddiaları gerçekleştiriyorduk. olayımız buydu lise 3 te. ben yazılılara hiç çalışmadan girerdim. arkadaş biraz çalışırdı yine ama ben hiç çalışmazdım. sınıfı nasıl geçtim hala isviçreli bilim adamları araştırıyor. neyse konumuza dönelim, duygulandım. çünkü güzel günlerdi.
önüme kağıt geldi. güldüm önce. baya güldüm. sonra arkadaşa baktım bi şeyler yazıyodu ''hayırdır lan ne yapıyosun sen'' dedim. ''sallıyorum'' dedi. ben de vitesi boşa alıp sallamaya başladım.
bi soruda ''sokrates e göre bilgili ve ermiş insan nedir?'' gibi bi şey yazıyodu. uyduracak hiçbi şey bulamadım. masanın üstüne soruyu yazdım. grup vardı çünkü arkadaş a ydı ben b ydim. zaten hep bana b gelirdi. kaderim buydu ve alışmıştım. büyük harflerle bi kelime yazdı. aha dedim yırttım 10 puan alırım en azından, 0 almam diye kendi içimde sevinip coşarken o kelimeyi gördüm;
dedem..
sonra 1 düştü felsefem. arkadaşa da 1 düştü. aslında 1 düşmeseydi teşekkür alıyodum. arkadaş da alıyordu. ama lisenin ilk 2 yılında hep teşekkür almış olacağından olacak ki ''amaan şimdiye kadar aldım da ne oldu hacım ya'' diyip takmamazlıktan geldi. benim lise hayatım boyunca bi tek o sene ortalamam tutuyordu teşekküre. ama felsefem 1 di, babayı aldım. edebiyatım 5 ti ama.
o arkadaş hala en yakın arkadaşım diye nitelendirdiğim insan olarak hayatını sürdürmekte. yine geyikler çeviriyor, birlikte sıçana kadar gülüyoruz. o iyi biri. evet.
lise son sanat tarihi sınavındayız. soruda; yanlış olanı işaretleyiniz der ve 5 tane önerme verilir. bendeniz ise soruyu doğru - yanlış sorusu sanınca ''nasıl olsa en az iki doğru vardır'' deyip hepsinin yanına doğru işereti koyar.
sonuç mu; yazılılar okunurken tüm sınıf önünde rezil olma.
Lise son sınıf 2.dönem 1. kimya yazılısı. Tüm sınıf gayet konuşarak sınavda kopya çekerken ders bitmesine 20 dk kala yaşanan olay
Öğretmen: Bari az belli edin bizde kopya çekerdik ama usulüne uygun çekerdik az sessiz olun. 'der
sonuç malum tüm sınıf yerlerde.