steven gerrard, joaquin, fernando torres gibi futbolcuların sınıf arkadaşınız; josé mourinho nun da ingilizce öğretmeniniz olduğunu gördüğünüz rüyalar gibi rüyalardır.
şu yaşıma geldim hala adam gibi bir rüya görmüşlüğüm yok hafız. rüyamda ya sevişiyorum ya da maceradan maceraya atlıyorum. olmadı ikisini de yapıyorum. bak şimdi;
"yatağımda uyandım. sabah olduğunu bilmeme rağmen etraf karanlık. balkonuma çıkıp bir sigara yaktım. gördüğüm manzara şuna benziyordu; https://galeri.uludagsozluk.com/r/43832/+. sonra telefonum çaldı, açtım. kız arkadaşım arıyordu;
- günaydın mı?
+ evet günaydın.
- özür dilerim
+ ne için?
- bilmiyorum işte.
+ dileme. hava niye karanlık yav?
- bilmem?
+ sen beni aramak için izin alırdın, ansızın arayınca şaşırdım.
- bilmem?
+ !? hava niye karanlık yav?
- hep aynı şeyleri mi konuşacağız?
+ hö!?
- dıtdıtdıt dıııt
allah allah deyip, üstüme bir sivit aldım ve asansörü çağırdım. asansör gelmedi, "mınızkiym süper palasta yaşıyoruz asansörü bozuk" diye düşündüm istemsizce. merdivenlerden inmeye başladım, bir anda de_dust2 mapinde counter strike baseinde idim. apartmanın kapısı oraya açıldı fakat, kapının kapandığı yerde dönüp baktığımda bir kapı yoktu.
doğruca orta kapıdan tünele yöneldim. tünele girer girmez iki tane zombinin bana doğru koştuğunu gördüm. yerde bulduğum küreklen kafalarına kafalarına vurduğumu hatırlıyorum. ordan koşarak uzaklaştım. terrorist baseinden b'ye doğru gitmek istediğimi, tünelde beni bekleyen bi şey olduğunu biliyordum. tekrar tünele vardım, tünel geniş ve bildiğimden daha karanlıktı. orda gördüğüm kişi frodo'ydu;
+ lan nabıyon olm burda?
- ya bu siktimin yüzüğünü kaybetti pipin. arkadaşa hava atayim az ver dedi, 4. filmi çekicez ortada yüzük yok amınım.
+ hadi ya? hafız senin boy harbi kısaymış lan. bi de kilo mu verdin sen?
- yok yav kamera öyle gösteriyor.
+ hımm anladım, neyse ben base'e gidiyom. hadi bye
- sen de git..
base'e döndüğümde lc wolkan diye lakap taktığımız ilkokul arkadaşımı gördüm. elinde bir ok yüzünde senin ağzına sıçıcam bakışı vardı.
akabinde beni kovalamaya başlayan arkadaşımdan fütursuzca kaçmaya başladım. tekrar orta kapıdan tünele girdiğimde, belimdeki silahları farkettim. birden bir çatışmanın içinde bulmuştum kendimi volkan ile. yalnız ben tektim, onlar birden 3 kişi olmuşlardı. merdivenlerden yukarı çıkarken, dağılan bir ilkokul öğrencileri ayağıma dolaşıp durdu. "bu onları yavaşlatır" düşüncesiyle bi kaçının ensesine tokat atıp yere düşürdüm. b kapısında beni sıkıştırdıklarında, elimdeki deagle'ın çalışmadığını farkettim. sonra şarjör'ünü ayrı, namlusunu ayrı onların kafasına fırlattım. "aha gafası yarıldı" dedi arkadaşı. harbiden kanıyodu, özür dileyerek kapıdan çıktım.
kapıdan çıkar çıkmaz, nebuchadnezzar'ın içindeydim. arkamda biri, "anakin anakin" diye yırtınıyordu. "anayı karıştırma sikerin" dedim.
geminin kapısı açtım, dışarı çıkarken "sanırsam neo demen gerekiyodu" diye de ekledim.
çıktığım yer bir sarayın kocaman odasıydı. bu sefer belimde kılıç olduğunu hissettim. hissetmemle çekmem bir oldu, çektiğim anda kendimi dövüşmenin içinde buldum. legolas kılıç kullanıyodu, ben de onun kıçını kolluyodum. işte tam o sırada bi şey çatırdadı ve;
- laaaaan
+ noldu olm?
- olm yüzüğe bastın lan!
+ hassiktiiir
- off çizmişin, sıçmışın içine
+ ona bi cila çektirir sıfır gibi olur.
diyalogunu yaşadım. ve assassin's creed'in içinde olduğumu ancak şovalyeleri görünce farkettim. hayır işin ilginç tarafı na vi'ler de etrafımı sarmıştı bu sefer. ama na vi'ler kırmızıydı.
+ olm var ya hepiniz topsunuz
- o nerden çıktı la
+ mavi yakışıyodu olm, kırmızı kadın rengi, pembe falan.
- sinirlenince kızarıyoz biz
+ neye sinirlisiniz?
- sana..
+ sıçtık o zaman
- sıçınca da şeffaf sıçıyoz
+ harbiden topmuşunuz
dememle üstüme saldırmaları bir oldu. ordan oraya sıçrayarak kaçma girişiminde bulunsamda, biri paçamdan çekip aşağıya indirdi beni. sonra delicesine çırıl çıplak bırakıp, kafama "kalk la kalksana olm" diye vurmaya başladı. "saat kaç oldu, kalk hadi kalk" diye de ekledi.
rüyada, depremden etkilenmiş bünyenin, haitiye yardıma gitmesi ve orada şahin, doğan ve punto karışımı aracı görerek şaşkına dönmesi, rüyanın sonlarına doğru türk büyükelçiliğine girip "ohh memleket toprağı gibisi yok" demesi. **
sevgiliyle balık tutmaya gidilir. her tutulan balıkta çığlık çığlığa bağırıp, anlamsızca sevinen sevgili rüyada bile kafa şişirmeyi başarır. ilk tekme balıkların içinde olduğu kovaya, ikincisi sevgilinin beline vurulmak suretiyle rüya tatlıya bağlanır.
- aşkıım kocaman balık buu..
+ sen balık yemezsin ki..
- kocaman balık kocaman kocaman!!
+ siktir git..
O önde ben arkada rte ile jetski yaptım geçen gün. Ben ona "recebim" derken o da "uysal koyun değilim taaam mı?" diyordu hani şu çok güzel hareketler bunlar'daki boğacın pelini gibi.
bi hatun vardı, böyle times square'de (dükkanına kadar veririm, nahan da tam şu kısmı http://www.earthcam.com/u...imessquare/?cam=lennon_hd ) iki kilometre ilerden bakınca görülebilen, o kadar hoş. tutulduk buna iyi mi? lakin ehli sözlük evli çıktı kendisi. hemi de sen ben gibi yağız anadolu yeğidiyle değil, elin urusuylan. yetmedi mi? dur o zaman söyleyim, iki de velet var ablanızın. durup durup istavroz çıkarırlar "blagodarjt" deyu. canı sıkıldı kadıncağzın, "evladım" dedi, "siz müslümansınız müslüman". sormak vardı orda, "iyi de bağyan bilmedin mi armudun meyvesi armut dibine düşer? hesap edemedin mi bi de bu ağaç moskova nın göbeende."
neyse. bi moral vereyim dedim hani insanlık görevi. sonra bu görevin masumane tarafında kurt yeniği gördüm, bıraktım kaçtım.
yorumu nedir acep?* ha bak çatır çatır da urusça konuşurdu bu hatun. ben ki bu dilden hiç hazzetmeyen biriyim, o kadar güzeldi ki aksan, utanmasam yirmi saniyelik rüyada lisan öğreneceğidim. bunu da ekle, özel'den kanatlandır cevabı biraderine.
şarap ve bira sentezinden sonra koltukta uyuyakalarak götün başın açık kalmasıyla görülen rüyalardır.
sylvester stallone ülkemize gelmiş, sabah yayınlanan bir kadın programına katılmış ve stüdyonun tam ortasında bir sandalyede oturup herkese şen şakrak bir şekilde fuck up diye küfür ediyordu. bu esnada diş etlerinin kanadığını bile görebiliyordum. sanırım aklımı allah korudu...
atatürkü gördüm lan rüyamda. rüyanın başı biraz enteresan kabul ediyorum. uzay aracındayım, okyanusun ortasında bir yere düşüyorum bir sürü fok balığı,sürü halinde gezen balıklar falan var. helikopter geliyor. kurtarıyor beni, bir gemiye bindiriyor.
gemide gidiyoruz. istanbulu görüyorum. sağa bakınca gökdelenler, diğer taraf ise 1920 lerin istanbulu. karaya iniyoruz. atatürkle beraber istanbulu geziyoruz. evler toprak renginde, yıkık dökük. köprülerin eski halleri. basın birden hücum ediyor. fotoğraf çekecekler. atatürkle hızlıca uzaklaşıyoruz. ağaçlık bir yere bakan bir odadayız. atatürk fotoğrafını çekmemi istiyor. poz veriyor eşiyle beraber.
deniz baykal da girdi lan rüyamı. öğretmenim oluyor. sevgilime kızıyor önce. devasa bir boyu var. enteresan.
Rüyamda Power Ranger olmuştum ve kötülerle savaşırken Zortlarımı çağırmıştım, eski model bir Man Kamyon gelmişti. içine bindim koltuklar delik deşik eski püskü süngeri çıkmış halde idi. Kötüleri önüme katıp kamyonla kovalarken Anneannemlerin evinin önüne kadar gelmiştim. Arada bir kornaya basıyordum falan falan. Rüya işte
resmen osmanlı padişahı olup avrupa'yı fethetmiştim. haa avrupa'da nasıl bir yer biliyor musun? böyle çimenlik bildiğin çayır yani olsun olsun bir dönüm olsun neyse ben fethettim avrupa'yı bütün avrupa'lı krallar geldi önüme, anlaşma yapacağız. ben başlıyorum konuşmaya ' olm bakın ben burayı savaşarak aldım, babamdan kalmadı bana buralar miras değil yani ( diğer padişahlara gönderme mi yapıyorum anlamadım ki) ben burayı aldığıma göre bir daha buraya girmeyeceksiniz. ( avrupa hakkında sanki ön bahçem gibi konuşuyorum.) girdiğinizi görürsem yemin ediyorum gelir ülkenizi basarım ulan. ( diziyi sevmeme rağmen kurtlar vadisi ağzıyla konuşuyorum.) sonra sadrazama dönüp göz kulak olun bunlara diyorum ve rüya bitiyor. şimdi asıl mesele ben resmen rüyamda ego patlaması yaşıyorum sözlük bunu farkettim, bir de galiba kendime güvenimin bir yansıması bu ama insan soruyor tabi bu ne aşırı güvendir diye.
delilerle dolu, tabanı çimenlik bir alanda yerdeki boşluklardan aşağı düşüyorum. aşağıda kafesin içinde bir devekuşuyla karşılaştıktan sonra yerin altında yukardaki malların haberi olmadığı bir hastane kısmı olduğunu görüyorum. önümdeki kapıyı açıp giriyorum. fakat doktorlar beni görmesin diye saklana saklana gidiyorum. bir yerde karşıdan bir doktor geliyor, ben de ışığın uzanamadığı loş bir köşe bulup ayaklarımı kendime çekip nazca cesetleri gibi duruyorum ve o zamanlar belime kadar gelen siyah saçlarımı önüme atıp kendimi kapıyorum, gölgenin içinde kayboluyorum. görmüyo dallama doktor. sonra ilaçların olduğu odaya gidip üstüme dört cepli bir doktor önlüğü geçirip ceplerine de kas gevşetici iğneleri dolduruyorum. atıyorum kendimi koridorlara koşuyorum. önüme doktorlar çıktıkça basıyorum iğneleri üçlü beşli, uzuvlarını tutamıyolar kekolar sümük gibi gevşeyip gidiyolar. sonra uyandım yarıldım, sen de yarılın istedim sözlük.
(okulun kantininde hk ve arkadaşları oturur o sırada t gelir ve hk yanına oturur. onu dikizleyen bir kişiciliksizlik biri vardır)
t: layt napıyosunuz lan?
hk: hiiçç tatlım oturuyoruz öyle gel..
(t sandalye alır ve hk nin yanına gelir)
hk: ya biraz daha yakınlaşsana banaa. neyse dur ben yanaşıyım..
(der ve t nin dibine gelir ve boynuna inen saçlarını diğer tarafa atar ve arkasına cimri şişman bencil pislik paylaşımcılıksızlık kişiye bakar)
hk: bize bakıyor.
(t inanılmaz bir şey yapar ve kızın boynunu öpücük yağmuruna tutarken)
t: baksın!
hk: ıhgg..
t: sevgili değiliz ama onun gibiyiz nasıl oluyor bu ?
hk: böylesi daha iyi tatlım biraz zaman geçsin o zaman oluruz. böyle daha tam tanımadan bağlanmak istemiyorum.
t: oyh yerim ben seni.
hk: ye ye ye.
anne: oğlum kalk okula geç kalcan hayırsız!
not: hk ile şu an arkadaşım. ve ona şu an birisini aramaktayım. yani çöpçatanlık yapmaktayım. kendimi ayarlıycam ehhehehe.
geçen sene final dönemimde gördüğüm bi rüya bu başlığa net bir örnektir. 2 gün uyumamanın verdiği yorgunlukla beraber okul çıkışı arkadaşa ders çalışmaya gidilir. yine sabahlanıcaktır. ancak 2 saat uyumaya karar verilir ve o iki saatlik uykuda ancak bu rüya görülür:
rüyamda bir ayna var ve ben karşısında yüzüme dokunuyorum, bir yandan da şu cümleyi tekrar ediyorum: "victor hugo keçi değildir."
yemekteyiz programına liseden arkadaşımla katılıyoruz.son ikiye kalıyoruz beraber.sunucu bir türlü 1.yi açıklamıyor.hadi ama artık daha önceden böyle yapmıyordunuz diyorum.iki arkadaş birbirimize rakip olduk onun için mi uzatıyorsunuz diyorum.kazanırsam ailem ne kadar sevinecek diye düşünüyor ve iyice heyecanlanıyorum.sunucu bana gizli gizli sonucu gösteriyor.2.olmuşum.çok üzülüyorum.arkadaşıma bana kaç puan verdin diyorum.birine 2 puan diğerine de puan vermedim diyor bende tabi 1.olamam diyorum.sonra birden arkadaşım değil meğerse ablamla birlikte katılmışım yarışmaya.içimden neyse ablam hiç değilse bana bir milyarını verir heralde diyorum.
rüyada bacağın habire kırılması* işin garibi ondan önceki yaz harbiden kırılmış bu sne platinler çıkarılmaya çalışılmıştır
daha dahga garibi taylandlı bi doktor kılıran bacağımı acısız yerine oturttuydu yanlızz bacak ortadan kırlıyor ve yerine oturtuluyor hatta bi ara taylı adam gitti ambulansa aldılar bende taylandlı nerde diye sordum sonra bayağı acılı bi şekilde sardılar sonra uyandım
(bkz: acıdan uyanmak)
(bkz: tayland)
başka bir rüyada slash metallica da gitar çalıyordu gürültüden uyandım.
(bkz: rüyada vanlı müzik)
rüyada koşup yere düşmem üzere köpeğin gelip benim yemesi ve son olarak kuyruğumu hüppp diye çekmesi sanki kuyruğum varmış gibi hayatımda bu kadar daha saçma bir rüya görmedim bu nasıl bilinçaltı ya.*