askerdeyim. Rüyamda yattığım yatakta başka birisi yatıyordu. Ben onu kaldırmaya çalıştım ama kalkmadı. Sonra koğuştan çıktım ve bir odaya girdim. Ve odada joker'i gördüm. heath ledger haliyle. Pişkin pişkin bana sırıtıyordu. Ve aynı Batman'in onu sorgulama sahnesindeki gibi sorguladım, yatağımdakinin kim olduğunu sordum, cevap vermiyordu. Öldüresiye dövdüm Joker'i. Hayırdır inşallah.
galatasaray taraftarının her defasında şükrü saracoğlu stadında fenerbahçeyi yeneceğini görmesi. arka kısımları açık kalmıştır diyerek teselli ediyoruz kendilerini.
sokak lambasının altında*, kahverengi bir bas gitar çaldığını görmek*. bu bas gitara evladınmış gibi bakmak, üstüne titremek. bas gitarı beğenen yanındaki kişi modelini sorunca ibanez sr500 diyerek hava atmak. uyandığında "ne salladım bee sr 500 ne lan" diye kendinle dalga geçmek. merak edip google'a ibanez sr500 yazmak ve çıkan bas gitarı görünce dumur olmak. hiç duymadığın bi modeldeki bas gitarın rüyadaki bas gitarla aynısı olması da rüyanın yaran kısmıdır.
not:rüyayı gören şahsın, yıllar öncesinden aldığı ve henüz doğru düzgün çalamadığı bir klasik gitarından başka bir gitar olayı olmadı.. hadi marka biliyor 3-5 tane ama modeline kadar bildiği bir gitar görülmemiştir bu güne kadar.
rüyada işten arkadaşlarla * taksimde gezilmektedir. sonra taksimde bir eve gidilir. bu evi karı koca işletmektedir ve gidip böyle divanın üzerinde oturulan, televizyon falan seyredilen, ev-cafe gibi bir mekandır. lan fikre bak diye düşünülür. bir de çok şatafatlı, komple dışarı açılan falan abartlıl bir pencere sistemi vardır. demek ki iyi kazanıyorlar diye düşünülür.
dedenin tarlasında altın aramaya çıkılması, yoğun araştırmaların ardında bir küp altın bulunması.. Ve ruyadayken uyuyorum ve ruya görüyorum sanırım diyerek uyanmak istenmemesi. Aslında gerçek kişinin ruyadan uyanması ve tüzel kişilerin ne yaptığının merak edilmesinden dolayı zorla uyumaya çalışmak..
2 yıl önce gördüğüm acaba devam rüyası görülür mü diye düşündüğüm, Hollywood aksiyon, gerilim filmi tadında ki rüyadır.
Şöyleki rüya bangkong da geçiyor, alpacino'nun manevi evladıyım, alpacino da bangkongtaki bir numaralı karanlık adam, herşey harika şov bir hayatım var, para gani etrafımda çekik gözlü hatunlar, son model arabalar, yediğim önümde yemediğim arkamda takılıyorum bangkongta. Sonra beyaz takımlı saçını yana taramış jetli tadında bi herif yanıma geliyor, tanıyorum adamı babamın ( manevi) adam. baban seni toplantıya çağırıyor diyor, çekiyorum takımları gidiyorum. Nasıl oluyor anlamadığım bi şekilde ters düşüyoruz babayla. Kafama sıkıcaklar benim. başlıyor saglam bı kovalamaca, arkamdan ateş açmalar, bağırıp çağarmalar vesaire. benden kıvrak hareketler filan atıyorum kendimi dışarı zar zor. bı sürat teknesine zıplıyorum başlıyorum sürmeye, herifler pesimde tabii bu esnada. ben şov yapıyorum sürat teknesiyle kanallarda, arkamdakileri atlatıyorum. bi bakıyorum önde barikat kurmuşlar. elde roket atarlı bi tip görüyorum ulen manevra yapayım diyene kadar ateşliyor herif makinayı. roket yavaş çekimde bana doğru geliyor geliyor arkadanda g-Unit'in bir parçası giriyor bu esnada, ben tekneden atlıyorum kurtulcam mı vesaire derken müzik daha bi baskın hale geliyor ve uyanıyorum. telefon, arayan ev arkadaşım quiz var kanka okula gel diyor. Ölüp ölmediğim belli olmadığından devamını beklediğim rüyadır.
tivilayt'daki edvırd'la evin arkasındaki boş tarlada tartışmam tartışmamın konusu edvırd'ı görükle'de istememem. neyse edvırd'ın beni sallamaması bunun üzerine sinirlenip adeta bir maganda gibi montumu katlayıp koymam ve saatimide çıkarıp montumun üstüne koymam. yerden bulduğum sopa ile edvırd'ı bir güzel sopalayıp,ağzı burnu kan içinde olan edvırd'dan bir daha görükle'ye girmeyeceğine dair ağzından söz almam.
not: ev görüklede
düşündürücü yanlar: 1)tivilayt'ı hiç izlememiş olmam ve nefret etmeme rağmen rüyamda görmem.
2)görükle'den kopup eskişehire gelmeme rağmen hala görükle'yi koruma içgüdüsü.
3)sigmund freud haklı. şiddet içimizde bastırılmış bir duygu.
biraderin düğünündeyim. masamda bütün arkadaşlarım var, birisi fena halde çökmüş ve yaşlanmış. alakalı alakasız herkes salonda. o kadar ki; frank rijkaard'la neeskens kendini piste atıp oynamakta, yılmaz erdoğan masama gelip "hayırlı olsun" demekte. derken yıllardır görmediğim, aşık olduğum ilk kız geliyor yanıma oturuyor, tokalaşmak için uzattığı elini nazikçe tutup öpüyorum. sonra evlenecek olan kardeşim geliyor ve onu hala seven eski kız arkadaşıyla çok güzel bir düet yapıyor. sonra bana dönüp usulca "mutlu gözüküyor muyum abi?" diye soruyor. "hayır" diyorum. başını sallayıp onaylıyor. sonra 8 yıl önce ölen anneannem beliriyor masada ve ramiz dayı misali bir söz söylüyor, herkes hayran kalıyor. derken takı merasimi başlıyor ve o esnada elindeki 1 adet cumhuriyet altınını sallayarak "yedirmem ulan bunu sana yedirmeeem" diye bağıran 15-16 yaşlarında bir çocuk beliriyor ve kardeşimin üzerine yürüyor. kardeşim çocuğu yakalayıp yere indirdiği anda salona ağlayarak hiç tanımadığımız bir kadınla bir adam giriyor ve o çocuğu kardeşimin elinden kurtararak "dur yapma, kardeşin o senin, sen bizim oğlumuzsun, küçükken evlatlık vermiştik seni" diyor.
uyandığımda nooluyo lan amk derken buldum kendimi. 1 saat kadar da uyuyamadım. bu ne lan.
uyumadan önce internette oyun oynuyorum karsı taraf paint te birseyler ciziyor ve siz bunu bilmeye calısıyorsunuz. kelimeler: basketbol,sindirim sistemi,hayvan
uykuya daldıktan sonra rüyamda ders aldıgım hocalarımla birlikte (daoğan senyüz,metin erdem,zeynel dinler...) bir sunum yapıyoruz elimde 7 sayfalık bir konu var satır satır okuyorum sunumdan sonra herkez beni tebrikediyor hocalarda dahhil, aklıslanıyorum mutlu oluyorum...
sunumunu yaptıgım konu mu? : basketbol oynayabilen hayvanların sindirim sistemi.
kıcım cok acıkta kalmıs ama vallahide 7 sayfayı satır satır okudum ya.
kendimden korkuyorum.
messi, xavi ve iniesta'nın bulunduğu koğuşa girer girmez onların ''bu koğuşun ağası sensin'' demeleri. bir-iki bilek hareketi göstermem ve dağıtın garibanlara demem.
rüyada okulun spor salonunu balo salonu olarak gördüm. gayet güzel eşofmanlarla oturmuş konuşuyoruz. birden arkadaşa "kaç gün oldu?" dedim. "83" dedi. neyse birazdan bir arkadaş hoplaya zıplaya girdi salona elindeki paketi koydu kucağıma.
"aaa... geldi mi? dedim. "evet. bir bak bakalım beğenecek misin?" dedi.
ben gayet güzel açtım paketi. içinden lacivert sweat shirt çıktı. cep kısmınn üstüne de ince sarı simle "86. gün sıla hasreti" yazısı işlenmiş. "83 dememiş miydin?" diye diğer arkadaşa. "hayır ya 86 dedim ama bak iyi ki sweat söylemişsin. çok kullanışlı bunlar. baaak." diyerek sweatı elinde evirdi çevirdi plaj havlusu yaptı. balo salonunun ortasına şezlong koyup güneşlenmeye başladı.
uyanınca rüyaya bak be dedim ama neyin 86. günü hala çözemedim. hele ki "sıla hasreti" ne hiç bilmiyorum.
Carlos'u bizim sokaktan asker uğurlar gibi brezilya'ya uğradığım rüyadır. *
Carlos etrafımdaki insanlarla öpüşüp, koklaşıp, tokalaşırken;
- evren. hacı lan adam gidiyor.
+ gene gelir lan merak etme.
- Sıra sana geldi seni ne zaman yollacaz.
+ okuyorum oğlum ben yurt dışında zor benim biraz.
- Fatih'in alt devresi oldu herif.
+ Şu baldırlara bak hacı son defa. bakarsın gelmez göremezsin.
- dur lan dur geldi herif.
+ Vaay. lan hadi güle güle git güle güle gel. Yakınlara düşersen mutlaka geliriz.
- Kesin geliriz merak etme 3 ay sık dişini.
carlos : (herzaman ki acayip gülümseyişi)
+ Hacı buradan şimdi avusturya'ya sonra fransa arkasından uçakla brezilya'ya geçecek sanırım?
- Doğru. Tek yol öyle gözüküyor. bende tam bilmiyorum zaten.
mustafa topaloğlunun beni uzaya kaçırdığı benim orda bir uzaylıya aşık olup evlendiğim rüyadır. kalktığımda herşey dahili izleyen anneme baya sövmüştüm. (Herşey dahil de mustafa topaloğlu varmışta ayıptır söylemesi bayağı şarkı falan söylüyodu ooo-ba-ma obama diye...)
Anlatınca masal gibi gelen ama bizzat gördüğüm rüyadır.
Rüyada 5 arkadaş ortak tüp bebeğe gireriz.
Ve bebekler beşizdir. Yani herkese bir bebek düşecektir.
Yüksek bir gökdelenden aşağıya atlayana bebeklerden biri verilir.
Hepimiz atlarız.
Bana gökdelen çok yüksek gelir ve aşağıya 3 hamlede atlarım.
Ve 3. atlayışta yere inmeyi başarırım.
Bebek bekliyorken elime 5 yaşlarında bir kız çocuğu tutuştururlar.
Ben sinirlenirim bu ne kardeşim ben daha yeni ilk defa anne olucam diye heyecanlanıyorum siz bana büyümüş çocuk veriyorsunuz diye.
Beni ikna ederler ve kız çocuğunu alıp alışmaya çalışırım.
Ama çocuğun şivesi o kadar iticidir ki nefret ettirir kendisinden.
Gidip geri vereceğimi söyleyince de ağlar.
Kıyamam tamam derim vermiyorum seni gel evimize gidelim.
Ama hayat bana o andan itibaren zindan olmuştur.
Uyanınca nasıl şükrettiğimi mutluluktan uçtuğumu bir ben bilirim.
sevgili arkadaşım gencturk34'ün bir rüyasıdır bu. rüyadaki kahraman da odur.* teknoloji motifleriyle süslü, epik değer taşıyan bir rüyadır bu. kaynağı merak edilmektedir. rüya yorumlayıcıları varsa onların fikirlerini alabiliriz.* evet efendim, rüyamız başlıyor. aynen onun ağzından aktarıyorum:
sen, ben ve benim çok iyi 2 çocukluk arkadaşım var beraber bi trendeyiz, trende sadece biz varız ve trenin sadece bi vagonu var, o vagonda da biz varız. sonra durakta 2 polis bindi. senle ben yan yana oturuyoruz ve sen mini eteklisin. o 2 polisten biri geldi, senin öbür yanına oturdu, diğer polis de gitti makinistin yanına. senin yanına oturan polis seni başladı süzmeye. ben rahatsız oldum tabi dedim sana canım bu tarafıma geç istersen sen de dedin ki "yok iyiyim" burda. sana bi çakacaktım orda da neyse.. baktım sonra polis seni sıkıştırmaya, iyice sana yapışmaya başladı, sen de artık dayanamadın kalkmak istedin, polis tuttu senin kalkmana izin vermedi. baktım olacak gibi değil kalktım polise "napıyon lan sen" dedim senin kolundan tuttuğu koluna vurdum seni almak için. o arada polis cebinden bi fener lazer gibi bir şey çıkardı, benim boğazıma doğru tuttu sesim kesildi. benle beraber gelen diğer arkadaşlar uyuyor, onları çağıracağım, sesim çıkmıyor, sonra o ışığı koluma bacaklarıma tuttu yığılıp kaldım koltuğa. sonra uyuştu her tarafım. bi daha uyuşukluk gidince bi daha kalkıyorum adam o aleti bi daha bana tutuyor. sen cebelleşiyosun bıraksın diye sana tutmuyo aleti, sana tutsa hiç uğraşmayacak salak. ben uyanıyorum o uyuşturuyor. baktım olacak gibi değil biraz kötü numarası yapayım da sıkmasın o lanet aleti dedim. adam yemedi. yemem bunları dedi, tam onu deyince can havliyle son takatime kadar saldırayım dedim adam bu sefer hiç acımadı sürekli o ışığı sağ elimin baş parmağına tuttu parmağım öyle uyuştu ki bi acayip oldum cebelleşmeyle benim arkadaşlar kalktı ben kaş göz işaretleriyle durumu anlatmaya çalıştım onlara biri bana tutulan ışını görünce "hassiktir" dedi. dudaklarını okudum. ama benim parmak gitti bu arada sonra uyandım anasını satim.
+ dai sekkiya! çippai sekkia**
- buyrun kimi aradınız?
+ chikuleee!!
- do you speak english?*
+ naa naaa!!
- i can't understan you. please speak english!
+ chippai sekkia!!
- la tarraam bak ben şu an türkçe konuşuyorum ve eminim sen bir bok anlamıyorsun. nasıl bir duyguymuş yavşak? he chippai sekkia?
+ naa naaa!!!
- çat*
uyanınca güldüm tabi.
