lise yıllarında cep telefonumdan rastgele 532 'li numaralara çağrı bırakıyordum arayacaklar mı diyerekten...Genelde de arıyorlardı yalan değil..ben de klasik cümleciklerimi söyler, adamın afallamasından faydalanarak telefonu kapatırdım..bir gün şöyle bir olay basıma geldi..
- ya mahmut abi sabahtan beridir cagrı bırakıyorum neden aramıyorsun? bırak şimdi laf salatası yapmayıda abi 2 kamyon kelek geldi hal 'e, bir kamyon da ıspanak gecen hafta sipariş etmişsin galiba! ben 7 tane amele tuttum, kasalar kromdan yapılmıs ameleler kaldıramıyor, sana ihtiyacım var cabuk sebze meyve haline gel mahmur abii!
- ya tamam da ben partakal söylemiştim ıspanegı kim getirmiş ya!
ben telefonu kapattım gülmeye başlayınca..beyefendi de bu telefon konuşmasından sonra hale gitmiş her ne hikmetse.!! megerse salladıgım ismi nasıl olduysa tutturmusum ama bir kabzımalı nasıl tutturdum ben bile inanımıyorum..hemde ismi mahmut...adam bana mesaj gönderdi..salak portakallar gelmiş ne ıspanagı diyerekten.hak verdim ama kendisine..
registerlater taksinin ön tarafında yolculuk etmektedir. fakat taksi hızlı gitmekte ve sürekli ani frenler yapmaktadır. yine bir fren anında registerlater da sanki ayağının altında fren varmış gibi fren yapmaya çalışmaktadır. taksici olayı görür lafı anında patlatır:
- abi ikimiz zor durdurduk, değil mi?
öss zamanları...counter oynamak için devamlı gittiğimiz internet kafe tıka basa dolu ve o kadar erkeğin arasında kylie nickli bir kız da var. kız felaket iyi oynuyor, sevgilisi de aynı haritada ve ona güvenerek sağa sola laf atmaktan da geri kalmıyor. kısacası bir derse ihtiyacı olduğu kesin.
de aztec haritasında çok kalabalık bir çatışma olur, counterlar terörler karşı karşıya dizilmiş resmen çata çuta mermi alışverişi yapmaktadır, yani kimin kimi vurduğu belli değildir. derken arka taraflardan bir arkadaşımız bu kızı bacaklarının arasından vurur ve heyecanla bağırır;
onbir yaşlarımızdayız pendik'de iki katlı bir dairede oturuyoruz, babaannemiz ziyarete gelmiş bizleri.
babaanne bizleri odaya kilitlemiş zorla rabia isimli, tam 5 buçuk saat süren, dini bir film izletiyor. kaçmaya çalışan bizlere kızıyor falan.
bu arada; babaannenin dini görüşleri de mizahi derecelerde.
5 buçuk saatlik rabia'nın üzerine "haydi çocuklar sıra şimdi çağrı'ya geldi" diye meşhur 4 saatlik filmi takmak üzereyken, babaannenin salonda yaptığı yoklamada biri eksik çıkıyor.
babaanne: "vay terbiyesiz! kilitli kapılardan nasıl kaçmış!?" diyor.
o arada açık olan cam farkediliyor, yaklaşık 6 çocuk cama koşuyor ve ikinci kattan atlamış, bir bacağını kırmış sevgili melisa'nın yerde muhteşem bir zafer kahkası attığı görülüyor.
"özgürlüüüük" diye bağırışları hala kulağımıza yankılanıyor.
film gibi hadise lan. 7 sene önce taşındığım eski mahallemdeki arkadaşları neyi görmek için gittiğimde, köşebaşında oturan iki dene çakal gördüm. bunlarla da tanış olduğum içün yanlarına vardım, baktım ikisi de çadırı dikmiş, ellerindeki telefonu bir o götürüyor kulağına bir öbürü. hıyarlar bir yandan da: "oğlum duyuyon mu lan? karı telefonu .mına sürtüyor lan!" deyu birbirini gazlıyor. neyse bir süre sonra kapandı telefon, aynı anda öbür dallamanın telefonuna mesaj geldi: "kalan kontör 0" deyu. yavaş yavaş taşlar yerine oturmaya başlıyor değil mi?
meğer bu g.tü büyüklerden biri telefonu g.t cebine koymuş, tuşları da kilitlemeyince yanlışlıkla yanındaki kopuğu aramış. numara da gizli tabii. aradığı kopuk da, pavyonlardan çıkmayan, akşamcı kolpanın teki. masasına çağırdığı karılardan biri bunu arıyor sanmış, diğer oğlanın g.tü hareket ettikçe çıkan hışır hışır sesleri de, karının telefonu .mına sürtmesi şeklinde yorumlamış. ahah. allah belanızı versin abazalar. şimdi herif kontörünün bittiğine mi yansın, kendi g.tüne çadır diktiğine mi? i?
galatasaray maçı başlamakta, anlatıcı ilker yasin, o zamanki galatasaray kalecisi hayrettin. hayrettin maçın başında gol yer, ilker yasin tutamaz kendini,
yapma hayrettin daha kadroyu saymadım!
dönem final dönemidir. gün itibariyle mitoloji sınavı vardır. tanrı veya tanrıçalarla ilgili hikayeler anlatmak gerekmektedir.
hikayenin aslı şöyledir:
bilmeyenler için; zeus tanrılar tanrısıdır ve tanrıça olmayan semele ile aşk yaşamaktadır. ve bunu kıskanan karısı tanrıça hera semeleye der ki: "git zeus'a söyle sana bütün gücünü ve kudretini göstersin."
amaç semeleyi öldürmektir. çünkü semele tanrıça olmadığı için tanrıların gerçek gücünü görebilecek kadar güçlü değildir.
neyse bir de tanrıların ve tanrıçaların atribüleri vardır..
arkadaş* çok çalışmaktan mı az çalışmaktan mı bilinmez bişeyleri katmış karıştırmış.
gücü ve kudreti atribü ile karıştıran ve atribü kelimesini hatırlayamayan arkadaşım* aynen şöyle bir final kağıdı teslim etmiştir:
zeus ile semelenin aşkını kıskanan hera, semeleye, "zeus'a git ve sana aletini göstermesini iste" der. semelezeus'un yanına gider ve "bana aletini göster." der. zeus da gösterirsem dayanamazsın ve ölürsün der ancak semele ısrar eder ve zeus aletini çıkarıp gösterir ve semele ölür.
salonda oturulmuş anne, baba ve kızkardeşle survivor yunanistan türkiye'nin finali izlenmektedir. yarışmanın sonunda derya kazanmasıyla alakalı yaptığı bir konuşmadan sonra gözyaşlarını tutamaz ve kafasını acun'un omzuna yaslar. bu sırada kamera derya'nın suratına iyice zoomlamıştır. fonda güzel bir müzik ile show tv film sonu havası yakalamıştır. bu arada anne söze girer ;
anne: bu adam da ne kadar yaşlıymış ya baksana gözaltı torbaları falan baya var, yüzündeki çizgilerde derinleşmiş iyice, 45 falan değil bu.
bu olağan anne lafının üzerinden 1 saniye geçmeden televizyonda fondaki müzik kesilir, derya'nın hırs dolu ve kalın sesi duyulur.
-bana yaşlı diyenler utansın!!
ev ahalisi zaten yerlerdedir ama asıl bomba gecikmez, 18 senedir ciddiyetiyle bildiğim peder bey "ahahahah kapak olsun" lafını eder, bütün kahkahalar kesilir, perde kapanır.