elemanımız mitte görevli ve arabasını satmak için ilan veriyor.şansa bak ki ilan sonucunda kendisini arayan kişi bir çingene ve eleman dikkatli davranmaya çalışıyor.
-10.000ytl peşin vereyim, kalanını da kredi çektikten sonra olur mu?
-tamam, problem değil.
-bu arada nerde çalışıyosunuz, meslek ne?
tabi eleman mitte çalıştığını söyleyemiyor ve;
-yenimahalle belediyesinde görevliyim
diyor ve gelen soruyla dumur oluyor;
-yenimahalle belediye başkanı kimdi?
-akflskgldg
elektrikler kesilince canı sıkılan abisesque, arkadaşları ile radyo dinlemeye başlar ve sahil güvenlik fm e denk gelir. t.şşak geçme ve güya komiklik yapıp milleti güldürme amacı ile kum saati istek programını arar. mum ışığı ile aydınlanan odada abisesque ve arkadaşları telefonun başına toplanırlar. o sırada radyoda ferhat göçer ve embes * orkestrasından kalp kalbe karşı çalmaktadır.
dilidili..
+: sahil güvenlik fm.
abisesque: merhaba, bir isteğim olacaadı.
+: buyrun efendim.
abisesque: ben çeşme den berkecan, arkadaşlarım memoş ve cemoş için hande yener den sabaha kadar kucaklar beni romiyo yu istiyorum. (konuşmanın bu kısmında diğer arkadaşlar gülmemek için kendilerini zor tutmaktadır)
+: eaa şeyy.. * biraz garip olmaz mı sizce memoş cemoş falan..
abisesque: * niye garip oluyomuş arkadaşım? izmir den züleyha askerdeki sevgilisi için kalp kalbe karşıdır ı isteyince garip oluyor mu?
+: iyi de kardeşim onlar ibne değildiler..
abisesque: hönk!
arkadaşlar: ahahahahuhuaaaa aha..
ve turp rengi alan abisesque kişisi telefonu kapatır. yediği ayarın etkisinden saatler sonra kurtulabilir ancak. bu olay dilden dile tüm sınıfa ve okula yayılır. konu her açıldığında abisesque kızarır. memoş ve cemoş efsane olur.
saygılarımla size açıklama özgürlüğümü kullanarak bazı şeyleri bildirmek istiyorum.umarım bu durumu en kısa zamanda açıklığa kavuşturursunuz.
şu günlerde askerliğe çağırılacağım.yaşım 24 ve 44 yaşında dul bir bayanla evlendim, kendisinin de bir kızı var 25 yaşında.babam ise bu bahs etmiş olduğum kızı ile evlendi.böylelikle babam, karımın kızı ile evlendiği için damadım olmuş oldu.bunun üzerine kızımda üvey annem olmuş oldu babamla evlendiği için..
hanımımın ve benim geçen sene bir oğlumuz oldu.oğlum hanımımın kızının erkek kardeşi oldu, aynı zamanda babamın da kaynı.bir de üvey annemin erkek kardeşi olduğu için dayı oldu.anlayacağınız benim oğlum benim dayım oldu..
babamın eşi sene sonunda dünyaya bir erkek çocuğu getirdi.o babamın oğlu olduğu için benimde erkek kardeşim, ve de kızımın oğlu olduğu için de torunum.
yani ben torunumun erkek kardeşiyim.ayrıca bir annenin evladının babası eşi olduğuna göre bende eşimin kızının babasıyım ve de kızımın erkek çocuğunun erkek kardeşiyim.
kısacası kendimin büyükbabasıyım
sayın savcı bey sizden ricam beni askerlik görevimden azletmenizdir, sizde biliyorsunuz ki kanunlarımızda baba, oğul ve torun aynı zamanda askerlik yapamazlar..saygılarımla...
not:psikolojik rahatsızlıklardan ve ailedeki dengesizlikten dolayı bu genç adam askerlikten men edilmiştir..(dosyasına bu şekilde işlenmiş...) *
yatakhanede karşılıklı iki odamızın birbiriyle uyuşması sayesinde artık bana olağan gelen olaylar.
mesela,
bunu anlatmam ne kadar güvenli bilmiyorum ama*, hadi bakalım.
bir gün yatakhaneden beş arkadaş okuldan günlük izne çıktık. önce bir kumpirciye falan gittik, midye dolma da yedik, sonra tekel bayînden bira falan aldık. iki arkadaş da ortaklaşa kanyak aldılar. arkadaşlardan en gelişmiş olanı* kanyağın yarısını -beğenmediği halde- içti. üstüne bir bira içti, okuldaki bir arkadaşın sipariş ettiği millerı da içti. kötü oldu tabi.
akabinde okulun anlaşmalı taksisiyle okula dönüyorduk. arkada dört kişi oturuyorduk. o çok içen arkadaş en solda oturuyordu. onun yanında bir arkadaş, onun yanında da ben. biz muhabbet ederken x* bizden susmamızı istedi. birkaç saniye sonra ben farkında olmadan konuşmaya başladım, x kişisi elini kaldırdı, sustum. az sonra x kişi elini ağzına götürdü, "phufp" gibi bir efektle istifra etmeye başladı. tabi kumpirden olsa gerek bezelyeler falan fırladı. sonra şiddetle devam etti. benim yanımdaki arkadaşın üstünden taksinin tabanına akan mide bulamacı alkolün de etkisiyle çok kötü kokuyordu. taksici arabayı durdurdu, "naptınız siz ya, söyleseydiniz dururdum" tadında şeyler söylemeye başladı. ben taksiden dışarı çıktığım anda yarılmıştım zaten. sonra okul öğretmenlerinden birini gördük, x kişisi hastayım istifra ettim gibi yalanlarla onu savuşturdu. üzerine kusulan arkadaş da mahzun bir ifadeyle "ya ben gidiyorum ya" diyerek okula koşmaya başladı.
gözlerimi açtığımda taksici dahil herkes yarılmıştı. okulun çevresi ıssız olduğundan üzeri mide bulamacı kaplı bir insanın koşuşu garipti tabi. yola devam ettik, koşan arkadaşı da aldık, yatakhanede herkes ayrı bir yorgundu. *
eğer x kişisi elini ağzına götürmeseydi taksicinin durumu bambaşka olurdu. tabi olayın sonuçları da bambaşka olurdu.*
ç: babasıyla metroda ayakta yolculuk eden, yaramaz ötesi bir yaradılışa sahip velet. b: zavallı baba
ç: off, sıkıldım ya inelim! b: saçmalama oğlum, biraz sabret daha gelmedik, inemeyiz. ç: o zaman beni kucağına al, şu tavandaki ipe ** dokunacam. b: off oğlum ya, hadii hoooop! (adam çocuğu kucağına alırken çocuğun pipisine dokunur yanlışlıkla) ç: yaaaaaaa! (adam çocuğu indirir) b: noldu? ç: pipime dokunduuunnn! b: yanlışlıkla elim değdi oğlum. ç: bana ne ben de senin pipine dokunacam bana neee!!! dokunacam dedim yaa bana nee!!!
baba kıpkırmızı kesilir. olayı tüm yolcular duymuş ve kahkahayı basmışlardır. adam iyiden iyiye kızarır ve ilk istasyonda inerler.
bir akrabamizin 4-5 yasindaki oglu, eve gelen bir bayan misafirleri dus almak icin hazirlanirken cok tuvaleti geldigi icin dayanamaz ve banyoya dalar; kadini cirilciplak gorunce de bombayi patlatir:
11 yaşında, bir gün bi' arkadaşla sinemaya gitmek.
boyun haliyle ufak olması, tıklım tıklım olan salonda öndeki koltuğun boş olmasının verdiği sevinç. "ya inşallah kimse oturmaz öndeki koltuğa" demek. filmin başlamasına bir dakika kala öndeki koltuğa o saçlarla yeni türkü vokalisti derya köroğlu nun oturması..
adam koskoca derya köroğlu bi'şey de diyemezsin ki..
ağaçtan erik toplamaya çalışan başarısız olunca arkadan kimin geldiğinin farkında olmadan yakın arkadaşına döner ve gülerek ' uzun boylu bir arkadaş gelse de yardım etse! ' der. arkadan gelen çocuk da uzun boylu bir arkadaşmış meğerse. kızın yakın arkadaşı yüzsüzce gülmeye başlar ve bundan cesaret alan çocuk da arkasını dönerek ' uzun boylu arkadaş da geldi. ' der. hepberaber gülünür ve daha sonra herkes yoluna devam eder.
iki arkadas dükkanda calisirken bir adam iceri girdi. yangın tüpleri imal edip satıyorlarmış. her yıl yangın söndürme tüplerinin degistirilmesi gerekiyor, içindeki madde bir süre sonra söndürme özelligini yitiriyor, sizikinin de süresi dolmus falan dedi. biz pek sallamayinca yasal zzorunluluk dedi, cart dedi curt dedi. ulan patron yokken bize laf etmek de düşmez. ben ne söylesek de şu adamnda kurtulsak diye düşünürken arkadaş söyledi söylecegini..
yıl 2004 üniversite yılları ve beş arkadaş odadayız.arkadaşlardan bir tanesi fena halde hasta , ve yurt şehre çok uzak. hemen görevli müdür yardımcısını aradık. bizde bu sırada hasta olan arkadaşımızı yurdun bahçesine çıkardık ,ağacın dibinde bekliyoruz.
az sonra müdür yardımcısı geldi.hemen arabaya bindik.bir beş dakika kadar gittik,kampus dışına çıkıp ,ana yola girdik.müdür yardımcısı basıyor gaza araba uçuyor.
bir ara müdür yardımcısı : ee hanginiz hasta diye sordu?
ve biz baktık birbirimize ,
o heyecandan ve korkudan hasta olan arkadaşı ağacın dibinde unutmuşuz .
geri döndük tabi, ama arkadaş bir yere ayrılmamıştı ağacın dibinde yatıyordu.
galatasaray , bursaspor maçına gideceğiz diye aradı ev arkadaşım. saat yediye geliyordu zaten.içeri bedava girebildiğimiz için pek acele etmedik. stada vardığımızda maç başlamıştı ve bursa spor bir sıfır öndeydi. ev arkadaşım bursalıydı , ama galatasarayı da tutuyordu.
maça girdik , bir sıfır bursa önde .
galatasaray atağa geçiyor.bu sırada millet ayağa kalkmaya başladı , ve benim arkamda bir tane kör vardı , maçı izleyen (evet ben bu anımı anlatırken hep bu kısmına gülmüyordum ama maçı izliyordu o da )
işte herkes ayağa kalkınca , kör olan abinin bastonu düştü yere , ve bağırmaya başladı ;bastonumu verin bastonumu verin
ben hemen eğildim bastonu vermek için ,aldım bastonu , ama galatasaray gol atmıştı.
maç bir bir devam ediyor , iki gol oldu göremedim.
galatasaray bastırıyor,bu sırada ev arkadaşım benim fotoğrafımı çekiyor , ben sırıtırken, gol oluyor ,
maç devam ediyor , ve ben ev arkadaşımın fotoğrafını çekiyorum, taraftarların arasında , ve maçta ki dördüncü gol oluyor.
maç bitiyor,ev arkadaşımla tek bir gol bile görememenin hüznüyle yola çıkıyoruz . ev arkadaşım dur , şurdan kestirme bir yol var bizim eve diyor.
işte o kestirme yola giriyoruz , ve üzerimize bira şişeleri taşlar yağmaya başlıyor , polisler bursa sporlu taraftarları tutuyor ,ve bizim allah tan üzerimizde galatasaray forması yok, geç kaldığımız için giyememiştik.
ve şimdi bursa spor taraftarlarının tam sağlı sollu arasındaydık. kurtulduk ama .evde tekrar izledik maçı.
yıl 2005 evdeyim ,sabah sabah telefon çaldı.arayan ev arkadaşım ,iki rus öğrenci arkadaşıyla eve geleceğini kahvaltı hazırlamamı istedi.
kalktım hazırladım ,iyi menemen yaparım, bu sefer birde değişik bir şeyler olsun diye ,patates te kızarrtım, yumurta da yaptım.
az sonra kızlar ve arkadaşım geldi.kızlarda türkçe çok az , ingilizce çok az , öyle çat pat konuşuyoruz .daha yeniler istanbulda .
televizyon açıktı , tarkanı bildikleri için müzik kanalı açmamı istediler , işin kötü yanı kumanda benim tarafımda ama bozuk .ve günlerden cumartesi öğlen .
elimi attım kumandaya arıyorum kral tv ,vs bir müzik kanalı ,bastım bir daha kumandaya , ve bir belgesel kanalı çıktı.aslanlar çiftleşiyor,ama nasıl, herkes dönüp bana baktı .
aslanlar çiftleşiyor ,ve belgesel zaten türkçe dublajlı, ve kumanda bozuk olduğu için kanal değişmiyor . kızlar bakıyor ,ben kıpkırmızı ,ve kızlar bana bakıp el işaretiyle
aa aa no , diye güldüler birde , hayatımda hiç o kadar utanmamıştım.
osmanlı imparatorluğunun son döneminde askerlik yapmış adam rus ihtilali zamanında rusya'da bir kıza aşık olur. kız da buna. adam bir yolunu bulur ve kızı gizlice gemiye bindirip türkiye'ye getirir. ancak bu durumdan haberdar olan diğer askerler ve komutanlar yolculuk boyunca adamla konuşur ve adamın aklını çelerler. istanbul'a gelen adam çok pişman olmuştur. rus kızla beraber bir parka giderler. adam kıza "sen burda otur, ben geliyorum" der. ama geri gitmez, kızı orda bırakır. *
Pek dolu olmamasına rağmen minibüs hareket etmek üzereydi.
Tam o anda kavga ettikleri her hallerinden belli olan iki arkadaş minibüse bindi.
Birbirlerinin yüzüne bile bakmıyorlardı.
Çocuklardan biri şoföre parayı uzattı:
- Abi bir öğrenci bir de hayvan alır mısın?
***
Arkadaki aksi teyze öndeki uzun saçlı delikanlıya seslenir:
- Kızım şurdan bir kişi uzatır mısın?
- Ben kız değilim!
- Amaaaan ne bileyim kız mısın dul musun, uzat işte.
***
Oğlum bu Eminönü'nden geçer mi?
- Yok teyze biz Taksim'e çıkıyoruz.
- Hah tamam oğlum siz gidin ben gelmeyeceğim.
bir gün evde arkadaşla oturuyorken aşağıdan kapı çalındı. arkadaş megafonla "kim o?" diye sordu. aşağıdaki adam "su!" diye bağırdı. arkadaş "abi biz su istemedik" dedi. adam, "biliyorum da buralardan geçiyordum da gelmişken bırakayım dedim. boşu sonra alırım. öteki türlü zor oluyor." dedi.
once upon a time,arkadaşlarda oturuyoruz. bizim elemanlardan birinin küfür sesleri gelmeye başladı. gittik yanına eleman biriyle yazışıyor msnde, küfür falan ediyo. bizimkide altta kalır mı, saydırıyo. gozü kararmış olsa gerek bizimkinin altta annesinin yazdığını gormedi, pencereyi değiştirdi, tekrar o elemanın konuşmasına donecegıne annesinin penceresine gitti, başladı saydırmaya, anneside "ne biçim konuşuyosun" falan dedikçe bizimki iyiden iyiye kudurdu. sonra hay a.q die bir nida geldi odadan...