yer: mpal
ders: ingilizce
artık son sınıf olmanın * boku çıkmaya başlamıştır. son zamanlar diye sergilenen rahat tavırlar vs. arkadaşla sohbet ediyoruz derste hoca baktı 'kızlar yeter artık dersin başından beri sesimi çıkarmadım ama yeter artık' cümlesini kurdu. özgüven patlaması yaşayan arkadaşım da 'hocam siz de dersin başından beri konuşuyosunuz ama biz de bi şey demedik' dedi. *
kısıca anlatıcam: bir müdür yardımcımız lisede bir arkadaşa karete yapmıştı. siyah kuşakmış sonradan öğrendik. ben o hareketleri ne jackie chan'de ne de bruce lee'de gördüm yalnız. arkadaş mezun olduğum gün arabasını çizicem diye dolanıyodu ortalarda ama sonra sordum yapmamış tabii ki, hey gidi.
beşiktaş atatürk anadolu lisesinde geçmektedir. yıl 2000 lise 1 iz daha; okulda çok agresif bir hizmetli amca vardı aramızda medeniyet amca derdik çünkü sürekli bize biraz medeniyet olun tarzında giydirirdi. bir gün yine sınıfa daldı bu amca sınıfın kapısını kırmıştık bikaç gün evvel biz de replik aynen;
+lan siz ne biçim adamsınız burası okul mu soytarı mı?
-sınıf (fatal error)
burası okul mu soytarı mı ne demek yaa 13 sene geçti aklıma geldikce hala gülerim.
lise yılları, dışarıdan kısa etek giyen bir kadın geçer, tüm erkekler camdan dışarı doğru bakar. erkek olan hoca kızları dışarı çıkarır ve sınıfın ortasına sandalyeyi çekerek bacağını sandalyeye koyar. ardından pantalonunun paçasını yukarı doğru çeker ve şöyle der ;
- alın bunada bakın, buda bacak. dışarda aramanıza gerek yok, burdada var.
sınıf fatal error, 404, wtf gibi duygular içerisindeyken hoca ikinci bombayı patlatır.
ilkokul ikinci sınıfta kız sıra arkadaşımla tartışmak, ardından ilk tenefüste birbirimize fiziksel şiddet uygulamamız ve ittiğim kızın sınıf çöp kovasına cuk oturması, bozuk para gibi 3-4 sefer kendi etrafında kova ile dönüp cips pakedi gibi içine girmesi. o bakışı ve kızın adını unutmayacağım.
ortaokul 2 de erkek sıra arkadaşımın kendinden 3 kat iri yapılı bir kız tarafından sınıfın en arkasından fırlatılıp okul tahtasına çarpışı.
11.sınıftan yıllığıma da not düşülmüş ufak bir olayı sizlere aktarmak isterim. Hani derler rezil de olduk vezirde. işte bu rezilliğin dibiydi.
Kadro yoksunu okulumuz dolayısıyla yeni seneye yeni bir almanca hocasıyla başlıyoruz. Hafif sarışın bir bayan. Sonradan boyatmış belli. ipleri elinde tutmak istiyor. doğal olarak bir baskınlık kurma çabaları hakim sınıf içerisinde öğretmen tarafından. ilk ders tanışmadır, bu bellidir. herkes ayağa kalkar adını soyadını nerden geldiğini söyler oturur. ardından tanışma faslı biter ne hikmetse dersin bitimine daha çok vardır ve hoca şu cümleyi kurar:
- Derse geçeyim ben o zaman
+Hayııııır ( hep bir ağızdan )
- Ne yapacağız daha 20 dakika var?
+Konuşalım hocam sohbet edelim.
- iyi madem konuşalım hadi konu bulun.
Hay ağzıma sıçalar da o soruyu sormasam. Pek de atılgan biri değilimdir aslında fakat ne oldu bilemem birden hocaya şu soruyu yönelttim:
+HOCAM! Evcil hayvanınız var mı ?
- Ne alaka oğlum niye sordun?
+Hiiç benim var da o yüzden.
- Kaplumbağam var bir tane senin neyin var?
+KUŞUM VAR HOCAM.ADI DA LiMON.
Benim söylediğim gerçekten muhabbet kuşumun olması. Fakat ergenliğe yeni girmiş sınıf arkadaşlarımın katıla katıla gülmesi üzerine benim durum vahimleşiyor. Yetmezmiş gibi birde arkadan:
+ Ötüyo mu lan ahahahahaha!
Gibi bir soru yöneltilince işler sarpa sarıyor tabi.
11 yıllık eğitim - öğretim hayatımın ilk azarını, küçük düşürülmesini o anda yaşıyorum. Bütün masumluğumla kurduğum cümlem ergenlik ateşi yeni yeni alevlenen arkadaşlarım yüzünden nelere yol açıyor. Tabi ben böyle biri olmadığımdan ertesi gün gidip özrümü diliyorum ve olayı tatlıya bağlıyoruz.
Fakat o bir günlük müddette nasıl beddua ettiysem artık bilemiyorum. Kadın olayın ardından 2 ay sonra eşinden boşanıyor ve işinden de istifa ediyor.
Eğer denk gelirse bu yazıma, kendisinden tekrar özür diliyorum kötü dileklerimden dolayı.
gazetede galatasaraylı lincoln'ün posteri verilmişti. bizde panoya astık. matematik hocamız gelip görünce fenerli olduğu için sinirlendi. aldı bir yırtıcak gibi oldu. biz hemen:
-hocam yapmayın ondan 1 tane var.
(hoca gülümsedi ve caaarrtt)
+artık 2 tane oldu
dedi.
4. sınıfın ilk günüydü. istiklal marşı bitti ve koşa koşa sınıfa girmeye başladık. benden daha atik zekeriya isimli çocuk tam kapıdan girmişti ki şlaps diye çelme çaktım. sinek gibi öğretmenin masasına yapıştı piç. 7 dikiş attılar kafası yarıldı.
bir başka yaran anım ise, maç oynarken oldu. penaltı olmuştu. çekilin tipini siktiklerim diye topun başına geçtim. bi abandım canan isimli kızın kafasına geldi. o da hemen arkasındaki seda'ya çarptı. keçi gibi tokuştular 5 dikiş de onlar yedi. çok üzüldüm ama... çünkü bir daha penaltı kullandırmadılar.
ilkokul ikinci sınıfta, bir cuma günü son dersteyim. çişim geldi. öğretmenden izin almaya çalıştım ama evde yaparsın diye vermedi. ulan çiş çiş derken arkadan bi de kakam geldi. eve zaten servisle gidip geliyorum o zamana kadar mutlaka işicem. istiklal marşına çıktık. küçük masum bir osuruk geldi. yapayım dedim, yaptım. sen misin osuran? önden arkadan allah ne verdiyse çıktı. serviste boş koltuklara oturamadım bu yüzden. arkadaşlar falan oyun oynatmaya çalışıyor. rezil olduğum yetmezmiş gibi paçalarımdan akmasın diye pantolonumu çorabımın içine koydum. eve gittiğimde zaten acı gerçekle karşı karşıyaydım; annem ve çılgın terliği.
sınıf başkanı seçimi vardı. herkes seçmek istediği kişinin adını kağıda yazdı ve hocaya verdi. sonra hoca sırayla okudu kağıtları en son kalan kağıdı açtı ve kahkahayı bastı. malın biri kağıda 'ben' yazmış. sonra kim olduğu çıktı tabii ortaya ve onu ömür billah başkan seçmedik.
bir dersten sözlü sınav oluyor, hocanın odasına sınav için tek tek giriyoruz. herkes ortalama on dakika odada kalıyor. sırada okula hiç gelmeyen arkadaşımızda. odada kalma süresi ortalama bir dakika. şaşırıyoruz???!!!
+ ne oldu olum.
- sınav bitti.
+ niye erken çıktın?
- odaya girdim. hoca "sen kimsin, ne istiyorsun" dedi.
- sınav için geldim hocam, dedim.
- ben seni hiç görmedim yavrum, dedi.
- ben de sizi hiç görmedim hocam, dedim.
+ eee???
- seneye görüşelim o zaman, çıkabilirsin, dedi.
behr-i zamanda, anadolu'nun bir üniversitesinde, uluslararası iktisat dersinde yaşanmıştır.
Huysuz mu huysuz, ters mi ters bir prof, teklifsiz eğrilerini anlatmaktadır. bir ara öğrencilere döner ve orta sıralarda oturan bir şakirti işaret ederek, önündeki şeyin ne olduğunu sorar.
Hoca: o ney evladım?
Öğrenci: ney hocam.
H: O sıranın üstünde kılıfın içindeki şey.
Ö: ney hocam, ney.
H: lan adamı hasta etme dalga mı geçiyon sen benle?
Ö: (öğrenci nesneyi havaya kaldırarak) Hocam, bunun adı ney. Buna ney derler. üflemeli çalgılardan hani.
hocanın kırmızıya çalan suratıyle birlikte sınıf kahkahalara boğulmuştur. iyi de olmuştur.
lisede yangın tatbikatı yapılırken hocama "hocam okulu yakalım çok gerçekçi olur" dedikten sonra hocamın verdiği "tamam biz de seni çatıdan atalım daha gerçekçi olur" demesiyle olduğum yere çakılmış kalmıştım resmen.
dersanede 4 arkadaş hocaların verdiği testleri uçak yapıp aşağı attık. Öyle 3-4 değil. Bir gün boyunca derse girmeyip pencereden uçak attık. Sonra ki gün gıcık geometri hocası pencereden dışarı bakıp " gördünüz mü ne yapmışlar her tarafı kağıttan uçak olmuş sokağın". Tabi tüm sınıf bize bakınca bizde itiraf etmek zorunda kaldık.
Kadın da bizi o derse almayıp yaklaşık 200 tane kağıttan uçağı yerden toplattı.
(bkz: vay anasını)
Nevruz Bayramı'nda okul günü ve lise 2. sınıftayız arkadaşlarla dersin ortasında hoca arkasını döndü, bir hevesle yere silgi kağıt ne bulursak attık ve onları yaktık... sonrada üstünden sırayla atladık hoca gördü haliyle ilk başta bağırdı sonra pek takmadık devam ettik herkes atladı hocanın kanına girdik hep birlikte halay çektik sonradan hoca teker teker bize iki fiske attı ama değmişti açıkçası....
Sınıfın en haylaz çocuğu 112 yi arayıp "benim ateşim çıktıda fitil bulamadım. Soğuk salatalık soktum olur mu?" demesi ile karşıdaki kişinin aniden telefonu kapatması bir olmuştu. Sınıfça gülmekten bir hal olmuştuk.
yıl 2003 , sınıfta kargasa oldu kağıt savası vs. bana gelen kagıdı tam atacakken öğretmen gördü ve bana cıkmamı söyledi. Ben de çıkmıyorum dedim. 2 dk sürdü bu çıkıcaksın , çıkmıcam. En sonunda ağlayarak sınıfı terk etmişti hoca üzülmüştüm lan.