trajikomik lise anılarıdır. ben lise birdeydim ama orta üçteyken dershanede bi kıza aşıkolmuştum*. bunun numarasını bi yerden almıştım. telefona kaydettim ama annemler o zamanlar telefonu karıştırırlardı. isim kısmına emre yazdım çünkü bir senede 4 tane emreyle tanışmıştım sorarsa bu kim diye sınıftan emre diyecektim. işte kızın numarası bende hep durdu*. liseye geçtiğimde bu platonikliği birkaç arkadaşa anlatmıştım. bunlar uğraşmaya başladı. +arkadaş *arkadaş -ben /kız
+hadi ara olum nolcak zaten o başka lisede
*hadi olum kaybedeceğin bir şey yok.
- lan yürüyün gidin.
böyle giderken ben ikna oldum dakikası olan telefon bulundu ve kız arandı. kıza karşı ben çekingen davranınca bi arkadaşım telefonu aldı uzaklaştı ve kıza dediki
*kaybolancorabindigerteki seni seviyor.
ve telefonu geri getirdi. bi an öyle utandımki neyse
-kusura bakma arkadaşın dediğinden dolayı ama ben senden hoşlanıyorum.
/ama senden bilmem hangi kız hoşlanıyor.
-olsun ben senden hoşlanıyorum.
böyle giderken en son kızda sinirlendi bi güzel siktiri çekti. iyide yaptı bence.
benden sizlere not: herhangi birinden hoşlanıyorsanız hem vaktin hem oba karşı olan Aşkınızın geçmesini beklemeyin. ona yavaş yavaş yaklaşın konuşun sohbet edin. aranizi iyi yapin. ondan sonra ona karşı hislerinizi açıklayın. birden kizla tanışmadan sazan gibi atlayıp ondan hoşlandığınızı söylerseniz benim yaşadığım gibi siktiri yersiniz.
ergenliğin mantığımızı geçtiği yıllardı. kantindeki tostlardan memnun olmayan bizler, harika bir plan yapmıştık.
1 adet elektrikli tavayla öğle araları ziyafet çekebilirdik. hemen uzatma kablosunu ıvır zıvırı aldık. sınıfın en köşesine kurduk tezgahı yumurta kırıcam. aldım eelime yumurtayı hafifçe sıraya vurup iki yana doğru açmaya başladım ve o an içeri müdür geldi.yumurtanın sarısı hala düşmemişti her kes öylece donmuştu. müdür napıyorsunuz. siz orada demesiyle yumurtanın tavaya düşmesiyle o çıss sesi geldi.
hafif muhafazakar bir kız vardı sınıfta. fizik ötesi şeylere inanan aynı zamanda korkan biriydi.
bir gün bu inince sınıftan, tahtaya arapça bir şeyler yazdık, kapının önüne sandalye çektik bir arkadaşı ters oturttuk. ama üstüne giydiği şeyler düz. yani bakınca garip bir şey oluyor cidden ters ayaklı, ters yüzlü falan. geri kalan herkes de sırasına geçip başını sıraya yasladı. lan 4-5 dk çıt çıkmadı sınıftan herkes onu bekledi. sonrasında kız geldi, videodan izlediğimizle söylüyorum önce sınıfa bakıyor, sonra sandalyede oturan kıza, ardından tahtaya falan bakıyor geri kaçıyor.
hahah korkudan ağlamıştı kız, 2 ders elleri titredi bir şey yazamamıştı.
Okula giden ara sokaktan geçiyorduk, bi baktım coğrafyacı Seçkin victory'yi afrikalı aç çocuklar gibi körüklüyor. Ben de o zamanlar Viceroy switch içiyorum. Al dedim sokuk mentollü iç ciğerlerin açılsın. Aldı bi dal dedi al sen de benden bi tane, bende ibnelik olsun diye bütün paketini aldım yavşağın. Zaten kafadan kontak bi elemandı. 1-2 hafta sonra beni boş sınıfa çekti, tehdit etti falan. bende yapmazsan amuha goyim demiştim. Bıçak çıkardı yavşak bende ya o bıçağı yerine sok yada ben senin götüne sokucam demiştim. Ne günlerdi beeeeee. ( olay gerçektir ve 10.sınıfta olmuştur).
okulun basketbol takımı çok iyiydi ve rekabet içerisinde olduğumuz karşı okul takımıyla final maçı var.
tabi ki kaçıramazdık bu maçı.
fakat bunu bilen okul yönetimi kimse maça kaçmasın diye (kendileri izin vermeleri gerekirken) sıkı yönetim ilan etti. 3 çıkışta da görevli hocalar bekliyor. bizim sınıf arka yola bakıyor ve birinci kattayız.
sınıfın erkekleri biz atlar kaçarız ama sizi bırakamayız müdür sizi sorguya çeker dediler ve plan yapmaya koyuldular. (ulan sanki operasyon yönetip soygun yapacaz).
biz gözcülük yaparken iki kişi atladı ve nerden bulduklarını bilmediğim ahşap bir iskele merdiven getirip dayadılar pencereye. yalnız pencereyle arasında mesafe de var biraz. eteklerimizituta tuta yavaşça ve sırayla iniyoruz erkeklere de "yukarı bakma oyarım gözünü" ihtarını verdik zaten. en sona sınıfın naif ve hafif toparlak erkeği cevdet kaldı. tırsıyor da onu belli etmemeye çalışıyor. ayağını attı merdivenin tepesindeyken müdür yardımcısının kalın sesini duyduk "napıyosunuz eşşek herifler" diyerek koşmaya başladı adam yardırıyor bize doğru. biz de hadi cevdet atla atla diye bağırıyoruz. panik oldu arkadaş ve hamle yapınca pantolonu merdivenin kenarına takılıp artık o nasıl bir yırtılmaysa yukardan aşağıya kadar yırtıldı ve yere düştü. iki erkek cevdeti tuttuğu gibi koşmaya başladılar bacakları ortada adamın. gülmekten koşamasak da bizler de atıldık arkamızda 30 cm tahta cetvelle adam bizi caddenin başına kadar kovaladı. o gün bizim basket takımı tarih yazamadı ama bizim o hallerimiz okul tarihine geçti.
Lise ikici sınıftayım. Ders de kimya ama hoca ne kadar boş ve gereksiz konuşuyor yani. baykusunkarisi da en arka pencere kenarında oturuyor dersten kaçmak istiyor ama devamsızlık sorunları var. dersin başında hocanın yoklama almasını fırsat bilerek kurduğum planla hoca tahtaya döner dönmez pencereye çıkıyorum. Atlayacağım bildiğiniz.
fakat eteğimin ipliği mi kumaşı mı ne pencereye takıldı. yardımsever arkadaş hoca anlamasın diye pencereyi kapattı bir de üstüme.
sonra ne mi oldu... pencerenin dışında birşeyleri çekiştiren ben en son kumaşı kurtarıp yere yapıştım. tabi dizim kanadı filan. ama hala sağlamım, eteği de kurtardık... tabi akıllarda kalan pencerenin dışında kumaşı çekiştirip yere yapışan baykusunkarisi oldu.
Lise 3 deyim felsefe hocam çocukluk anılarını anlatıyordu. işte çocukken ormana odun toplamaya gidermiş bi keresinde fazla odun toplamıs çuvala koymuş sırtına almış evine doğru ilerliyormuş eve varmış ki heryeri ağrıyormuş felan ertesı gün doktora gitmiş doktor demiş sol kounu kırmışsın demiş felan bende tam o an araya girdim
-Hocam allahtan sağ kolunuza bişey olmamış dedim.
Hocadan bigüzel dayak yedim ama sınıf tarafından o yılın en iyi esprisi seçilmişti.
Eskiler eskiden güzeldi be duygulandım.
aramızdan bol sakallı bir arkadaşı lise 1 lere hoca olarak yutturmamız, ardından gerçek hocanın durumu farkedip çaktırmaması " sizinle dışarda bir şey konuşabilirmiyim? " diyerek olayı devam ettirmesi... aylarca o sınıfın bizim arkadaşı hoca zannedip sorular sorması eheheh.
sütün bacaklı bi matemetilkçimiz vardı.
1 nisan da bahçenin ortasında üzerine bilerek 1 tabak gerçek kurt döktük.
bu baya huylanınca soyunmaya falan başlıdı.o gün okulca kendimizi fashion tv deymiş gibi hissetmiştik.
okuldan atılmıştık ama kaseyi görmeye değerdi.
9.sınıfın tahmini olarak 3. ayında falanız. sınıfa sonradan izmirden gelen çok kafa bir arkadaşımız vardı. ingilizce dersindeydik ve öğretmenimiz garip bir kadındı. diyalog şu: (a:arkadaş h:hoca)
a: hocam bugün çok güzelsiniz.
h: izmirden buraya pezevenklik yapmaya mı geldin oğlum?
tüm sınıf yarılır.
lise 2. sınıfım derslerim iyi hemde gayet iyi. o zamanki sistemde notlar beş üzerinden ve ben 4,78 ortalama ile okul ikincisi olmuşum haberim yok. teknik lise müdür yardımcısı beni bütün okul öğrencilerinin önünde konuşma yaptıkları kürsüye çıkardı. o gün anladım parmaklarının ucundan damlayan terin ne demek olduğunu.