+ hanım hanım şu müziğin sesini kıs biraz apartmanda mı yaşıyorsunuz ahırda mı?
-Nedenmiş o rahatsız mı oldun?
+evet rahatsız oldum çocuğum ders çalışamıyor sesten
- o zaman çocuğunu gönder kütüphaneye orada çalışsın.
roman vatandaşla bizzat girilmiş muhabbet:
- abisi geçen gün polis neden götürdü sizinkileri?
+ levye abla evde bakır bitmiş bizimkiler de bakır almaya gitmişler polis abiler de ayıklamış bizimkileri.
efen'im akşam valide sultan ile birlikte eve çıkarken asansörde üst kata yeni taşınan komşuyla karşılaştık. akabinde valide sultan tanış olmak saikiyle kapıdan uğramak istedi. komşu sakinlerimiz de bizi eve davet etti. 1 saat kadar oturduk. aslında ben servet çetinvari kıvrak haraketlerle sıyrılıp eve inmek istiyordum ancak başarılı olamadım. komşu konuta ben de girmiş bulundum. komşumuzun 3 çocuğu varmış, 2'si engelli. sevgili sözlük okurlarının aflarına sığınarak bu konudaki kavramlara tam manasıyla vakıf olmadığımdan engelli diyorum. komşu ailenin kullandığı kavram da "engelli"ydi. gene birkaç şey okuyup ona binaen dedim. her defasında bu konudaki doğru kavramları öğrenirim, fakat balık hafızam nedeniyle unuturum. ayrıca açıkçası bu konuda ciddi manada kavram kargaşası yaşandığını da düşünmekteyim. ancak mevzu bahis bunlar değil tabi ki de yalnız belirtmek istedim. mevzuya dönecek olursak; sibel ile tanıştım. yürüme engeli vardı kendisinin. oturuyordu bir minderin üzerinde. destek almadan oturabiliyor. öyle neşe dolu bir insan ki kendisi anlatamam. alenen neşe saçıyor maşallah. 25 yaşlarında sanırım. (özellikle sordum, kavram konusunda "engelli" bilinçli tercihiniz mi?, diye, o bunları hiç kafaya takmıyor. bu konuda da komplekssiz. aşmış maşallah. saygı duymamak elde değil.)
muhabbeti de pek tatlı. komşulardan sorunlu olanlara geldi konu.
bizim valide sultan, "x komşunun dışarıdan halı getirdiğini düşünüyoruz biz sırf çırpmak için" dedi.
sibel de, "geçen bir başladı halı çırpmaya" dedi, "uyardık dinlemiyor. neredeyse ben ayağa kalkıp halıdan tutup aşağıya çekip gelip geri oturacaktım yerime" dedi.
sibel'in yaşam sevincine, kendi özel durumunu espri konusu yapacak kadar komplekssiz olmasına, neşesine hayran kaldım. allah hep güldürsün yüzünü.
+ aynur ablaaa
+ aynur ablaaaaaaaa
- annem evde yok ayşe abla ne oldu?
+ ya neyse gelince bana seslensin hele.
- ne oldu ki?
+ sizin büyük tencereyi isteyecektim.
- mutfaktaki dolapları benimde açma yetkim ve yeteneğim var ayşe abla, ben versem olmaz mı?*
+ olur be ablacım hadi sana zahmet..
ayşe abla evde anamız yoksa kimse yok zanneder her daim...