bu gün biyoloji dersinde üreme sistemini işliyoruz.
hocanın anlattığı fıkra.
Yeni doğan sperm gerekli talimatları alıyordu:
Sinyali alır almaz ileri atılacaksın, olanca gücünü harcayarak
tünelin çinden geçeceksin.Sakin durma, vazgeçme, derinlerde kırmızı, top
gibi bir şeyle karsılaşacaksın. Hemen onun yanına gidip kendini
tanıtacaksın:
"Selam, benim adim sperm," diyeceksin. O da sana,
"Selam,benim adim yumurta," diyecek.
Böylece tanışacaksınız ve birlikte geleceğin bebeğini oluşturmaya
başlayacaksınız.
Ve o gün gelir. Sinyali alır almaz ileri fırlar sperm, var gücüyle
ilerler, o kadar hızlıdır ki soluk soluğa kalır ama pes etmez.
Tünelin içinde ilerlemektedir. Bir ara arkasına bakar, çevresinde
hiçbir arkadaşı kalmamıştır. Onlar için üzgündür ama görevini de
yerine getirmek zorundadır.
ilerlemeye devam eder, derken sözü edilen,top gibi,kırmızı,şeyi
görür.. Hemen yanına gidip, kendini tanıtır: "Selam benim adim sperm." Yuvarlak, kırmızı, top gibi şey cevap verir:
"Selam, benim adim da bademcik.
ve benim bu fıkranın sonunda soktuğum laf:
hocam ağzınıza sağlık. **
hoca, Altmış kişilik sınıfa dönerek: Tarlaya salatalıkları dik, yanına da bunları koy bak aynı hiç fark yok.
Derse geç gelen bir öğrenciye hitaben: Sen benim dersimden zor geçersin. Türkiye avrupa birliğinde gel geçireyim.
okul anılarını anlatırken: Bizim nenelerimiz senede beş defa ölür, on defa hasta olurdu.
"hocam patos nedir?" diye soran öğrenciye hitaben: Patos sap yiyip saman s.çan alettir.
Sizlerden çok şey öğrendik hocalarım. Sağolun.
tıp fakültesinde erkek üreme sistemini anlatan hocaya sınıfın hafiften güzelce kızı:
--- hocam ya şimdi siz penisin içine kan doluyor dediniz ama onun içinde kemik yok mu yaaa???
hoca: yok kızım yok sert ya sana öle gelmiştir.
kız arkadasımız mini etek giymiştir gunlerden bir gun. fakat bacagına sinek konar aslında konamaz surekli kayar hocadan gelen tepki:
- ben olsaydım ben de kayardım orada...
ingilizceci ve sıra arkadaşım arasında ki diyalog:
ingilizceci= i
arkadaş= a
i: x az kaldı dayak yiyeceksin.
a: hocam 5 saniye içinde karşılık verirsen refleks oluyordu değil mi? bilelim de ona göre hareket edelim hocam.
i: öğretmenin vurduğu yerde gül biter.
a: ben vurunca sizde kızılayda bitersiniz hocam.
matematik hocası çemberi çizip şöyle demişti;"evet eveeet bu daaa ıhhm şey bu daaaa eşkenar çember evet yanlış olmasın böyleydi evt tam olarak böyle."bundandır böyle geometri çözemeyişim.
geometri hocası sınav yapmaktadır. her cümlesinin sonunda "gençler" kelimesini koyan birisidir bu.
birden konuşma sesleri gelir.
geometri hocası: allah belanızı versin gençler!
bizzat arkadaşımın yaşadığı bir olay. termo sınavına girmeden önceki akşam tüm arkadaşlarla ders çalışmaktayız. bir soru vardı ve hiçbirimiz yapamadık. arkadaşlarımdan biride heyecan yaparak soruyu öğretmene sorucağını söyledi. doğal olarak biz de saatin çok geç olduğunu ve hocanın kendisini tersliyebileceğini söyledik. tabi bizi dinlemedi ve hiç üşenmeden hocanın evinin yolunu tuttu.
zili çalar ve hoca pijamalarıyla çıkar.
ark: hocam bir soru vardı ve biz arkadaşlarla soruyu çözemedik. acaba beni evenize alsanızda şu soruyu anlatsanız?
hoca: oğlum saat kaç?
ark: 10.30 hocam.
hoca: oğlum bu saatten sonra alsam alsam seni yatağa alabilirim.
ark: ?????
tabi arkadaş eve kıpkırmızı geldi ve olayı anlattıksan sonra kendisiyle epey bir süre dalga geçtik.
din dersinde yaşanan bir olay.. hoca bir arkadaşı kaldırır ve daha önce ezberlemesi için
verdiği sureyi okumasını ister. çocuk tabi kendi havasında ezberlemeden gelmiş, millet sınıfta gülüyor filan
çocuk da gülmeye başladı. hem suçlu hem güçlü yani. hocanın tepkisi:
'olm yüzüne tükürsem gökten rahmet yağıyor diyeceksin, püh rezil otur yerine'
bütün sınıf iptal..
beden eğitimi dersi okul dışındaki bir spor salonunda yapılacaktır, hoca ingilizcesi pek fazla olmayan fransiz'ın biridir. hava felaket yağmurlu, doğal olarak yollar çamurludur. derse geç kalındığı için yedek spor ayakkabısı almadan salona atılan deparın etkisiyle soluk soluğa girilmiştir. şahsımın ve üç arkadaşımın spor ayakkabıları ve çorapları çamur içindedir. fransız hoca ters ters bakıp tüm sınıfın ortasında ayakabbıları ve çorapları çıkarttırmakla kalmayıp eşofmanlarıda çıkarttırır ve bizleri derse almaz, salonun dışında altta boxer, üstte fanilalar beklememizi söyler. kısa bir süre sonra bir hışımla kapıyı açar ve yaran cümleler ingilizce olarak fransız aksanıyla ağzından dökülür. "i say you play barrrrr** foooooddddddd and i say you stay sit dooooownnnnn". akabinde tüm arkadaşlar ve beni gülme krizi tutar. üç ay boyunca beden dersleri yerine kütüphanede kitap okunup özet çıkartma cezasına mahkum edinilir. ey gidi günler.
Hoca: Mehmet niye yazmıyorsun oğlum?
Mehmet: Başını kaçırdım da hocam.
Hoca: O zaman sen şimdi yaz burdan sorasını. Eve gidince Doğu'nunkinin başını alırsın. *
sınıftaki konusmalara katlanamayan ingilizce öğretmeninin bizzat kurduğu cümle:
+ ''yeter be laftan anlamıyor musunuz insan mısınız hayvan mısınız öğrenci misiniz!!''
- ........?sessizlik sağlanmıştır.