seval ulvi'nin cevahir ile bir daha görüşmesini yasaklamıştır.
ulvi: seva kötü günler için biriktirdiğim 50 tl vardı, bu günden daha kötü günüm olamaz, onu sana vereyim de cevahir ile görüşmeme izin ver hacı. seval: en kötü günün bu mu, ya benimle görüşmen yasaklansaydı ulvi. ulvi: sana da bir 20'lik çalışırdı. *
sevim; biz ulvitomla uyumlu bir çiftiz, her konuda birbirimizi tamamlamaya çalışıyoruz. misal,* ulvi bir at olsa ben kelebek olurdum...
ulvi; sevim kız olsam var ya sana verirdim ha!
koyu bilal: aldığın kontörün yarısını müfik e vereceksin, artık aldığın herşeyin yarısını müfik e vereceksin. misal çorap aldın diyelim teki müfik in.
ulvi: iyi de ağa ben kışın külotlu çorap giyiyorum, ne yapacaz? o zaman külotu müfoya vereyim, çorap bana kalsın tamam mı prosedür yerini bulsun hacı.
cevahir ile bilal yapışıkken tuvalete girerler. tuvalette seslerini duyanlar yanlış anlarlar ve bilal ile cevahir tuvaletten çıktıktan sonra ahlaksızlıkla suçlarlar ve şu müthiş replik ortaya çıkar:
adam- kusura bakmayın, özürlü olduğunuzu bilemedim.
bilal- işte bu özrüm (cevahir'i göstererek), bu da kabahatim (klozetin içini göstererek). gördüğün gibi kabahatim özrümden büyük. şimdi kaybolun lan.
koyu bilal ile cevahir iz peşindedir. bir evin kapısını çalarlar. kapıyı bir kadın açar. ikisi aynı anda kimliklerini kadına gösterirler ve ardından bombayı patlatırlar: "sizinle mi görüşüyoruz?!"
zekai pırıl'dan ayrılmıştır. ona teselli vermek de kütük kardeşlere düşer.
kütük: oğlum zek, boşver lan. hem aşk acısı insanı güçlendirir oğlum. bak mesela bizim gözlüklüye *, adam sırf aşk acısı çekmek için sevdiği kıza başka birini ayarladı lan!