bir gün bir doktor akıl hastalarını ziyaret ediyormuş.
1.koğuş -normal
2.koğuş -normal
3.koğuşa gelince bir bakmış ki iki kişi var.1.kişi namaz kılıyor,2.kişi de onun yanında tefekkür halinde beklemede
1.kişiye sormuş;''sen kimsin ve ne yapıyorsum''?
-''namaz kılıyorum,ben peygamberim'' demiş.
bunun üzerine doktor 2.kişiye dönmüş ve
''1.kişi peygamber olduğunu iddia ediyor,sen bu konuda ne diyorsun''demiş
2.kişi''valla doktor bey,ben ona öyle bir görev vermedim'' demiş
orta yaşlı fakat bir o kadar da seksi kadın çocuğuyla plaja iner. her küçük çocuğun sorduğu gibi bu çocukta annesine sorular sormaya başlar ve can alıcı soru gelir.
-annee. bu adamların önündeki şişkinlik nee??
anne şaşırır. kem küm ettikten sonra geçiştirmek için;
BiR Gece gec saatLeRde iki kadin kocaLaRini evde birakip kadin kadina icmeye giderLeR. Eve döneRken yoLda tuvaLetLeRi geLiR ve biR mezaRLigin yaninda dururLaR. KadinLaRdan biri isini bitiRdikten sonRa ic camasiriyLa temizLeniR ve oRada biRakiR. DigeRiyse mezaRLiga biRakiLmis ceLenkten bir parca kopaRiR ve onunLa temizLeniR. Ve tekRaR yoLa cikaRLaR. Bu iki kadinin kocaLaRi da is aRkadasidiR. Ertesi gün is yeRinde konusuRLaRken Biri;
"Gecen gece bizim hanimLaR biRLikteydi, bizim hanim cok gec geLdi, soyLemeye utaniyoRum ama aLtinda da ic camasiRi yoktu" deR.
Digeri;
"Yahu o da biR sey mi benim hanimin poposunda "Seni Hic Unutmayacagiz" Yaziyordu...!" **
temel fadime ile birlikte amerikaya gidecekmiş.
hava alanındaki telaşeyle temel fadimeyi kaybetmiş.
heryerde fadimeyi ararken adamın biriyle çarpışmış.
temel adama kusura bakma karımı kaybettim onu arıyodum demiş.
tesadüf ya adam da karısını arıyormuş.
adam temele eşlerimizi birbirimize tarif edip öyle arayalım demiş.
temel tamam sen tarif et demiş.
adam benim karım 1.80 boylarında,sarışın,üzerinde siyah bir mini eteği vardı demiş.
temel durmuş ve benim karıyı s.ktir et seninkini arayalım demiş...
ulkede azili bir trafik memuru vardir. Adam onune gelene ceza yazmakta, kimseyi tamimamaktadir. Kasinin altinda goz var, kut ceza misali calismaktadir. Bu durumdan cok sikayetci olan halk, durumu ilgili makamlara iletir. Ordakiler de soyle bir karar alir
Bu adami cole surelim, 30 gun sure verelim, colde bile ceza kesebilecek birini bulursa geri gelsin seklinde.
Memuru surerler cole.
10. gun, gelen giden yok.
20. gun, gelen giden yok.
25.gun, kimse yok.
surenin bitmesine 1 saat kala, karsidan bisikletiyle bir adam belirir.
-Dur!, der bizim memur. Ehliyet ruhsat ister.
Adam sasirir.
- ne ehliyeti ruhsati memur bey, bu bisiklet yahu.
- ben anlamam, der memur. Yoksa keserim cezayi. Buna sinirlenen sahis,
- Ben papazim beyfendi..Haddini bil, sag omzumda isa, sol omzumda meryem ana var benim ona gore.
Memur sert bi bakis atar
- Simdi yaktim cirani, bi bisiklete 3 kisi binilir mi lan..
fıkra bu ya, bir zaman gelmiş ve kaplumbağalar ülkesinde su tükenmiş.
napıcaz ne edicez diye düşünmeye başlamışlar. aralarından en yaşlı ve bilge olanı
'şu dağı görüyor musunuz?? onun arka tarafında büyük bir göl var.'
demiş. ee koca dağı hepsi birden aşamazlar..arada yaşlı olanlar var. bunun
üzerine oraya gidip su getirmeleri için en genç 2 kaplumbağa seçilmiş. genç
kaplumbağalar 25 yıl sora göle ulaşmışlar. (ohaa demeyin..ancak çıkmışlar
dağı. hem nasıl olsa uzun yıllar yaşıyorlar.) ve o anda farketmişler. suyu
alıp götürmek için yanlarına kap almayı unutmuşlar. kaplumbağalardan biri:
-ee napıcaz şimdii?? birimizin gidip kap alması lazım. diğerimizde burda
bekleyelim ki kimse gelip içmesin sudan!! en iyisi sen git!
-olmazzz... ben gidicem sen ya suyu içersen. o zaman köy susuz kalır ve
hepimiz ölürüz susuzluktan!
-yok valla bak yemin ederim ağzımı sürmiycem. sen git al gel kabı bekliycem. söz veriyorum!
bunun üzerine diğer kaplumbağa yola çıkmış. orda kalanda beklemeye
başlamış. aradan 30 yıl geçmiş. 50 yıl. 60 yıl... sonunda bekleyen
kaplumbağa bu böyle olmıycak demiş... galiba gelmiycek bu. köydekiler de
öldü heralde susuzluktan... en iyisi ben biraz su içeyim de bari ben
hayatta kalayım... kaplumbağaların soyu devam etsin. tam eğmiş kafasını
göle doğru bir yudum alacakken çalıların arkasından bir ses duyulmuş...
-bak böyle yaparsan gitmem amaaa!!!
yedi cücelerin ikincisi bir gün diğer cücelere,
"arkadaşlar biz hergün ormana odun toplamaya gidiyoruz. acaba biz yokken pamuk prenses evde ne yapıyor?" demiş.
diğer cücler de
"o zaman bugün kapının deliğinden izleyelim ne yaptığını" diye karşılık vermiş.
cücelerden biri kapının deliğinden içeri bakarken diğerleri de arkasına sıralanmışlar ve pamuk prensesin ne yaptığını birbirlerine söylemeye başlamışlar.
- odayı topluyor. odayı topluyor, odayı topluyor....
- banyoya gitti. banyoya gitti, banyoya gitti...
- üstünü çıkardı. üstünü çıkardı. üstünü çıkardı...
- sabunu aldı. sabunu aldı, sabunu aldı...
- eğildi. eğildi,eğildi...
- kalktı. benimki de, benimki de, benimki de...
bir gün 3 vampir bir vampir bara gider.ilk vampir barmene bana bi taze kan der. kan gelir ve vampir bir dikişte içer. ikinci vampir de barmenden bir bardak taze kan ister. o da bir dikişte içer. üçüncü vampir, barmene bana bir sıcak su der. herkes şaşırır. bu sırada sıcak su gelir. vampir cebinden kanlı pedi çıkarır, bardağa atar ve şöyle der:
-liptooon
bizim türk'ün biri uçakla maldivler'e giderken uçak düşer... bizimki bir adanın sahilinde uyanır, kalkar suratını silkeler etrafına bakar, 50 metre kadar uzağında sahilde bir başkası yatmaktadır, ona doğru koşar, bu bir hatun kişidir. neyse bizimki hatunu çevirir * bir bakar, hatun; cindy crawford gözlerini ovuşturur harbiden odur. hatun yaşıyordur ama nefes almıyordur, ciğerlerindeki suyu boşlatır, suni tenefüs falan yapar hayata döndürür. neyse birkaç gün geçer, bunlar barınma sorunu çekerler, kulübe falan yaparlar, haftalar geçer yavaş yavaş ihtiyaçlarını karşılamayı öğrenirler... bir de bunların bir kayası vardır, gün batımını devamlı oradan izlerler.. alışkanlık ya artık her gün batımında oraya giderler... neyse tüm ihtiyaçlar tamam da cinsellik de bir ihtiyaç sonuçta, bizim türk dayanamıyor, bir gün batımı seyrinde "cindy ben artık seni istiyorum, dayanamıyorum" der, cindy de "ben de sana günlerdir söyleyeceğim ama çekiniyordum hep" der... bu cevabı alır almaz bizimki icraata girer... günlerce, haftalarca, aylarca her türlü sevişirler, türlü türlü fanteziler... ağaç üstünde mü istersin, deniz içinde mi, kumsalda yakılan ateşin yanında mı, şelalenin altında mı, aklına ne geliyorsa... neyse bizim türk'ün suratı bir gün asılır... cindy sorar "neyin var", bizimki "yok bi şey" der, cindy "askım bana mı kızdın" der bizimki "yok" der, en son cindy demiş ki; "senin hayatında başka bi kadın var beni beğenmiyorsun" bizimki; "aşkım senden başka kadın mı var burada saçmalama" der... sonra birden durur ve cindy'ye "benim için her şeyi yapar mısın" der, cindy de "senin için her şeyi yaparım, yeter ki yüzün gülsün" der.. bunun üzerine bizimki; "saçlarını kısacık keselim" der. saçlarını kısacık keserler, gün batımını izledikleri kayanın üzerine giderler, kayanın üzerine otururlar. bizimki kestikleri saçın bir bölümünden cindy'ye bıyık ve sakal yapar... cindy bunun yeni bir fantezi olduğunu düşünür, ama bizimki hatunun omuzuna kolunu atar ve
"ulan mehmet cindy crawfordla bi adaya düştük, bi s.ktim, bi s.ktim, of diyorum, sorma gitsin" der.
velhasıl kelam; biz türkler yaptığımız bir şeyi anlatmazsak bizim için önemi yoktur.
ormanın birinde bir tavşan varmış, bu tavşan gezip dolaşırken, bir bakmış tilki sigara içiyor, hemen yanına gitmiş, "tilki kardeş, tilki kardeş, bak orman ne güzel, kuşlar, ağaçlar ne güzel, neden zehirliyorsun kendini, bırak şu zehiri, hayatı yaşayalım" der, tilki de "ulan doğru söylüyo anuna koyim" der ve tavşanın peşine takılır, bunlar ilerlerken ormanda bir bakarlar, ayı esrar içiyor, tavşan yine zıplamış "ayı kardeş, ayı kardeş, bak orman ne güzel, kuşlar, ağaçlar ne güzel, neden zehirliyorsun kendini, bırak şu zehiri, hayatı yaşayalım" der ayı da "ulan mantıklı konuşuyosun der, atar esrarı, bunlara katılır, 3'ü ormanda ilerlerken kurdu görürler, kurt da kokain çekmektedir, tavşan zıplar yine "kurt kardeş, kurt kardeş, bak orman ne güzel, kuşlar, ağaçlar ne güzel, neden zehirliyorsun kendini, bırak şu zehiri, hayatı yaşayalım" demiş, kurt da "harbiden anuna goyim ben neden zehirliyorum kendimi" der ve bunlara katılır, 4'ü ormanda gezmeye devam ederler aslanı görürler, aslan eroini damardan almaktadır, tavşan zıplar yine her zaman yaptığı gibi "aslan kardeş aslan kardeş, bak orman ne gü...." der aslan elinin tersiyle bir vurur buna, kayaya yapıştırır... kurt ordan atlar "aslan kardeş sen ne yaptın, tavşan kardeş biza hayatın güzelliklerini gösterdi" demiş, aslan da "ulan s.ktir edin yavşağı, 2 pıt * atıyo tüm ormanı başıma topluyo anuna koydumun ipnesi" demiş.
biri ingiliz, biri fransız, biri alman ve biri türk dört kişi bir zeplinde seyahat ederler.
bilinmeyen bir nedenle zeplin, irtifa kaybeder. herkes fazlalıkları atsın, yoksa yere çakılacaz der türk olanı. ingiliz bizim orada bira çok diye biralarını atar. fransız bizim orada şarap çok diye şaraplarını atar. alman ise bizim oralarda türk çok diye bizim türk ü atar.
yeni duyum fikra gibi hikaye.
karadenizde bir adam bakkala gider ve bir paket sigara ister. Bakkal sigarayi uzatır. Adam sigara paketinin uzerindeki yazıdan cok kıllanır. paketin üzerinde "sigara içmek iktidarsizliga sebep olur" yazmaktadir. Adam sigarayi bakkala geri uzatir ve söyle der. "hemserim bunun öldüreninden yok mu? "
temel'in bir akrabasının çocuğu olur. fakat çocuğun doğuştan iki kulağı yoktur. fadime'yle birlikte ziyarete gidecekleri sırada fadime temel'e çocuğun kulaklarıyla ilgili bir şey söylememesini, söylerse çok ayıp olucağını söyler. temel de söylemeyeceğine söz verir.
misafirliğe gidilir;
t- maşşallah maşşallah çocuğunuz da ne kadar tatlı.
a- teşekkür ederiz.
t- gözleri de çok güzelmiş. maşallah
a- teşekkür ederiz amcası.
t- gözleri bozuk değil di mi?
a- yok sapasağlam allaha şükür.
t- ha iyi o zaman gözlük takmak zorunda kalmicak demek ki.
ERKEK ARKADAŞI OLAN BiR KIZA, ERKEĞiN BiRi ÇIKMA TEKLiF EDER:
E:BAYAN BENiMLE ÇIKARMISIN
K:AMA BENiM ERKEK ARKADAŞIM VAR (SAPIM)
E:OLSUN, ARMUTUNDA SAPI VAR AMA ONUDA YiYORUZ, AHAAA
bir gün bir papağanla, bir eşek uçağa binmişler. papağan, eşeğe dönmüş "bak şimdi ne yapacam" demiş.. eşek buna şaşkınlıkla bakarken, papağan "çağır" butonuna basmış. hostes gelmiş. "buyrun efendim" demiş, papağan da "yok bi şey ibnelik olsun diye bastım" demiş, eşeğin acayip hoşuna gitmiş, gaza gelmiş bu da basmış "çağır" butonuna, hostes gelmiş yine "buyrun efendim" demiş, eşek de "yok bi şey ya ibnelik olsun diye bastım" demiş. hostes de kaptan'ın yanına giderek "kaptan içeride bir papağan ve bir eşek var, bunları bunları yapıyorlar" diye olayı anlatmış. kaptan da; "atın onları aşağı" talimatını vermiş. bu ikisini uçaktan atmışlar, papağan uçmayı bildiği için düşmekte olan eşeğin yanına gelerek "ulan anuna kodumun salağı, madem uçmayı bilmiyosun ne diye ibnelik yapıyosun" demiş.
bir adamın 3 oğlu varmış, 3'ü de evlenmek istiyormuş, babaları demiş ki; "kim s.kini, g.tüne değdirirse onu evlendirecem". ertesi gün 3 oğlu da babalarının karşısına çıkmış, büyük oğlu; "baba ben s.kimi g.tüme değdirdim" demiş, ortanca oğlu da; "baba ben de s.kimi g.tüme değdirdim" demiş, adam üzgün şekilde duran küçük oğluna bakmış, "oğlum sen ne yaptın" demiş, küçük oğlu da; "baba ben değdiremedim" demiş, babaları da büyük ve ortanca oğlana dönüp; "siz bi süre daha g.tünüzle idare edin, ben ufak oğlanı evlendireyim" demiş.
Doktor hastabakıcı Temel'i çağırdı..
"Yarın ava gidiyorum, ama muayenehane kapansın istemiyorum. Sen hastalarla ilgilen. Ben arada arar, kontrol ederim" dedi..
"Merak etmeyin doktor" dedi, Temel.
Doktor ertesi gün akşama doğru telefon etti..
"Ne var ne yok?.."
"Üç hasta geldi bugün.. ilkinin başı ağrıyordu, aspirin içirdim."
"Harika Temel" dedi, doktor..
"ikincisinin midesi yanıyordu.. Talsit verdim.."
"Bravo.. Bravo Temel.. Harikasın!.. Ya üçüncü?.."
"Doktor, masada oturuyordum. Kapı çarparak açıldı, içeri fırtına gibi bir kadın girdi.. Alev alev yanıyor gibiydi. Hızla soyundu, sütyen ve kilotunu da çıkardıktan sonra muayene masasının üzerine yattı ve bağırdı: 'Bana yardım et. Beş yıldır erkek yüzü görmedim.."
"Eee.. Sen ne yaptın, Temel?.."
"Gözüne visine damlattım doktor!.."
Farkli Uluslarin Kadina Bakis Açısı" adlı bir toplantı...Soru:
"Bir kadinin elini niçin öpersiniz?.."
Fransiz, "Saygimdan operim" der. Alman'in yaniti soyle olur:
"Kadinlar kutsal varliklardir, o yuzdenoperim."
Sira Turkiye'yi temsil eden Temel'e gelir.
Soru ayni: "Birkadinin elini nicin opersiniz?.."
Biraz dusunen Temel yanitlar:
"Valla bir yerden baslamak lazim!.."
temel ile dursun amerika'daki ikiz kulelerin önünden geçiyorlarmış. bir anda bir gürültü bir patırtı derken bi bakmışlar uçağın biri kuleye çarpmış. büyük bir yangın çıkmış. yukarıda millet panik içinde "help!" diye bağırışıyorlarmış. temel ile dursun hemen işe koyulmuşlar. dursun yukarı çıkmış. tuttuğunu aşağı atıyormuş, bizim temel de tutup bir kenara koyuyormuş. aradan biraz zaman geçmiş. dursun bir bakmış ki temel beyazları tutuyor, zencileri bırakıyormuş. zavallı zenciler de tabi yere çakılıp ölüyormuş. dursun temel'e seslenmiş:
-la temel niye habunları tutmaysın?
-ula geri zekali, yanmişlari atmasana.
temel ile dursuna piyangodan para çıkar ve bunlar o parayı at alarak değerlendirmek isterler.iki tane at alırlar ama ikiside sürekli atları birbirine karıştırmaktadırlar.önce atlardan birini damgalarlar ama hala karıştırınca diğer atında kuyruğunu düğümlerler.artık temel de dursun da sinir olmuşlardır çünkü hala atları karıştırmaktadırlar ve birgün temel:
-"ula dursun biz atları karıştırıp duruyoruz , sen beyaz olanı al ben siyah olanı" der ve herkes mutlu olur.
temel ile japon arkadaşı trabzon limanını geziyorlarmış. japonun gözüne yerde duran bir metrelik bir metal parça takılmış. heyecanla temel'e dönmüş:
-bunu niye atıyorsunuz? bu bizim orda çok değerlidir. bunu bizimkilere ver titaniği yaparlar.
temel hiç de şaşırmamış bir edayla:
-o da bişe mi? sen bana karinu ver. ben sana titaniğin tayfasunu yaparum.
"hele bir oku yarılacaksın" şeklinde kendini pazarlıyormuşcasına şukela butonuna tıkladığımda 2de 1 önüme gelip beni yarılmaktan soğutan fıkralar bütünü.
mafya babasi haraclarini toplamasi icin yeni bir tetikci bulur. sectigi adam sagir ve dilsizdir. cunku baba, bu tetikci polise yakalinirsa polise fazla bir $ey anlatmasi mumkun olamaz diye du$unur. baba bir gun odemelerin geciktigini farkeder ve tetikciyi odasina alir. bir de i$aret dilini bilen tercuman getirilir. tercuman i$aretle sorar "para nerede?" sagir dilsiz i$aretle yanit verir. "ne parasi! benim paradan maradan haberim yok. neden bahsettiginizi anlamiyorum." tercuman tercume eder: "neden bahsettiginizi anlamiyormu$." baba 38'ligi cikarip sagir dilsizin beynine dayar: "$imdi sor bakalim para nerede?" tercuman i$aretle sorar: "para nerede?" sagir dilsiz kan ter icinde i$aretle yanit verir. "$ehir merkezindeki parkta, buyuk heykelin oldugu kapidan girince soldan 3. agacin kovugunda 100.000 dolar var." baba sorar tercumana "ne soyledi?"
tercuman yanitlar:
"dedi ki hala neden bahsettiginizi anlamiyormu$, ayrica o tetigi cekmek de biraz g.t istermi$"