kova yaşar lakaplı efsane kalecimiz yaşar duran'ın anlattıkları en komiklerindendir. özellikle zamanın nevi şahsına münhasır milli oyuncusu abdülkerim ile ilgili bu anısı insanı gülme krizlerine sokar.
"En komiği o Göteborg maçında isveç'teki maçta yeniliyorduk, bizden 2 kişi kırmızı kartla atılmıştı, zaten mağluptuk, Abdülkerim dellenmiş maçın hakemi yabancı, bizim Apo dil falan bilmez bir yerden bir küfür duymuş yarım yamalak hakeme sallıyor, bir baktık Apo hakemin karşısına geçmiş, ellerini kaldırmış 'Fuck Me, Fuck Me' diye bağırıyor, hakemin gözler faltaşı gibi açıldı, 'ulan ne diyor bu manyak' der gibi bakıyor Apo'ya, Apo ısrarla 'Fuck Me' diye söyleniyor falan hakem neye uğradığını şaşırdı, rakip takım futbolcular gülüyor, biz de Apo'yu çekiştiriyoruz 'lan Apo manyadın mı oğlum o küfür öyle değil' diyoruz."
fernand coulibaly'nin yıllar önce ali sami yen stadında galatasaray'a karşı oynarken çişinin gelmesi üzerine hakemden çıkmak için izin istemesi, hakemin de izin vermeyince gidip reklam panolarının arkasında işemesi. akabinde galatasaray tribünlerinden yükselen yuh sesleri.
hiç sinirlenmeyen çok feyizli ramazan abinin ayağına halısaha maçında topu sakladığı esnada seri şekilde vurma sonrası abinin dönüp yükses sesle şöyle isyan etmesi; napıyorsun mübarek...! *
eleman gelişi güzel topa yapıştırıyor, bi yandanda bağırıyor "genç tuncay, genç tuncay, çalımı attı, kaleye baktı, vurdu" derken vuruyor topa. 3.5 metrelik tellerin üzerinden top gidiyor karşı binadaki camı aşağı indiriyor.
kadın cama elinde topla çıkıp bağırmaya başlıyor.
kadın: -
ben: +
-kim bu topu atan allahın cezası!
+genç tuncay abla.
hepsi gerçektir hikayelerin, birinci ağızdan dinlenmiştir televizyonda.
deplasmandaki 5-0' lık ingiltere maçından abdulkerim' in bir anısı;
hoca coşkun özarı. stoperde ben ve rasim tekin oynuyoruz. bana dedi ki hoca 'sen linekeer' i tut. bu genç, acemi bu sen tutarsın bunu' dedi. linekeer için diyor. neyse biz çabuk çabuk 3 tane yedik zaten. bir korner oldu, ben yapıştım linekeer' e. başka kimseyle ilgilenmiyorum. tam korner kullanılırken ingilizler ön direk koşusu filan yaptılar tabii biz o zamanlar alışık değiliz öyle şeylere, ceza sahası içi karıştı ben kaybettim linekeer' i. rasim abiye sordum, 'abi linekeer' i gördün mü' diye, o da ''az önce şu tarafa gidiyordu.' demişti.
8-0 lık maç kalede fatih' in olduğu. (maalesef 2 tane 8-0 var:))
bir orta geliyor, kalecimiz topa çıkıyor ve havada adamla çarpışıyor. 5 ya da 6 oluyor maç o golle. kaleci fatih yerde gözünü açıyor ve soruyor: 'gol oldu mu, gol oldu mu' oyuncularımızdan cevap: 'hangisi olmadı ki?'
trabzonspor barcelona' yı yeniyor avni aker' de ve deplasmana gidiyorlar rövanş için. golü de buluyor trabzon ama sonrasında barcelona golleri sıralıyor ve trabzonsporlu oyuncular santradan önce kendi aralarında konuşup ileri çıkmamaya ve top çevirip daha fazla gol yememek için uğraşmaya karar veriyorlar. devre arasında özkan hoca takımı fırçalıyor. işte ileri gidin diyorum niye gitmiyorsunuz, niye geri oynuyorsunuz .vs diye baya bir kayarken lemi* diyor ki: ''hocam biz arkadaşlarla aramızda konuştuk, bu adamlar çok gol atacak o yüzden pas yapalım ileri çıkmayalaım dedik'' özkan sümer biraz düşündükten sonra muhteşem bir tepki veriyor: ''eh be şapşallar 4 fark olana kadar aklınız nereyeydi!''
birgün kampta suat, tugay, sedat, arif muhabbet edelim abi diye odaya çağırmışlar abdürrahim albayrak' ı. suat da bir dönem çok meşhur olan ve televizonyonu kumanda edebilen saatlerden varmış. muhabbet ederlerken arif(çok emin değilim isimlerden) 'televizyon açıl' demiş ve televizyon açılmış. 'kanal değiş' demiş kanal değişmiş ve abdürrahim albayrak dayanamayıp girmiş olaya:
abdürrahim: napıyorsun oğlum?
arif: abi bende bir güç var televizyonun kanalını değiştirebiliyorum
abrüddahim: la oğlum saçmalama olur mu öyle şey? hanginizde kumanda söyleyin çabuk?
arif: al abi kumanda sende dursun bak yine yapayım
ve arif yine kanal değiş demiş kanal değişmiş. ses açıl, ses kapan. televizyon kapan... ne derse o oluyormuş. abdürrahim albayrak kaldırmış bunları duvarın önüne dizmiş, ellerinide kaldırttırmış. şimdi yap bakayım demiş. arif yine ne derse suat saatiyle aynen yaptırmış televizyona. abdürrahim albayrak iyice delirmiş nasıl oluyor bu diye.
arif: abi tamamen manyetizmle alakalı. bak sana da dokunayım sen de yaparsın.
abdürrahim: la olur mu öyle şey arif yav.
arif: abi bir dokunayım bak görürsün.
daha sonra elini tutmuş abdürrahim albayrak' ın. abdürrahim albayrak kapan televizyon demiş ve suat televizyonu kapatmış. açıl demiş, suat da açmış. abdürrahim albayrak büyük bir heyecan, şaşkınlık ve mutlulukla çıkmış odadan. yöneticilerin yanına gitmiş. 'bakın' demiş 'şimdi size ne yapacağım' ve televizyonda dönerek 'açıl' demiş, tabii bir şey olmamış. yöneticiler filan şaşkın tabii ki. 1 gün boyunca nerede televizyon görse komut vermiş ama bir bir hareket yok haliyle. ertesi gün antremana geldiğinde tüm takım sıraya girmiş ve önlerinden geçen abdürrahim albayrak' ı kahkahalarla selamlamışlar. *