sözlüklerde de çok başvurulan 'im ama y'de haklı tipi ajitasyonlardan biri ve cevaplar...
Sabah Dikkatimi çekti bu yazı gözucuyla okudum, akşamüstü bir daha dönüp baktım. Tamamen ajitatif ve buram buram dezenformasyon kokan bir yazı ne yazık ki... Parantez içindeki kısımlar benim notlarım...
"Canım Arkadaşlarım;
Her seçimde Tayyip nasıl bu kadar oy aldı diye şaşırıp kalıyoruz.
(Şaşırmıyorum! Belki siz şaşırmışsınızdır ama ben şaşırmıyorum. Neden mi çok detaylandırmayacağım. Tüm Türkiye sathında 2-3 milyon oyu yani yüzde 5 lik bir kısmı kaydırabilirseniz genel yüzde 10 + bölgesel yüzde 10 barajın ve artık oy sisteminin cilvesiyle yaklaşık yüzde 20 civarında fazla milletvekili çıkarılabileceğini biliyorum. 2011 seçimlerinden önce fazla basılan 17 milyon oy pusulasını, bu pusulaları basmak için ihaleye giren Korza Firmasının bir önceki ihalede verdiği 9 küsür milyon liralık teklifi, 895 bin liraya çektiğini biliyorum. Türkiye'nin dört bir yanında sandıkların olduğu binaların kapısında mühür basılı pusulalarla bekleyen AKP teşkilatından insanları, pusula dolu kapalı minibüsleri biliyorum. Bunlardan Keçiören başta bir çok yerleşim biriminde adliyeye intikal eden olayları da biliyor ve hatırlıyorum Bu buzdağının görünen yüzü. Yüzde 30 küsur oyun psikolojik harekatla algıya nasıl yüzde 50 olarak kazındığını da biliyorum...)
Çok basit bir oyuna geliyoruz galiba yine
Eğer Recep Tayyip Erdoğanın başbakan olarak 1000 yıl daha başınızda kalmasını istiyor isek aşağıdakileri yapmaya devam etmeliyiz:
1. Ayırımcı, etiket yapıştırıcı, ötekileştirici Jakoben aydın tavrımızı sürdürelim.
(Jakoben tavır? Modern çağın gereklerine göre yaşamak ve bütün bir toplumun çağdaşlaşmasını istemek suç mu? Karşındaki kitle cehalet ve köktengelenekçilik konusunda ayak diriyorsa ne yapılacak? Bu kitlenin gönlü olsun, aklı bassın diye beklenseydi hala kadınlar yarım şahit, eksik mirasçıydı. Cumhuriyet devrimlerine her fırsatta küfreden bu sözde muhafazakarlar da şu an bu devrimlerin kazanımları üzerinden pozisyon alıyorlar hayatın her anında. En basitinden hepimiz latin alfabesi kullanıyoruz yada en şeriatçı geçinen bile mecelle yada kur'an- kerim'de yazıldığı kadar miras payı düşse karısına cumhuriyet mahkemelerinde alır soluğu.
Ricayla minnetle ortadoğu toplumlarını kimse ileriye götüremedi. Kısacık geçtik ama Türk kadınıyla ortadoğulu hemcinsleri arasında 50 senelik bir fark var neredeyse. Bu toplumdan gelen bir baskı yada istekle gerçekleşmedi aksine muhalefet edildi kadının eşit vatandaşlğına.)
2. Kazlıçeşme ye giden insanlar ile ilgili daha fazla kaz, çeşme vb. içerikli zeka!!!! dolu espriler yapalım; bu insanları aşağılamaya devam edelim. Hatta onları insan gibi görmeyelim, daha da iyi olur
(Tahkir elbette kötü bir şey ama tahrik daha mı masum? 10 yıldır Kazlıçeşmeye doldurulan kalabalık ve sözcüleri bu ülkenin Cumhuriyetçilerinin tüm değerlerine hakaret ediyor. Bunun karşılığında ise en ufak bir karşı söylem çarpıtılarak devlet terörü yada apaçık ölüm tehditleriyle susturuluyor. Hoşgörü karşılıklı olmadı mı sömürüye dönüşür. )
3. Bu insanlar ile senelerce devletin, bürokrasinin, ordunun uğraştığını aklımıza hiç getirmeyelim
(Hımm bizler hepimiz aristokrasiden gelmiyoruz. Bu kitlenin ezici çoğunluğu 27 Mayısta, 12 Martta, 12 Eylül'de evinde oturdu. Meydanlarda daha fazla özgürlük ve daha demokratik bir toplum için can veren, tutuklanan, ezilen kitlede ezildi büzüldü dediğiniz sosyal/siyasi katmandan kimse yoktu. 28 Şubat'ı ise isteyen herkesle tartışmaya hazırım. Bugünün iktidarını siyasi sahneye alan operasyondur 28 Şubat. Erbakan'ın Milli Görüşüyle AKP ile Kürtçü Cemaatin koalisyonunu aynı siyasi akım olarak yutturmaya kalkanın da iyi niyetinden şüphe ederim)
4. Bu insanların başörtülerinin 1990larda zorla açtırıldığını aklımıza getirmeyelim
(Başörtüsünü neden tartışmıyoruz? Türban diye başlayan tesettür diye bütün 90'ların siyasi arenasında yankılanan örtü neden, nasıl bir anda başörtüsü kelimesine evrildi? Saçı örtmenin dini bir vecibe olmadığını, Kuran-ı Kerim'in ne türban ne de tesettür kelimelerini ihtiva etmediğini neden tartışmıyoruz da açıkça modern giyimli kadına ahlaksızlık ithamı olarak kullanılan ve tektipleşen bir örtü üzerinden mağduriyet damıtılmasına boyun eğiyoruz? )
5. ikna odalarını unutalım, hiç aklımıza getirmeyelim
(ikna odası diye salya sümük ağlayanların el kadar çocukları kapattıkları yurtları, kursları, beyin yıkama faaliyetlerini görmezden mi geleceğiz? Ülkede şu an faaliyette olan, çeşitli cemaatlere ait binlerce okul, kurs, yurt vs varken ve bunlarda toplumun bir kısmına karşı açıkça düşmanlık aşılanarak büyütülen çocuklar mı çoktur yoksa ikna odaları denen ve hepi topu 3-5 yüz çocuğa normal hayatın anlatıldığı bir gönüllü kuruluş mu bu ülkeyi tehdit etmektedir?)
6. Bu insanlar ile alay edildiğini bunların horlandığını hep unutalım
(Tekrar başa döndük.. Eğitimsiz, cahil ama bir okadar da talepkar ve tacizkar bir kitleyle karşı karşıyayız. Mağduriyetleri de bitmiyor. Evlilik programları, saçma sapan diziler seyretmek yerine 2 satır okumak, akrabayla evlenmemek, kişisel hijyene dikkat etmek, 10 tane yerine 2 tane çocuk yapıp, adam gibi yetiştirmek yerine nedenille de bizi böyle kabul edeceksiniz dayatmasına mahkümuz? Mizah konusu olan insanların saflığı yada iyi niyeti değil ki. Eğitimsizlik ve donanımsızlığa rağmen okuyandan, kendini geliştirenden nefret edip hala bin yıllık klişelerinin içinde başkalarına akıl öğretmeye, yaşam biçimi dayatmaya kalkanlar. Gidip de 30 yaşındaki oğluna 14 yaşında kız isteyen aileyle dalga geçmekten başka şansımız var mı? Ciddiye alsak durum daha kötü)
7. RTE iktidarının en önemli sebebinin bu insanları kazanması, onlara kişilik kazandırması olduğunu unutalım
(Bu insanları kazanmak? Birincil unsur bu kitlelerin fonlanması. Yeşilkart, belediyelere ve sonrasında devlet dairelerine doluşturulan yandaşlar, beyaz eşyalar, çeyrek altınlar, makarna kömür çuvalları... Bu "sadakama karşı oy" sistemi yüzünden Türkiye'de sosyal devlet çöktü. Oyu nasıl satın alabileceğimize değil insanları nasıl oyunu satmayan bireyler haline getirebileceğimize kafa yormalıyız. din istismarı konusu ise başka bir boyut. Alevi sünni, inançlı, inançsız her telden insanın yaşadığı bir ülkede dini referanslar siyasetten zaten temizlenmeli. Böylece müslümanlığın da kirlenmesi engellenmiş olur. Benim inandığım tanrıyla konuştuğunu iddia eden politikacı benim dinime hakaret etmektedir en başta.)
8. Bu insanların RTE iktidardan inerse yine başörtüleri vb. yaşam alışkanlıkları ile uğraşılacağından korktuklarını hiç anlamayalım Daha da korkutalım ki RTE etrafına etten bir duvar örsünler; onun tüm kusurlarını görmez olsunlar
Bu insanların kaybetmekten korktukları kazanımların bunlar olduğuna inanan varsa zaten buraya kadar boşuna okumuş. Ayrıca kendi içindeki referanslara atıfta bulunarak meseleyi düğüm haline getirmekte de üstlerine yok... Türban - başörtüsü kavramsal dönüşümü dışında zaten tertışılacak bir şey yok...Namaz mı yasak, oruç mu yasak, camiye gitmek, Kur'an okumak mı yasak? Yoksa kaybetmekten korktukları hoşgörüsüzlük ekseninde kurdukları toplumsal baskı mı?
Kazlıçeşmedekiler, evdeki %50nin büyük kısmı tertemiz onurlu insanlardır.
(Yüzde 50? Açıklamıştık yüzde 50 diye bir şey yok... Tertemiz, onurlu vs? Kazlıçeşme bazında çoğunluk değildir. insanlar şiddet içermeyen demokratik eylemlerde bulundukları için öldürüldüler, sakat bırakıldılar, tutuklandılar, iftiralara hakaretlere maruz kaldılar. Bütün bu rezilliğin baş sorumlusunu alkışlamaya üstelik de menfaat karşılığı gidene onurlu dersek o kelimenin içini boşaltmış oluruz. )
Kardeş falan değil. Biz onlarız. Onlar da biz."
(Biz ve onlarız ama bu ayrımı biz koymadık. Dindar insanlar bu toplumun ilericilerinden baskı değil, saygı görürler. Bunu Türkiye'nin her noktasında test edebilirsiniz. Ancak modern yaşamı ve cumhuriyet kazanımlarını tercih eden insanlar için hayat şu an Türkiye'nin bir çok yöresinde işkence haline gelmiştir. Ben insanın ruhunun ve ahiretinin kurtuluşu için çabalayan ve kuluyla kendisi arasında kimseye yer olmayan bir Allah'a inanıyorum. Nasıl giyinileceğine, ne zaman sevişileceğine hatta kime oy atılacağına karar verdiği iddia edilen kul tasarımı bir ilaha değil. Kerameti kendinden menkul bir takım tarikat önderlerinin ağızlarından çıkanları dinin emri gibi algılayan, alagılatmaya çalışan kitle benim gözümde zaten yanlış yolda. Doğrusunu bildiğim şeyden, hele ki inanç gibi bir meselede sırf uzlaşma daına neden vazgeçeyim? Bunu bizlerden isteyenlerin uzlaşma adına bir adım attıklarına da şahit olmamışken...)
Paylaşmak isteyen lütfen kopyalasın.
(SON SÖZ: PAYLAŞTIKLARINIZI BiR OKUYUN ALLAH AŞKINA...)