Dünyanın en ünlü kalp doktoru De Bakey'ın arabası
bozulmuş,arabasını tamire
götürmüş. Tamirci arabasının kaputunu açmış ve De Bakey'e
dönerek:
-Size birşey soracağım neredeyse ben ve siz aynı işleri
yapıyoruz
Mesela
ben şimdi itina ile kaputu açacağım bir bakışta problemin
nerde olduğunu anlayacağım, kapakçıklari temizleyeceğim, gerekirse
kabloları,motor yağını
değiştireceğim, hatta çok gerekli ise motoru çikarıp yerine
yenisini takacağım!. Söylesenize nasıl oluyorda siz milyon dolarlar
kazaniyorsunuz ama
ben meteliğe kurşun atıyorum?
Bunun üzerine De Bakey tamircinin kulağına eğilmiş ve şöyle
demiş:
- BUNLARIN HEPSiNi MOTOR ÇALISIYORKEN YAPMAYI DENESENiZE!
(fabrikanın insan doktoru ile bilgisayar doktoru arasında geçen diyalog)
*- abi ben bilgisayarlara bakıyorum, sen insanlara bakıyorsun. ikimizde kendi alanlarımızda doktoruz, farkımız yok aslında.. *+ ama ufak bir ayrıntı var; sen bilgisayar açıkken içine elini sokup, parçalara müdahale edebiliyor musun?
kişiler;
ortak arkadaş: salca
erkek: tufan
kız: sibel
yıl 2001, güzel bir yaz mevsimi.. tufan denen yakın dostum, yazlıkta sibel adında genç bir kızımızla tanışıyor ve zamanla yakınlaşıyorlar. ee böyle olunca kankası olduğumdan ötürü, beni kız arkadaşıyla tanıştırıyor. kızla yakın arkadaş oluyoruz ve tufan ile sibel bu arada çıkmaya başlıyorlar. sonrasında ne oluyorsa, kısa bir süre çıkıp birbirlerinden nefret etme boyutuna geliyorlar.
tufan: oğlum sibel ile ayrıldık, artık görüşmek istemiyorum
salca: hayırlısı olsun yaa, o kız sana yaramazdı zaten, pek bir oynaktı, gözüm tutmamıştı. boşver yaa sana kız mı yok?
üzülmemesi için klasik olarak erkeklerin birbirine destek şeklinde yaptığı züğürt tesellisi ile tufan'ın gönlünü avutmaya çalışıyorum.
sonrasında sibel adında kızımız ile görüştüğümde "hadi bunu da teselli edeyim" diyerekten, konuşmaya başlıyoruz.
salca: tamamen bitti mi yani şimdi?
sibel: salca yok ya artık hayatta barışmam, buraya kadarmış..
salca: amaan zaten o geceleri yatağa işiyordu, daha çişini bile tutamıyor, seni elinde tutaması gayet normal.
şimdi durum şöyle; ikisine de güvenerek, birbirlerini bir daha görmeyeceklerini düşünüp "hadi diyorum soğusun birbirlerinden uzamasın bu iş." ama ne karışırsın, bırak ne halt ederlerse etsinler.. aradan 1-2 gün geçiyor, tufan dayanamayıp mesaj atıyor;
- ben seninle yatmak için çıkmıştım zaten, beraber olsak hemen bırakacaktım, ne işim olur seninle..
(elemanda kızın terkedişini gururuna yedirememe olayı var, bu davranışlar normal)
+ ben seninle yatmazdım ki, sen yatağa işiyorsun, kokuturdun her yeri..
bu tarihi ayarı yiyen tufan kardeşimiz, bu olayı annesi, babası ve kardeşi dışında dünyada bilen ve sibel ile ortak arkadaşı olan tek kişiye (yani bana) sormak için geliyor;
- ya sen ne adamsın, gidip kıza altıma işediğimi mi söyledin?
+ bilmem öyle mi söylemişim
- oğlum rezil oldum, kız bir laf çarptı. ben numaramı değiştiricem
+ ne oldu, ne dedi?
- "ben seninle yatmazdım ki, sen yatağa işiyorsun, kokuturdun her yeri" dedi
+ bana biraz zaman tanı
- niye lan, açıklama yap
+ gülmem lazım bırak beni..
ismi lazım olmayan bir yazarın düzenlediği fiyasko bir zirveye katılma gafletinde bulundum. kadıköy meydanında beklerken, baştan aşşağıya sistemsiz olan organizasyon kurbanı olan yazar modelinde takılırken, gördüğüm her üçerli, beşerli guruba yaklaşıp''uludagsözlük'' diye sormaktaydım. 1 saat kadar bekledikten sonra son bir şans denemsi ile kızlı, erkekli bir topluluğa yaklaşarak aynı soruyu tekrar ettim: karpuzkabugu:pardon uludağ sözlükmü?
ayarcı:yok baba biz tdk'danız.. karpuzkabugu:ver elini öpeyim...
kadin haklarinin tartisildigi programda dallamalik yapip kadin haklari savunuculariyla tartisan bir adamin "asil erkekler magdur oluyor, siz hic madende ya da askeri egitimde olen kadin gordunuz mu?" diye sordugunda, bir kadin haklari savunucusundan "peki sen hic tarlada dogum yapip, iki saat sonra calismaya devam eden erkek gordun mu?' yanitiyla aldigi ayardir.
- Alo Ahmet'le gorusecektim
- Ahmet kim, oyle biri yok burada
- Hani su yakisikli bir Ahmet var ya o, bilirsin sen
- Cok yakisikliysa al da ananin koynuna sok Ahmet'i
- Diiiiiittttttt
kaset reyonunda görevli kuzenin kendini insan sanan -ki harbiden öyle sanıyor zavallı- küçük polata vermiş bulunduğu cevaptır. aynen aktarıyorum:
küçücük minnacık polatımsı: çakkıdı çukkudu var mı?(kenan doğulunun yorumladığı sezn aksunun olan hit parçayı da içeren albümü kastediyor ilginç varlık)
ayarı vermek zorunda kalan kuzen: çakkıdı burda var çukkuduyu arkada veriyorum!
doksanli yillarda, kardesimle besiktas-fenerbahce cumhurbaskanligi kupasi final macini izlemeye gittik. yanimizda kirkli yaslarda, saci dokulmus, babacan bir abi oturuyor. onumuzde de 15-16 yaslarinda firlama gencler var. Bu gencler mac boyu oturmuyorlar, ayakta tezahurat yapiyorlar, bizi de biraz rahatsiz ediyorlar cunku maci rahat izleyemiyoruz. derken yanimizdaki babacan abi dayanamadi: "gencler oturun da maci rahat izleyelim" dedi. firlama gencler "abi goruyorsun bagiriyoruz" dediginde yuzyilin ayari geldi: "kicinizla mi bagiriyorsunuz lan, oturun efendi efendi bagirin". civardaki herkes gulme krizleri gecirirken, firlama gencler daha atesli gurubun oldugu tarafa dogru yola koyulmustu bile.
sanirim doksanli yillardaydi, kardesimle birlikte siyaset meydanini izliyoruz. oldukca genis katilim var. gazeteci, milletvekili, vatandas ne arasan var. o zamanin refah partisi genel baskan yardimcisi sevket kazan hararetli bir sekilde karsisindakilerle tartisiyor. tartistigi kisilerden soyadi yesilirmak olan baska bir politikaciya da israrla "sayin kizilirmak" diye hitap ediyor. programin sonlarina dogru soz alan yesilirmak sinirli bir sekilde: "bana programin basindan beri sayin kizilirmak diyorsun. benim soyadim yesilirmak. ben de sana sevket kepce desem olur mu? duzgun soyle adimi soyadimi" diye muthis bir ayar vermisti. dakikalarca gulme krizi gecirmistik.
sözlükte yazarlara ve entrylere verilmiş, tam yerine oturan, çok pis ayar verdi lan dedirten ve insanı yaran ayarlardır. yarmayan ama klasikler arasına girenler için;