teksaslı çiftçi barda bir kızla tanışmış, ona restorandaki en büyük bifteği ısmarlamış, daha sonra kızı odasına davet etmiş, o da tabii ki otelin en büyük odası.. soyunurlarken " biliyor musun?.." demiş kıza, " ben teksaslıyım.. her şeyin en büyüğü bizdedir.." kız gülümsemiş.. beraber olduktan sonra "sen de söyle bakalım.." demiş adam kızın yanağından bir makas alırken, "sen teksas'ın neresindensin?.."
papaz, pazar ayininden önce kilisenin kapısına bir not iliştirmişti:
"günahlarınızdan yorulduysanız içeri girin."
notun altına ise, rujla eklenmiş başka bir not yazılmıştı:
"ama hâlâ yorulmadıysanız, 0987 505 69 69u arayın." sonia
hollywood'da bir parti veriliyor,güzel bir evde. partinin sahibi partiye heyecan ve değişim katmak için mikrofonu eline alıp başlıyor:
-arkadaşlar akvaryumdaki iki piranayı bu havuza atacağım. havuza atlayıp karşıya çıkan arkadaş şu gördüğünüz sarışınla sabaha kadar eğlenebilir. kimsede ses seda yok. -bu esmeri de sunuyoruz. yine kimsede ses yok. -bu kumral bayanı da hadiye ediyoruz. yine ses yok. -bu ibneyi de veriyoruz.
slaaaaaşş! adamın biri suda hızla yüzüyor ve karşıya geçiyor. tekrar koşup havuzun öbür kenarına geliyor: -nerede o ibne? -beyefendi o havuzun karşısında.. adam şaşkın şaşkın: o değil, beni havuza iten ibne nerede!?
iki vampir bara gitmiş, biri bir kadeh kan diğeri bir bardak su istemiş.
şaşıran barmene, cebinden çıkardığı ped'i su dolu bardağa atıp cevap vermiş,
-ben sallama içiyorum.
adam her gece ayni bara geliyor ve güzel barmen kızla sohbete dalıyormuş.. herkes gidip, başbaşa kalıncaya kadar. o zaman da teklifini yapıyormuş.. bıkmadan, usanmadan.. her gece..
sonunda kız "pes" etmiş.. "peki" demiş. "seninle bir şartla sevişirim. sonunda rengarenk ışıkları yakacak, zilleri çaldırabilecek misin?.."
"hiç şüphen olmasın" demiş adam ve kızı, duvarın dibinde duran tilt oyunu (pin ball) masasının üzerine yatırmış!..
memleketin birinde geçiyor hadise.
demiş ki sultan...
"vergi lazım... sokağa adam salın, gelen geçenden para alsın."
salmışlar adamı...
gelen geçenden para alıyor.
bakmış ki sultan, çıt çıkmıyor...
"ikiye katlayın" demiş...
"iki katı alın."
millet kuzu...
ödemişler iki katını.
"dörde katlayın" demiş.
ödüyorlar...
sultan bile sinirlenmiş bu duruma.
"sopalı adamlar koyun, hem sekiz katı para alsınlar, hem dövsünler..."
uygulama başlamış hemen.
hem alıyorlar parayı...
hem veriyorlar sopayı...
allah yarattı demiyorlar.
gık çıkmıyor.
hem sekiz katı parayı ödüyorlar...
hem yiyorlar sopayı afiyetle.
sultan delirecek...
"vergiyi yirmi katına çıkarın, sopaları kalınlaştırın, bir tane de zenci koyun... gelen geçeni becersin..."
ertesi sabah.
tık yok.
millet yirmi katı parayı veriyor, kafasına yiyor odunu...
zenci de tek tek beceriyor.
ne itiraz var, ne isyan.
sultan dayanamamış, toplamış ahaliyi...
"benim bile kanıma dokundu" demiş, "fahiş vergi alıyorum, dövdürüyorum... yetmiyor, becertiyorum, kılınız kıpırdamıyor... yok mu itirazı olan?"
kalabalığın en arkalarından cılız biri utana sıkıla elini kaldırmış.
"sultanım" demiş...
"mümkünse zenci sayısını ikiye çıkarın... arkadaş tek tek uğraşırken kuyruk oluyor da."
karısı, kocasının uzun zamandır genç ve çıtır sekreteriyle ilişkisi olduğundan şüphe ediyormuş. onu suç üstü yakalamak için bir gün ansızın ofisine gitmiş. kocasının odasını pat diye açıp içeri girmiş ki, çıtır sekreter, kocasının kucağında..
adam hiç tereddüt etmeden konuşmuş..
"yazmaya devam et kızım.. ve sonuç olarak baylar.. içinde bulunduğumuz maddi sıkıntının farkında olmakla beraber, bu koca ofisi tek sandalye ile yönetemeyeceğimi bildirmek zorundayım.."
"günaydın hanımefendiler" demiş, şerlok holmes parkta oturan üç kadına..
ilerlemişler.. doktor watson "tanıyor muydun onları" demiş.. "hayır" demiş, holmes.. "bu evde kalmış kızı, fahişeyi ve yeni gelini tanımıyorum.."
"tanımıyorsun da, onların ne olduklarını nasıl biliyorsun" diye sormuş, doktor..
"mantık" demiş, dedektif.. "mantık..
dikkatle bak onlara, ellerindeki muzu nasıl yiyorlar?.."
"yani?.."
"evde kalmış kız, muzu sol elinde tutuyor, sağ eliyle hafif hafif soyuyor, küçük bir parça koparıyor ve ağzına atıyor."
"ne demek istediğini anladım. harikasın, ya fahişe?.."
"muzu iki eli ile kavramış, sonuna dek ağzına tıkıyor.."
"holmes, kendini de aştın bu defa..
peki ya yeni gelin?."
"çok basit.. muzu sol eli ile ağzının hizasında tutuyor. sağ eliyle başını arkadan muza doğru bastırıyor!..
jandarma köyün tüm gençlerini toplamış tecavüz soruşturması yapıyorlarmış. kadını getirmişler odaya,
astsubay gel bakalım kızım demiş teşhis et!
kız:
-komutanım gözlerimi bağladılar ama elimle dokunarak anlayabilirim.
komutan kızın gözlerini bağlatmış sonrada erkeklerin hepsini çırılçıplak soydurmuş ve sıraya dizdirmiş.
-hadi bul o zaman demiş.
kız başlamış en baştan önce eline almış sonra ağzına dönmüş:
-bu değil!
-buda değil!
-bu hiç değil!
-bu bizim köyden değil!...
kadın:
-bir kocam yok malesef..
-peki erkek arkadaşınız..?
-erkek arkadaşımda yok..
-eee peki bu işe ortak olan şahıs.?
-üzgünüm kimseye bağlı değilim ve yalnız
olacağım.
doğum gerçekleşir ve ebe, kadının yanına gelir.
-tebrik ederim çok sağlıklı bir kızınız oldu.
-oh ne kadar mutluyum onu görebilirmiyim..?
-elbette ama görmeden önce bilmeniz gereken bir şey
var.
-nedir lütfen söyleyin..?
-eeee bebeğinizin teni biraz koyu açıkcası bebeğiniz
bir zenci.
-ahh evet eşim ve işim yoktu. üstelik gidecek yerim de
yoktu,çok kötü durumdaydım o yüzden bir porno filmde oynamayi kabul etmek zorunda kaldım.başroldeki erkek zenciydi..-ah anlıyorum tabii beni ilgilendirmez. lütfen kusurabakmayın. bir nokta daha var.
-evet lütfen söyleyin başka birşey mi?
-şeyy. bebeğin çok güzel lepiska gibi sarışın saçları da var.
-bakın gerçekten çok zor günlerdi. filmde tek erkek
yoktu. bir tane de isveçli erkek vardı.-pardon pardon. gerçekten özür dilerim ben bilmek
istersiniz diye düşünmüştüm. bu soruları sormak istemezdim. neyse ama.
-başka ne var lütfen açık konuşun çekinmeyin.
-pekala. siz istediniz. bebeğin gözleri de çekik.
-hayat bana hiç acımadı. filmdeki diğer erkek de
çinliydi. ne yapabilirdim ki?
-umarım beni bağışlarsınız üstüme vazife olmayan
şeylere karışıyorum. isterseniz artık bebeği görebilirsiniz.beraber bebeğin yanına giderler. kadın mışıl mışıl uyumakta olan bebeğin poposuna bir şaplak indirir. bebek ağlamaya başlar
-neden vurdunuz?
-ohhhh! neyse ki normal ağlıyor. havlayacak diye ödüm
koptu!!
namlı kemal ve yabancı birkaç arkadaşı sahilde güneşlenirlerken, ortaya fransız bir fikir atmış ve: herkes palavra sıkacak. en güzel kim atabiliyor görelim demiş...
ve başlamış: diyelim ki denizin tam ortasında bir gemi batıyor nasıl kazazedeleri kurtarırdınız? deyip kendisi başlamış...
ben hepsini vücudumun biyerlerine tutundurur birkaç seferde hepsini buraya getirirdim demiş.
hemen bir ingiliz atlamış ve götünü denize doğru dönüp ben burdan bi sıçarım tam ortaya bir ada oluşturur, herkesi kurtarırdım! demiş. bizim ki bakmış bakmış: ben hiç o kadar zahmet çekmezdim, burdan bi uzatır, köprü yapar herkesi kurtarırdım. deyivermiş...
dayanamayan ingiliz o ha o nebiçim iş birader deyince bizim ki yapıştırmış cevabı
80'lik bir ihtiyar 20 yaşındaki bir kızla evlenir.. bir yıl sonra ihtiyar, karısını doğum yapmak üzere hastaneye getirir.
hemşire adamı tebrik eder: "mükemmel bir şey, bu yaşta nasıl başardınız?.."
"eee!.." der ihtiyar, övünerek "motoru sıcak tutacaksın kızım!.."
ertesi yıl genç kadın tekrar hamile kalır ve aynı hastaneye gelirler.
hemşire yine büyük bir şaşkınlık içinde; "tebrik ederim, bu olağanüstü bir şey!.." deyince ihtiyar kıs kıs güler: "sana söyledim kızım!.. motoru sıcak tutacaksın daima!" diye..
bir sonraki yıl ihtiyarın karısı yine hamiledir. aynı hemşire ihtiyara; "vay be ne erkekmişsin!.." demesine fırsat bırakmayan yaşlı adam: "eeeee!!!, motoru sıcak tutacaksın diyorum ya kızım" deyince, hemşire güler.. "ehhh!.. artık motorun yağını değiştirseniz iyi olacak galiba.. zira bu defaki çocuk zenci!?.."
adamın biri ölmüs cennete gitmis. cennette otururken bir gun cehennemi gezme hakkı vermisler. adam cehenneme gidince bir de bakmıs ki her kadının üstünde bir zebani var, kimine 4 saatte bir kimine günde 2 defa igne batırıyor. sormus bunun kerametini zebaniye. zebani "mesela bu 4 saatte bir igne yiyen kadın dünyada 4 saatte bir zina yapıyordu." adam merak etmis ölen karısı aklına gelmis yanına gitmis bir bakmıs ki karısına gunde 3 defa igne batırıyolar. karısına "tuh sana , allah belanı versin "demiş. kadın yorgun argın kafasını kaldırmıs, "sen bana ne bakıyorsun, git annene bak üstüne dikis makinası kurdular".
bir çift evlenir, evlenirken de adam karısına çok önemli bir ricası olduğunu, ona özel bir çekmecesinin olduğunu ve onu asla açmaması geretiğini söyler.kadın bunu kabul eder ve aradan yaklaşık 20 sene geçer, kadın bir gün evi temizlerken çekmeceye gözü takılır, 20 senelik merak iyice depreşir ve çekmeceyi açar, çekmecede 3 tane yumurta ve 10,000tl para vardır. çok merak eder ve eşi eve gelince,
k-kadın a-adam
k-bey çok özür dileyerek birşey itiraf etmek istiyorum, bugün o çekmeceyi açtım.
a- peki affettim, 20 sene iyi sabrettin çünkü,
k- içindekilerin hikmetini çok merak ettim, 3 yumurta ve paranın bu kadar gizli olması neden?
a- benim de bir itirafım var, seni her aldattığımda çekmeceye 1 tane yumurta koydum.
kadın biraz düşünür ve 20 senede 3 kereden bişey olmaz diye düşünür.
k-peki paranın anlamı be?
+ yumurtalar çekmeceye sığmamaya başlayınca satıp parasını koyuyordum.
bir gün bir salatalık, bir kornişon ve bir penis hayatlarının ne kadar berbat olduğu hakkında konuşuyorlarmış.
salatalık: "beyler hayatım berbat. büyüyüp, şişmanlayıp, sulu olduğumda beni kesip salataya koyacaklar." demiş.
kornişon: " beyler benim hayatım daha berbat. büyüyüp, şişmanlayıp, sulu olduğumda beni baharatlayıp sirkeli bir kavanozun içine atacaklar." demiş. bunun üzerine penis:
"siz bunların yeterince kötü olduğunu mu düşünüyorsunuz? ben büyüyüp, şişmanlayıp, sulu olduğumda başıma bir lastik geçirecekler, beni karanlık bir odaya koyup içim dışıma çıkana kadar kafamı duvara vuracaklar." demiş. *
yıllardır kraliçeyi görür ve onun göğüslerine hayran olurmuş.. artık bir saplantı halini almış kraliçenin göğüslerine dokunmak..
tüm cesaretini toplayıp harem ağasına açılmış..
- 'bana sultanın göğüslerini koklat, ömür boyu biriktirdiğim bin altın senin.' demiş.
harem ağasının aklı yatmış bu karlı işe.
kenar mahallelerde tanıdığı bir simyacı-büyücü karışımı bir kadın varmış. ona gidip bir losyon hazırlatmış ve bu losyonu, sultanın o gün banyodan sonra giyeceği korsaya iyice sürmüş.
sultan çıplak tenine korsayı takınca, losyon etkisini hemen göstermiş.
göğüsleri yangın yeri gibi yanmaya başlamış. saray doktorları merhemlerle, ilaçlarla çare bulamamışlar. sultan acıdan, kaşıntıdan, yanmadan ölecek.
harem ağası ortaya çıkmış ve padişaha:
- 'saray hizmetkarlarından pala, derdinize derman olabilir. onun salyası, her şeye iyi geliyor. tek çare, pala'nın dili. kraliçemizi ancak o kurtarır, eğer siz izin verirseniz' demiş.
padişah çaresiz çağırmış pala'yı hareme.
pala bir saate yakın sultanla yalnız kalıp muradına ermiş. ne var ki söz verdiği halde 1000 altını harem ağasına vermeye yanaşmamış.
-'bu olayı açıklarsan ikimizin de kellesi gider. bunu göze alamazsın. hadi bakalım, çek arabanı'. demiş.
haremağası çok kızmış..
öyle kızmış ki ertesi gün aynı yakıcı losyonu, padişahın banyodan sonra giyeceği donunun iki tarafına da iki kat sürmüş...
sonra pala'yı çağırtmış..
-'padişahın kasıntısı varmış, seni emretti.'
baba, ergenlik çağına giren oğluna hayatın gerçeklerini anlatmaya karar vermiş. bir eczaneye girmişler.. rafta çeşit çeşit prezervatif paketleri.. oğul sormuş.. "niye bu kadar farklı paketler var?.." baba anlatmış.. "üçlü paketler lise çağında kullanman için.. ikisi cuma, biri cumartesi gecesi.. altılı paketler, üniversitede.. ikisi cuma, ikisi cumartesi gecelerin, ikisi de pazar sabahların için.." "peki bu 12'lik paketler" demiş oğul.. "onlar evlendiğin zaman.. biri ocak, biri şubat, biri..
adamın biri randevu evine gitmiş kapıdaki yaşlı teteye "kaç para?" diye sormuş. kadın da "20 lira yarım saati." demiş. adam gözüne birini kestirmiş kadınla odaya gitmiş tekrar sormuş. kadın "yarım saati 60 tl." demiş. adam mırın kırın etmiş "kapıdaki tete 20 tl dedi." demiş. kadın süper bir cevap vermiş: "git teteyi *ik o zaman."
utangaç köy delikanlısı ilk defa geldiği büyük şehirde, adını çok duyup merak ettiği diskoya gitmişti. bütün kızlar süper mini ve derin dekolteliydi tabii. içlerinden biri, şaşkın ve mahcup delikanlıya yaklaştı.. yukardan aşağı vücudunu işaret etti.. "iddiaya girerim, daha önce böyle bir şey görmedin.." "görmedim" dedi delikanlı.. "memeden kesildiğimden beri görmedim.
o zamanlar üniversitedeyiz, ev arkadaşımın yazlığına bodruma gitmiştik. gece baya parti marti muhabbetleri çok içmiştik. öğlen başım zonklayarak hafif hafif uyanıyorum, neredeyim napıyorum derken karşımda ayla'yı gördüm. ayla arkadaşımın liseye giden kızkardeşiydi. noldu neredeyim derken bana soda limon hazırlamış onu getirdi. altında daracık minicik bi şort, üstünde tülden bi gömlek vardı ve içine hiç bişey giymemişti. bana sodayı verirken eğildi ve -bizimkiler alışveriş merkezine gitti akşamdan önce dönmezler- der demez afalladı ve sodayı üzerime kendi üzerine döktü, düğmelerimi kopartarak gömleğimi çıkardı -hemen makinaya atayım dedi, artık çıldırmıştım gözüm kararmış ve hiçbişey görmüyordutam arkasını dönecekken kolundan tuttum kendime çektim, saçları önüne düşmüştü ve dudaklarını yalıyordu artık dayanacak gücüm kalmamıştı iyice gerindim ve suratının ortasına yumruğu çaktım. evet çaktım. ve dedim ki amına koduum kızı hiç keten gömlek makinada yıkanır mı??
içki içmenin yasak olduğu bir devirde 4 tane genç dayanamayıp gizlice içki içmek üzere toplanmışlar. nihayette yakalanmış tabii gavatlar. padişahın huzuruna çıkarılmışlar. padişahın hükmü kesin: "asın hepsini!" gençlerden biri atmış kendini yerlere, ağlamış, yalvarmış, padişahım daşşağını emeyim ben içmedim sadece orada bulundum demiş. padişah düşünmüş düşünmüş o zaman bunu da sikin demiş. sonra bunları sıraya sokup götürmüşler. tabii o devirde kayıt kuyut işleri biraz zor teknoloji yok. ilk üçü yazılmış asılacak listesine. sonuncu genç heyecanlanıp bağırmış: "ağalar aman diyeyim karıştırmayın sikilcek olan bendim!"