anne: nurten arıyor bey. babamı çok özledim beni affetsin artık diyor.
baba: benim nurten diye bir kızım yok.
anne: eee benimde yok.
baba: yanlış numara herhalde.
anne: kapatıyorum o zaman.
baba: tamam.
kadınlar halter şampiyonası izleyen anne ve baba diyaloğuna bir örnek şu şekilde gelişir:
anne: bunların memeleri de yok ha...
baba: memeleri göğüs kaslarının içine kaçmış...
2 gün önce gece vakti eve dönerken arabanın ucunu bir motorluya dokundurdum, eve dönünce durumu anlattım ve kopan komedi.
anne : hep senin suçun bunlar !
baba : anaaa, ben ne yaptım şimdi ?!
anne : ya motorluyu öldürseydi ?! ya sağa sola girseydi ?! bok mu vardı ehliyet aldın hemen zürafaya ?
baba : anacım büyütüyorsun, motorlu farları kapatmış ve ışıkta çocuğun önüne sürmüş.. 8 de 8 kusurlu. ölse dahi birşey olmaz.
anne : hepsi senin suçun !
baba : bakale, " oğlum hadi avm'ye gidelim. hadi bi sinema yapalım. hadi beni günüme bırak. " deyip çocuğu sağda solda gezdirmesini biliyorsun ama...
anne : ben mi suçlu oldum şimdi de ?!
zürafa : huhuhuhehehehe...
baba : gülme lan dümbük, sende birşeyler söyle annene. anahtarların gitti gidiyor !
zürafa : prensesim sen yorma kafanı, birşey olmadı şükür de geç hadi. gel bir öpeyim.
biter....
baştanda yapabilirdim bunu ama görmek istedim bu tatlı tartışmayı yıllardan sonra. swh
2 dk. önce yaşanan diyalogdur. anne televizonda dizi izlemektedir. dizide kız isteme sahnesi vardır ve kızımız müstakbel damada tuzlu kahve ikram etmektedir. anne babaya:
anne: Keşke bende sana tuzlu kahve verseydim.
Ben: Bence pul biberli kahve vermeliydin anne. *
anne: Bileydim böyle olacağını fare zehirli kahve verirdim.
baba: baştan hallederdim diyosun yani? *
anne ve baba kızlarını sen aslında bizim kızımız değilsin biz seni çöpten bulduk
dehşeti yaşatmaya çalışırken ki diyalog.
anne : biz bu kızı çöp kutusundan bulduk dimi
baba : peynir kutusunun içindeydi bizim kızımız değil bu.
anne : tamam işte çöp kutusundan bulduk
baba : peyniri sevmiyor diye peynir kutusu diyoruz heralde.
anne : tamam işte peynir kutusu çöpün içindeydi.
malkara'da ikmamet eden anne ve baba arasında yaşanır.
-orhan beni tekirdağ'a götür. hadi beee...
+yok... olmaz işim var. çıkacağım birazdan...
-nolursun bak... çok canım sıkılıyor evde.
+olmaz dedim. işim var.
-off... bi kere olsun istediğimi yapmıyorsun zaten.
peder bey baskıdan kurtulamayacağını anlayıp her zamanki gibi annemin asla bilemeyeceği bir soru sorma taktiğine başvurur.
+tamam. götürürüm ama bir soru soracağım. bilirsen götüreceğim.
anne eline ufak da olsa bir fırsat geçmenin heyecanıyla.
-sooor...
baba biraz düşünür ve sorar.
+iskoçya'da oynayan türk futbolcusunun adı ne?
-tugay mı? hı? tugay mı?
masada herkes donup kalmış, çay yudumlayan babanın çay boğazında kalmıştır. herkes inanılmazı başarmış bir birey gözüyle anneye bakmaktadır artık.
+yav hanım sen nerden biliyorsun?
-komşunun çocuğu top oynarken annesi bağırıyor hep tugay tugay diye. onun adını söyledim.
bu cevapla herkes daha da dumur olmuştur.
+peki hazırlanın gidelim.
baba işten* eve gelmiştir. duşa girmeden don aklet evde dolanır...
+senin...donun...
-nolmuş, hangi donum?*
+bakiyim ters mi giydin sen onu?
-yok yahu nasıl ters alla allaa...
+kudbettin ters bu!
-nasıl ters? hayır canım olmaz öyle şey...
+evden çıkarken dırdır sen nerden geliyorsun vırvır vs vs...
düşününce babamın ''hangi donum, ne tersi'' anlamazdan gelmelerine gülesim gelirdi de lan sonra boşandılar. babam da rahmetli oldu... baya bir yarmış bu diyalog bizi.
anne baba bir konuda tartışırlar. her zamanki gibi ikiside çok inatçı ve sinirlidir. sinirli oldukları zaman çerkesce konuşurlar birde.
dır dır konuştukları bir sırada
babam: türkçe anlamıyor musun yüksel?
ben: baba çerkesce konuşuyosun nasıl anlayabilir ki.
her konuda ama bu böyle. artık espiri olarak kalmıştır bu, aralarında eski kullanım sıklığı yok artık ama olsun. en konuyla alakasız yerde konuşurlar konuşurlar artık konuşma biter aradan epey zaman geçtikten sonra;
(annemde foto makinasi ama resim degilde video moduna almis, babamda resim cekiyo saniyo)
babam: cekiyo musun canim
annem: evet
..
babam: ee bakim
annem: dur daha cekmedim
babam: hadi be siktirgit cekiceksen cek
annem gülmekten resmi cekemedi, tabi bizde.
b: ay ben şimdi baba mı olduuuum?
a: biraz daha zorlarsan anne olacaksın hayatım ay ne demek?
b: 5 dakika önce çığlık çığlığaydın çıkardın çocuğu rahatladın tabi şimdi bana saldır sibel.
a: loğusayım ben loğusa. git tarçınlı sütlaç getir bana.
b: bitmediniz. oğlumu seviyorum ben hemşire getirsin. hemşireeee!
not: bu diyalogda oğul değilim ben, şahidim şahit.
baba: şarj aletim ofiste kaldı.
anne: niye götürdünki?
baba:ya sabah alarm çalmad...
anne:ee ceza diye işemi götürdün.
aile susar.ekip dağılır..
baba -kısık bir sesle- "şarjı bitmiş".