geceleri yalnız
yarım yatakların
mezar ayazı
kesik sol kol
susma pahası
suyu çekilmiş kuyu
kör sabit duruş
imanın yetindiği
noksanlığın uğultusu
şimdi çok yıllar geçti
hatırlamak bile eskitiyor insanın içini
kim bilir,kime ne kadar borçlandığımdı
yaralı bir narsiste haram olmak
sonrası acı iman:
kendimi bıraktım intihar eder gibi hayata
usul usul yaşattım onu
usul usul kendimi azalttım
çocukluğumda kırlar geleceğe benzerdi
şimdi hiçbir şey geleceğe benzemiyor
akşamları yatmadan önce saçlarını okşayan bir el yoksa
gün yarım, uykun yarım, yarının yarım kalır
sabahların yaşlı doğar, aydınlığın kısalır
yıl dedğin nedir ki, hepsi geçti
yalnızca yarım kaldım.
bir dönem olabildiğine yüksek sesle, bıkmadan dinlenen gece şarkısı.
--spoiler--
gel bana anlatma
zamanım sende dursun
bırak yarım kalsın
yada al elimde kalan
sor sana söyler hayat cevabın bende dursun
--spoiler--
aklıma direkt Leyla ile Mecnun'da Iskender Baba'nın yaptığı konuşma geldi.
diyordu ki;
sevdiğinle birlikte iki kişi oluyordunuz. o seni bırakıp gidince 1 olarak kalmaya devam edeceğini sanıyorsun ama işler öyle olmuyor. o gidince yarım kalıyorsun.
Çok şey ifade eden bir kelime. Yarımım bütünümden koparıldım desem mesela? Beni anlar mısın ? Evet demeden önce bir düşün. Hiç fiziken ve ruhen başka bir insanla bir bütün oldun mu? Ben oldum. Olmadığım şu saatlerse bir ızdırap bana.
insanın bütüne karşı özlemidir yarım olması, belki yarım olmak bir tamamlanma isteğinin kamçısıdır. belki de değildir bilmiyorum. ama yarım olmak her alanda mümkün. eski insanlar insanların aslında 4 el, 4 ayak ve 2 kafadan oluştuğunu ve dünyaya geldiklerinde parçalandıklarını. bu yüzden her insan kaybettiği diğer yarısını bulması gerektiğini düşünürlermiş. O halde herkes yarım ve tam olmanın tek yolu insanın diğer yarısını bulmak. Çok saçma değil mi birbirimizden nefret etmek ya da çıkarımız doğrultusunda birbirimize değer vermek çok daha güzel.