geçen gün bodrumda gece çok susayarak uyandım. karanlıktı. indim aşağı. bardak aldım. su şişesi genelde aynı yerde olduğu için ışığı açmadım. bardağa koydum. koyarken biraz döktüm. çünkü bardağa su koyarken ses çıkardı. bunda çıkmadı. uykulu uykulu düşünemedim. içtim. sonra içtiğim şeyin yağ olduğunu anladım. ilk önce ağzımdaki tadı giderdim. yerleri temizledim. uzun sürdü biraz. tekrar uyumaya çalıştım. uyuyamadımi yağ mideme çok fena oturdu. 1 gün boyunca midem bulandı.
kadıkoy bokluderenin oradan yapay zeka adlı filmin korsanı alınır.yatılı okula getirilir cdler.yaklasık 25 kişilik bir topluluk tvnin karsısında filmi izlemeye baslar.
hersey iyidir,guseldir,derken film 30. dakikada sanki sonu geliyormus hissi verir ve harbiden film 5 dakika sonra biter.oysa daha diger cd izlenmemistir.herkes dumur icinde film kahramanlarının isimlerini izlerken,aci gercekle karsilasilir.tam 20 25 tane mal insan grubu filmi ikinci cdden baslayarak buyuk bir keyifle ve durumu farketmeden izlemistir.
hemen gruptaki insanlar bellege kazınır ki,ileride bu mallik bir koz olarak karsı tarafın aleyhinde kullanılabilsin.
birisini çekiştirip yerden yere vurduğun mesajı dalgınlıkla o kişiye göndermek..toparlaması da imkansızdır,başıma geldi ordan biliyorum
sık sık yaparım,en büyük hobimdir
normalde sadece metroya binmeden önce akbilin kullanılması gerekirken, metrodan indikten sonrada kullanılmaya çalışılması. Aylık olmasının bir etkisi vardır düşüncesi ile dalgınlığa kılıf bulunması. Daha sonra aylık olmadığının da idrakına varılması DURUMU.
makarna yapmak için su kaynatırken evde yapılabilecek kapasitede yeterli(hiç) makarna olmadığını öğrenmek. dış güçler tarafından makarnalarının yürütüldüğüne kanaat getirmek.
siyah kupada aceleyle hazırlanan nescafe bardağın dibini bulduktan sonra bu ne kadar hafifbir kahve neden acaba diye araştırırken içtiğin şeyin sadece şekerli su olduğunu farketmek
pompa tesisatı için titreşim yutucu fiyatı almak üzere mail yazarken patronun arkanda yazdığın maili okuyordur, vibrasyon önleyici (kompansatör) yerine vibratör yazarsın
yaptığın kelime hatasını farkettiğinde (bkz: dumur anı) artık çok geçtir
patronun artık arkanda yoktur
ve sen kırmızı renge bürünürsün. (bkz: bana kırmızı yakışıyor mu) *
sevgilin yanında gideceğiniz kafeye doğru yürürken öss dönemi hastalığıyla gördüğün test kitaplarını cebindeki tüm paranla satın alıp sonra sevgilinin yanında olduğunu hatırlamak,sevgiliyle gidilen yerde hesabı ödeyememek.
şeffaf pet şişeye tiner koymak, üzerine ince kırmızı tükenmezle tiner yazıp bunu alaturka tuvaletteki su şişelerinin yanına koymak. yapan kişi ben değilim , arkadaşımın karısıdır
müteakibindeki olaylar şöyle gelişir;
olayın geliştiği evde yaşıyan genç aileye karı-koca olarak misafirliğe gidilir
sular kesiktir
ilerleyen saatlerde alaturka tuvaletten acı çığlıklar gelmeye başlar
azre azre azreeee azreeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeee
azre korku ve dehşet içerisinde tuvalete koşar
kapıyı açar açmaz ağır tiner kokusu yüzüne vurur
çömelmiş vaziyetteki eşinin yüzü kırmızı mor arası (bkz: mocivert) bir renk almış, gözleri acı ile (bkz: kırmızı ve pörtlek) bakıyor ve suuuuuuuu* diye haykırıyordur (bkz: böğürmek)
kendisi tiner ile taharet almış bir insandır
azre kopmasına rağmen su bulma girişimlerinde bulunur
başarılı olur
suyu burnunu kapatarak ihtiyacı olana verip içeriye hep beraber kopmaya gidilir
tuvaletteki insan yarım saat sonra aramıza katılır
kendisiyle uzun süre dalga geçilir
tiner şişesini oraya koyan zihniyet sert bir şekilde eleştirilmesine rağmen aynı olay bir süre sonra yine onlara misafirliğe giden bir (bkz: talihsiz) bayanın başına gelir (bkz: acısını düşünemiyorum)**
eskiden filmlerde tuvalet diye buzdolabının kapağını açıp işini yapması yaptıktan sonra sabahta 'sizin tuvaletin ışığı otomatik herhalde kapısını açınca ışığı yanıyor' diyerek pekiştirmeleri...
ortaokul döneminde ilk kez walkman alınmış ve arkadaşla birlikte otobüsün en arkasında dinlenilmektedir. oturduğumuz sıranın önüne genç bir çift oturur ve arkadaşlar başlar oynaşmaya. bizim bu gençler işi iyice ilerletince ben de arkadaşın kulağına "lan herife bak kızı neredeyse içine alacak" şeklinde fısıldadım. fakat o da ne, öndeki çift hariç otobüsteki herkes bize bakıyor. öndeki çift de bir anda birbirlerinde ayrıldılar. olayın aslı ise benim walkman dinlerken sesimin tonunu hala ayarlamayı öğrenememem ve fısıldamak isterken resmen çığlık atmammış.
bikininin üzerinde plaj elbisesi giyip plaja inildiğinde eniştenin yanında elbiseyi çıkarırken bikininin üstünün giyilmemiş olduğunu farketmek ve yerin dibine girmek.
8. sınıf matematiğin ilk dönem 2. sınavı öndeki arkadaşla harika bi çeviklikle kağıtlar deiştirilmiştir ama kağıtları hocaya verirken dikkat edilmeyen bir şey vardır 2 kağıtta da aynı isim yazmaktadır.
arkadaş sigarayı ağzına sokmuştur ancak sigaranın ters olduğu tarafımdan farkedilememiştir,ardından hemen çakmağa atılıp sigara yakılır ve ucu hafiften alev alır.farkedildiğinde geç olmuştur zira arkadaşın kaşlarının iç kısmı yanmıştır.bi de üstüne pişkin pişkin bu model sana çok yakıştı denilir**
strabismus çok yorgun ve hafif de hasta olduğu bi gün akşamüstü yatağında uyumaktadır.ardından telefon çalar. uykusundan zıplayan strabismus yerde terliklerini aramaya başlar ikisi de bulunduktan sonra "e peki diğeri nerde şimdi?" diyerek odanın içinde dört dönülür.üç ayaklı olunmadığı hatırlandıktan sonra telefonun hala çaldığı fark edilir.hemen salona koşulur,telefonu açmak yerine perdeler hızlıca bi sağa bi sola seri hareketlerle ve büyük bir ciddiyetle çekilmeye başlanır.beyine yavaş yavaş kan gelmeye tekrar başlayınca salaklık farkedilir,hala ısrarla çalan telefona koşulur ve annenin arkadaşının yüzüne karşı manyak manyak 3 dakika gülünür.
orta okulda birlikte okul otobüsüne bindiğiniz liseli kızın ( kıza aşıktır) usulca kulağına eğilip fermuarın açık demesi
(bkz: ben yarılsamda yer bana girse)