Küçükken evimize arkadaşım gelmişti bu kızla evcilik oynarken birkaç kere onu kandırmıştım. iyi oyuncakları ben alırdım bozukları ona verirdim falan neyse. birgün çok büyük bir şerefsizlik yaptı ve ben de ona tekme tokat girişip yatağa fırlattım. Ben tam sakinleşmişken hayrunisa eline makası aldı ve belime kadar uzanan saçlarımı kesmeye cüret etti. o tam kesmeye kalkışırken kolunu tuttum ve döndürdüm tekrar yatağa fırlattım yine hıncımı alamayıp koridorda saçlarını sürükleyerek evden tekme tokat atmıştım. hayatımda yaptığım tek dövüş buydu.
bir başlık sorusu başlığıdır. klasik bilinen, süre gelen yaptığım bir delilik var. aynı şeyleri yapıp, farklı sonuçlar bekliyorum her defasında. eğer diyelim ki bir şekilde farklı sonuçlar mı çıktı. o zaman da kendimin ne yaptığımdan ziyade, çevremde, dünyamda bak vs vs şu şu oldu, bu yüzden böyle oldu işte deyip, kendimden atmaya çalışıyorum gelişmeleri. durup dururken kendimi istişareye sokuyorum. misal veriyorum şuradan plakasında a harfi bulunmayan bir araba geçerse, şu şu olmayacak diyor içimde ki ses. saçmalama lan en asaletli duyguların adamı diyorum sonra. bunun adı belki delilik değil tabii bilmiyorum ama, insan gerçekten kendi analizini yapınca soyutlama becerisi gelişiyor. vallahi bak. seni mutsuzluğa itecek gibi gözüken şey, bir anda mutluluğa itebiliyor. bu elde edilen mutluluk değil ama, rahatlama mutluluğu belki de. bilemedim.