Çalışmalarına fare beyni üzerindeki deneylerle başlayan isviçreli bilim adamlarına göre 2018'de hayata geçireceklerini belirttikleri projedir. IBM ve Stanford Üniversitesi'nden araştırmacılar, bir kedinin beyin zarını ''Mavi Gen''Blue Gene) isimli dünyanın en güçlü dördüncü süper bilgisayarını kullanarak modellemişler. Bu araştırmacılar 2007'de fare beyninin tümünü ve 2009'da da insan beyin zarının %1'inin benzetimlerini yapmışlar. Sayısal kedi beyni, gerçek kedi beyninden yaklaşık 100 kat daha yavaş çalışıyor. Fakat ''Mavi Madde''(Blue Matter) adını verdikleri yeni bir algoritma sayesinde IBM araştırmacıları, insan beynindeki zar ve zarın altındaki bağlantıların şemasını çıkarabilmişler. Bu bilgilerin ışığında 1 milyon beyin hücresi ve 10 trilyon nöron arasındaki bağ olan sinapslardan oluşan kedi beyin zarının benzetimini yapmışlar.
bizim isviçreli bilim insanları da IBM'in süper bilgisayarını kendi projeleri olan sayısal fare beyninin nöronlarının kendi kendine nörolojik özellikler edinmeye başladığı Mavi Beyin Projesi için kullanmışlar. Grup, insan beynini de 10 yıl içinde taklit edebilmeyi umuyor. hatta araştırmacılardan prof. makram , Çalışmaların sonunda düşünebilen, arzularını ifade edebilen, anıları depolayabilen ve hatta belki aşk, öfke, üzüntü, acı ve neşe gibi duyguları tecrübe edebilen bir yapay zekanın yaratılabileceğini umuyor.
--spoiler--
IBM in süper bilgisayarı Blue Gene şimdiden çok daha basit organizmalara sahip fare ve kedi gibi canlıların beyinlerinin kapasitesinin üzerinde çalışabiliyor.
Blue Gene insan beyninin ancak %4,5 oranında taklit edebiliyor ama bu geçtiğimiz birkaç yıla göre oldukça yüksek bir rakam. Yani çalışmalar elektronik insan beyni seviyesine ulaşmak yolunda beklentilerden daha hızlı ilerliyor.
Ortalama insan beyninde 20 milyar nöron ve 200 trilyon kesişme noktası bulunuyor. Blue Gene de ise her biri 1GB belleğe sahip 147.456 paralel işlemci yer alıyor. IBM in hesaplamalarına göre bir insan beynin işlem kapasitesine ulaşabilmek için 880 bin paralel işlemciye ihtiyaç var. IBM geriye kalan 732.544 işlemcinin 2019 yılına kadar tamamlanabileceğini tahmin ediyor.
--spoiler--
geçen yıl, ab'nin, "future and emerging technologies" ödülünü kazanıp, birer milyar euro fon tahsis edilen iki süper projeden biridir. maksadı elektronik insan beyni yaratmaktır.
en önemli özelliği, yapay beynin bildiğimiz anlamda "programlanmamasıdır". beyin programlanmıyor, "brain atlasing - beyin haritalandırma" gibi diğer çalışmalardan alınan verilere dayanılarak, beynin hücreleri yerine geçen çipler arasında, beyin hücrelerinin bağlantıları olan "synaps"lara benzer bağlantılar kurulmakla yetiniliyor. yapay beynin dış bir uyarıya (ışık, ses vb.) aynen insan beyni gibi tepki vermesi bekleniyor. yani sonuçlar bildiğimiz programlamalarda olduğu gibi öngörülebilir değil.
proje 2005 yılında isviçre'nin ecole polytechnique fédérale de lausanne enstitüsünde başlatılmıştır. ödülü almalarının nedeni sadece fikrin çok kışkırtıcı olması değildir. araştırmacıların fare beyninin bir kısmını simüle etmekte gösterdikleri başarıdır.
projenin yöneticisi henry markram, bilincin, var-yok basitliğine indirgenemeyeceğini, biyolojik beyinlerin işlem kapasitesi ile alakalı olduğunu iddia ediyor. dolayısıyla yeterli işlem kapasitesine ulaşmış ve en az onun kadar önemli olmak üzere, biyolojik beyin gibi çalışan yapay bir sistemin de bilinç sahibi olabileceğini söylüyor. velhasıl, öngörüleri doğru çıkarsa, insanın bilincine ve düşünme kabiliyetine sahip ve hatta onu aşan bir yapay beyin imal edilmesi olası görünüyor.
sözlük ahalisinin "merhaba ben pembe tolga" başlığına gösterdiği ilginin (an itibarıyla 1258 entry) binde birini bile göstermediği mevzudur.
(bkz: nah kalkınırız)
Bu amaç için, beynin hatırlama işlevini yerine getiren (bkz: hipokampus) bölgesinin yapay bir versiyonunu üreten Berger bu cihazını geliştirmek için öncelikle hayvanlarla çalıştı.
Tavşanlarla yaptığı bir deneyde önce bir melodi çalıp ardından tavşanların yüzüne hava üfleyen bilimci, bir süre sonra tavşanların sadece melodiyi duyduklarında gözlerini kırptıklarını gördü. Bu da tavşanların melodi ve hava ilişkisini öğrendiklerini, bu bilgiyi uzun süreli belleğe attıklarını gösteriyordu.
Bu süreç içerisinde tavşanların beyin aktivitelerini kaydeden araştırmacı, nöronların bu bilgileri bir kod gibi hipokampusa sunduğunu ve hipokampusun bu verileri değiştirerek uzun süreli belleğe aktardığını gördü. Kısa süreli bellek ile uzun süreli bellek arasındaki kodlama farklarını inceleyen Berger, hipokampusun yaptığı değişiklikleri matematiksel olarak ifade etmeyi başardı.
Hipokampustan geçen verilerin ne gibi değişikliklere uğrayacağını önceden kestirebilen Berger ve çalışma arkadaşları daha sonra fareler üzerinde bir hafıza deneyi gerçekleştirdi. Uzun süreli hafıza oluşturmayı engelleyen ilaç verilen bir farenin, iki koldan birisini itmesinin ardından, ışıkla farenin dikkatini dağıtan ekip daha sonra geliştirdikleri yapay hipokampus ile farenin beyninde olaya dair hafıza oluşturmaya çalıştı. Fare tekrar kolların önüne geldiğinde hangi kolu ittiğini hatırlayarak onu eski haline getirdi.
Berger farelerin uzun süreli belleğe atmadıkları bilgileri dışarıdan müdahale ile hatırlayabildiklerini, bunun da yapay hipokampusun işe yaradığı anlamına geldiğini belirtti. Maymunlar üzerinde de bu cihazı deneyip olumlu sonuçlar alan Berger, cihazın insanlar üzerinde de işe yarayabileceğini düşünüyor ancak beynin karmaşık yapısının sadece 100 adet elektrodu bulunan bir cihaz ile taklit edilmesinin çok zor olduğunun altını çiziyor.
Yine de Kernel adlı bir girişim, Berger’in cihazını insanlar için kullanılabilir hale getirip satışa sunmak için çalışmalara başladı. Uzun vadeli hedefler arasında bu cihazın hafızanın dışında dikkat, yaratıcılık ve odak gibi alanlarda da beyni geliştirmesi amaçlanıyor.
Kernel’in henüz üretilmemiş olan cihazının ne gibi düzenlemelere maruz kalacağı ise belli değil. Cihaz bir protez olarak tıbbi malzeme kapsamında değerlendirilebilir. Ya da hafıza güçlendirici haplar gibi tüketim malzemesi kapsamına da girebilir.