7 haziran 2008 portekiz türkiye maçı'nın 2. yarısı başlamak üzereyken maçı izlemeye yetişmek için servet çetin başlığını okurken tuncay şanlı hakkında entry girmeye karar verilip başlık kısmına tuncay şanlı yazdıktan sonra enter'a basmadan ve nereye yazdığına dikkat etmedden servet çetin başlığına isim vermeden tuncay'dan kasıt söverek entry'i girmek.
akabinde deli gibi eksi oy alıp bir tane de artı oy alıp ne yazmışım ki ben buraya diye okuyup şaşım şaım şaşırmak aklı sonradan başına gelmek.
35-40 yaşlarında bir teyzenin, pardon ablanın başından geçmiş bir dalgınlık;
hanımefendi has yem adındaki yem dükkanının ismini has yün * diye okur ve içeri girer:
- ben atletlere bakacaktım
+ abla bizde atlet yok
- Nasıl olmaz ya. atlet almaya geldim ben.
+ abla valla ben de bir bu atlet var. * biz burada yem satarız başka bir şey yok...
1031 nolu entryde bahsetmiş olduğumuz ablamızın evinin elektrik sisteminde arıza vardır. o sırada elektrikçi gelir. Ablamız pek leyla, elektrikçiyi kardeşi sanır ve arkadan gözlerini elleriyle kapatır;
- bil bakalım ben kimiiiim?
+ abla ben elektriğe bakmaya geldim. bi daha dikkatli ol.
yuksek lisansta bir proje ve bir final kalmistir mezuniyete. proje pazartesiye, son final ise sali gununedir. Hocaya sali gunku final bahane edilip proje en gec persembe teslim edilecegi sozu verilir.
persembe gunu ogle civari hala proje ile ugrasmakta olan optimus 30 saat uykusuzlugun sonucu olarak uyuyakalmistir. Kalktiginda saate bakar ve yedi oldugunu gorur. aklina proje gelir, cuma sabahi saat yedide kalkmanin verdigi telasla universitenin bilgisayar labaratuarina kosulur ve hocaya ozur maili atilir ve projenin hemen bitirilecegi sozu verilir. bilgisayar basinda 2-3 saat harcadiktan sonra temiz hava almak icin disari cikar, ama o da nesi hava karanliktir. suratindaki dumur ifadeyi farkeden temizlikci, bir sorun mu var der, optimus temizlikciye tarihi sorar ve persembe cevabini alir.
Optimus kalktiginda saatin yedi oldugunu gorup, cuma sabahi yedi oldugunu sanmistir, oysa persembe aksami yedide kalkmis ve heyecanla projeyi bitirmeye kosmustur.
bilgisayar laboratuvarında tek bilgisayara iki kişi oturulur,
+ hadi hocanın verdiği programı yazıyoruz, uses crt....
- yok olm ben oyun oynıycam derste yazarız, ne ineksin sen lan!
+ olmaz derse kadar yetişmesi lazım bak 10 var.
- iyi o zaman al klavyeyi sen yaz, ben solitaire deyim ver mouse u. (aynı bilgisayarda yapacakmış bunu, ciddi ciddi söylüyo zeki insan)
+ ne diyon olm sen iyi misin?
- iyiyiiiim, uykum var sadece. noldu ki?
+ ayıl da gel anlıycan.. *
(bkz: ayrı bilgisayarlara çıkalım artık)
müdürüne sunmak üzere yazıcıdan aldığın raporların arasına günlük falın ve sevgilinden gelen mahrem ama anlamlı mailin çıktısının karıştığının farkına varamadan teslim etmek. sonra al başını iki elinin arasına dök kaynar suyu, nafile!
gecenin bilmem ne saatinde banyoya girilir diş fırçalarının olduğu yere el uzatılır diş fırçası alınır dişler bir güzel fırçalanır. o sırada ağabey gelir, sen diş fırçanı yıkarken farkedersin ki o diş fırçası senin değildir. ağabeyine bakarsın yüzü dehşet içerisindedir. o senden tiksinir sen ondan tiksinirsin. daldın da bu kadar aptalca mı daldın dersin sonra kendi kendine..
istanbul'da oturan ablaya msn'den bir şeyler anlatılacaktır, ancak bünye the doors nedeniyle başka dünyalara yelken açtığı için kafası pelte gibi olmuştur, derken odanın önünden geçen anne durdurulur, ablaya anlatılması gereken konu anneye bir bir anlatılır, rezil olunur, rüsva olunur, yerin dibine girilir.
-bu cüzdanı almak istiyorum.
-39 lira.
-gençturkcell indirimiyle alacaktım.
-burada geçerli değil,
-acsesorize'da var diye hatırlıyorum?
-ama burası acsesorize değil, little big.
-hım o zaman benim beğendiğim cüzdan da bu değil ki?! kuzen niye uyarmıyorsun? little bigdeymişiz biz.
lan bari çaktırma, şakaya vur bir şey yap rezil.
daha beteri, acsesorize gidilip istenilen cüzdan bulunamayıp tekrar little big'e dönülmüştür. sadece dalgın değil üstüne yüzsüz.
oturma odasında porno dergileri ortada bırakıp top oynamaya sokağa gitmek. o sırada anne ve babanın eve gelmesi.
akşam eve gelince porno dergileri yerinde bulamamak ve
anneye
cn: anne sen ortada hiç dergi filan gördün mü?
anne: aa evet, oturma odasının koltuklarının üstünde bir düzine açık halde vardı. demesi *
cn: hııı ilginç.
anne: çok ilginç değilmi yavrum.
cn: ee ne oldu dergiler?
anne: bak hala utanmadan karşımda duruyor. kaybol...
yine ablayla msn'de muhabbet ediliyordur, abla soru sorar sormaz anne odaya ani bir giriş yaparak bir soru sorar. iki soru arasında kafası yine pelte gibi olan bünye, ablanın sorusunu anneye yanıtlar, ablaya "bi dakka" diye cevap verir. **
kahvaltıya gidilen bir mekanda ekranda teoman, ferman ve göksel'in taş bebek klibi oynamaktadır fakat sesi çıkmamaktadır, diğer husus ise radyo açıktır; sabah mahmurluğumu, uyku sersemliğimi bilinmez:
aa hatuna bak ne kadar göksel'e benziyor.. aa eleman da aynı teoman...
allahtan ferman'ı o dönemde tanımıyordum. masadakiler neyse de servis elemanı bari gülmeseydi.
istanbul'dan izmir'e gelindiğinde bavulları aldıktan sonra havaalanından çıkarken teyzenin birinin ''yavrum bu uçak nerden geldi'' sorusuna izmir'den diye karşılık vermek.
20li yaşlarda bir giyim mağazasında satış temsilcisi olarak çalışan bir bayanın, yeni kıyafeti üzerine giyip eskileri kabinde bırakan başka bir müşterinin eski elbiselerini kıabinde bırakılmış yeni elbiseler diyerek kabinden toplayıp, "bunlarda ne kötü şeylermiş nasıl satılıyor" diye kızarak ucuz reyonuna atmasıdır akabinde müşterinin duruma uyanması ve kızımızın ufak bir mahçubiyet yaşamasıdır.
adını hatırlamadıgım bir program izliyordum haber turk te. sanırım cem yılmaz dı konuk ta. benim de bir şey sormam gerektiğini hissetmiş olmalıyım ki televizyonda altta mesajınızı yazın bilmem kaca yollayın biz yayınlayalım turunde okudugum yazıyı gorur gormez mailime girip bi mail atmıslıgım vardır. * aradan biraz zaman gectikten sonra ulan ibneler okusanıza benim mailimi niye okumuyosunuz diye soylenirken saatin gece uc oldugunu farketmem ve programın canlı degil tekrar bi program oldugunu gormemle bir tane de afedersiniz ben biraz gerizekalıymısım diye bir mail daha atmama sebep olmus olaydır. *
işyerine girerken giriş kartı yerine kredi kartını göstermek. güvenlik tarafından uyarılınca, paranın her kapıyı açmadığını renk değiştirerek öğrenmek.
