geçmiş günlerden birinde otobüsle biryerden biryer gidiyorum otobüs mola verdi yola çıktıktan yarım saat sonra bir amca ayağa kalktı ve bağırdı '' aa durdur şu otobüsü hemen geri dön gözlüğümü unuttum'' bağırış çağırış tam otobüs şöförü ikna olmuş geri dönücek birden amaca yine bağırır '' aa buldum tamam tamam başımdaymış hehe dalgınlık canım''.
arjantin caddesinde vukuu bulan olaylar zinciri:
gittiğin yere kıyafetinin etiketlerini cıkarmayı unutmuş olarak gitmek garsonların alaycı alaycı gülmelerine maruz kalamak. müşterilerden birinin dayanamayarak gelip söylemesi olay yerini hemen terketmek. ikinci gittiğin yerde içeceklerini aldıktan sonra sigaralı bölüme geciyorum diye merdivenlerden inip tuvalete gitmek
sözlükte girilecek olan entryi başka başlıkların altına girmek. söz misal var mısın yok musun başlığı altına girecek olduğum entryi facebook başlığına girmem, bunu 1 gün sonra farkedip, "dalınır da bu kadar mı dalınır?" diye hayıflanmam.
öğrenci evinde iki kız(ikisi de birbirinden dalgın)kalınmaktadır.Sabah uyanılıp derse gitmek üzere kapıdan çıkarken anahtarın kapının dışında olduğu görülür.Panikle bir üst baş yatak kontrolü yapıldıktan sonra,kurban olduğum Allahım sen ne büyüksün bizi aptallığımızdan hep koru aminnn! denir ve biraz dumur evden çıkıllıp gidilir hem de tek parça.
okulumu sınırlarında barındırdığı içün beşiktaşa gitmem gerektiğinden kozyatağından kalkan 129ları sıkça kullanırım. bilen bilir 129ttaksime*; 129kmecidiyeköye* gitmek içün birinci köprüden geçer. lakin 129t köprüye gelene kadar libadiye, bulgurlu, çamlıca ne var ne yok bi dolanıdığından pek cazip gelmez. ondandır ki köprüye gelene kadar 129k yı kullanır; oradan herhangi bir taksim arabasına binerim. (bkz: 110 112 123 e-8 129t)*
her neyse.
bugün yine işim düştü bi okula gideyim dedim.
kozyatağında baktım 129knin kalkmasına daha 15 dk var. bindim 129t ye. göztepe, bulgurlu, libadiye, çamlıca* falan filan derken geldik köprü yoluna. alışmış kudurmuş derken 129k ya gitti aklım ve kalktım indim arabadan. durağa da 4 tane otobüs yanaşmış da hafif bi kuyruk olduşmış hani. ben de koştum önlere doğru baktım var mı işime yarar bir tane diye ama yoktu. sonra döndüm arkama ne göreyim? 129t. ''bala bak geldi hemen'' dedim ve bindim indiğim arabaya.
şimdi böle anlatınca çok komik gelmeyebilir ama inerken yanından kalktığım kız tekrar bindiğimi görünce çok kastı utanmayım deyi ama gülmekten altına sıçayazdı yine de aq.
tabi yaptığım aptallığı anlamam da aynı sahneye denk gelince atın götünden düşen bok gibi hissettim kendimi ve güldüm kendime ben de.
ilkokulun ilk yillarinda bir beden dersindeyizdir. hoca basketbol oynatacaktir.optimus prime kisisi 15 yasina kadar spordan bihaber yasamis bir bunyedir. ne kural bilir, ne bir mac izlemistir. hoca dudugunu calar ve basket maci baslar. hava topundan sonra top ilk optimusun eline gelir, basketbol hakkinda topun sadece potaya atildigini bilen optimus, kendi yari sahasinda gelen topu tutmus ve rakip sahaya gitmek yerine kendi potasina yonelmis ve topu kendi potasina atmistir. salakligin yanina kazmalik da eklenince atis basket bile olmamistir. gerci basket olsa kendi potasina basket atan biri olarak tarihe de gecebiliirdim.
akabinde dumur bakislar ve hocadan enseye bir saplak kacinilmazdir. hocanin "gec otur lan yerine" bagirislari esliginde yerimi baska bir arkadasa birakirim. teknik direktorle sorunlar yasayip oyundan alinan bir oyuncu edasiyla sahayi terkederim.
gmln: noldu yani küstününüz mü şimdi siz?
ayla: tabi kızım yavv bidaha suratına bakan böyle olsun.nerden bulaşmışım ben onun gibi tipitipe yav?
gmln: nese ei yavv düzelir gider boşver uzatma
ayla: yok bee ne düzelmesi bitti artık kesin hede hödö....
daha sonra kafa dağıtmak için dışarı çıkılır.gezilir.tozulur.yiyip içme faslı için uygun mekan bulunduktan sonra bir güzel mekana yerleşilir.tam bu sırada sabahtan beri küs olduğu suratını bile görmek istemediği Asu'da karşı masada oturur bu şahsın.ama tabi kız kendisine küsüldüğünden haberi olmadığı için her zamanki yapmacık moduyla masaya yaklaşır.
asu: aaaaa ayla'cım naber yav görüşemiyoruz ne zamandır özlettin kendini valla.
o dalgınlıkla mı sinirle mi artık bilinmez ayla şahşı bi anda küs olduğunu unutur.ve olanlar olur.
ayla: aaaa Asu'cum nolsun yavv iyiyiz bizde işte arkadaşla birşeyler yemeğe geldiydik.yavv aklımdasın ne zamandır arıyım şu kızı buluşalım dertleşelim yav anlatırız son dedikoduları kız kıza şöyle kaynatırız iyice!
asu: ayyy kız benimde aklımda da hemde ne bomba olaylar oldu bi bilsen...
ayla: kız anlat çabuk bakayım şurda hemen çatlatma beni!özlemişim be böyle fiskosu senle canım ya!
asu: bende bende ama şimdi arkadaşlar bekliyor,ben gideyim seni ararım sonra oturur uzun uzun dertleşiriz
ayla: ne demek canım keyfine bak sen hede hödö...
şeklinde bir diyalog geçer.
ben hayretler içerisinde
-ne bu şimdi kamera şakası mı?
-ne ne?
-ne nesi var mı kızım yarım saat önce gırtlağına yapışcam dediğin kız ben miydim?ne lan bu iki yarım beyin beni mi kekliyonuz bee hede hödöööö...
-...?(vede acı acı bir fısıldamayla) hassiktirr!!
kahvaltı sofrası bir güzel toplanır bütün kahvaltılıklar üst üste konur. en üste de masayı silip kırıkları/çöpleri içine topladığın tabak konur.hepsi buzdolabına özenle yerleştirilir.
Artık dalgınlık mıdır sarhoşluğun verdiği duygu mudur bilemiyorum ama.. Bir gece biranede güzelce kafa çekilir sonra yakın arkadaş kötüyüm diye aranır..ARkadaş kapının önüne geldiğinde elinizde kumandayla uyuya kalmışsınızdır ve telefonda yastığın altındadır. TElefon çalmaya başlar uyanırsınız ve elinize kumandayı alıp düşünmeye başlarsınız, hangi tuş açıyodu lan bunu diye bütün tuşlara basarsınız ama açılmaz, sonra kumandaya küfür ederken yastığın altında çalan telefon farkedilir ve açılır..
atatürk havalimanı'na iniş yapıcak olan anne için sevgiliyi sabiha gökçen'e göndermek. hayır bir de sabiha gökçen izmir seferleri ezberimde. nasıl yaptım böyle bir şeyi aklım almıyor.