durun gençler yaşanmış bir anımı anlatayım size. müsait olan okusun.
bisikletle yatıp bisikletle kalktığım zamanda bir arkadaşla uludağa tırmanmaya karar verdik. o zamanlar çok seviyorum bu bisikletle tımanma işlerini. bisiklet grubumuzdan bir arkadaşla anlaştık ve arabaya bisikletleri yükleyip bursaya gittik. arabayı o teleferiğin başladığı noktaya yakın bir yere park ettik, bisikletleri hazırladık, kıyafetleri giydik, arabayı kilitledik ve tam yola çıkıyorduk ki yanıma nakit almadığımı fark ettim. arkadaşa, para arabada kaldı çok uzaklaşmadan dönelim dedim. o da yanında nakiti olduğunu söyledi. o zaman tamam dedim ve yola koyulduk. az gittik marketten birer sporcu içeceği aldık ve başladık tırmanmaya. zirveye vardık ve birşeyler yiyelim dedim. arkadaş yanında kafi miktarda para olduğunu söyleyen zalım bana "para bitti içecek aldık ya aşağıda" demesin mi. af buyurun göt gibi kaldım. para yok atıştırmalık yok yiyecek yok. yapacak birşey de kalmadı bize. az soluklanıp inişe geçtik. biran önce aşağı inip arabadan para alıp yemek yemem lazımdı.
başlıktaki "yanımda yüklü para var" başlığını görünce o aklıma geldi. kişinden kişiye ve duruma göre değişen kavram "yüklü para".