yannis ritsos

entry35 galeri0
    1.
  1. yunanlilarin en buyuk sairlerinden biri.verem hastaligini yenmis,orumcek adli siiri cok populer olan sair.
    (bkz: uktedir)
    3 ...
  2. 2.
  3. (1909-1990) peleponez doğumlu yunanistanın en buyuk şairi.nazımın,nerudanın,aragonun ırmağının kanalıdır.tum muhaliflerle aynı izduşumü yansıtsa da ömrünün yazgısı susmayan,susamayan,susturulamayandır.ölgun sulara uzanarak görmezden gelinen,bilinmeyen,bilirek es gecilmiş karakterleri,durumları,nesneleri okuyucuya nakış nakış işleyerek zihne kazıyan bir guctur şiiri.asla kabalaşmadan,sloganlaşmadan lirik armoniyi ile dilinde ebem kuşağı yaratabilecek yetidedir.
    kendinde konuşan ama asla kendinde susmayan bir parrhesiastestir.Bu yanıyla doğruyu söyler çünkü söylediğinin doğru olduğunu bilir ve söylediğinin doğru olduğunu bilir çünkü söylediği gerçekten doğrudur.aragon yuzyılın en buyuk şairlerinden biri olarak selamlarken, metaforunun imgelediği noktayı gösterebilme gucunu de hesaba katarak sözü yalın ve direkt muhatabına yoneltmesinin etkisinden bu unvanı layık görmektedir.
    5 ...
  4. 3.
  5. nerdeyse eksiksiz

    biliyorsun,ölüm diye birşey yok,diyor adam kadına.
    biliyorum , evet artık öldüğüme göre,diyor kadın
    iki gömleğin de ütülendi ,çekmecede,
    sadece küçücük bir gül benim özlediğim
    (çev:cevat çapan)
    2 ...
  6. 4.
  7. adam koltuğa oturmuştu,

    konuşuyordu.

    kendi sesini dinliyordu. kadın,

    saçını düzeltiyordu aynaların karşısında.

    kadının saçı boyalıydı.

    adamın sesi boyalıydı.

    bunu biliyorlardı.

    yannis ritsos
    4 ...
  8. 5.
  9. "ulan ben bu dünyada niye varım ? " sorusuna yanıt vermeme yardımcı olan büyük ruhlardan bir tanesi.

    Yaşamıyla şiir olmuş büyük bir ozan.

    ben türküm, o yunan, bu zenci, bu bilmemne sığlığında vakit geçiren kıt beyinlere verilen koca bir yanıt.
    6 ...
  10. 6.
  11. çağdaş yunan şiirinin en büyük adı.
    yalnızca yunan şiirinin değil dünya edebiyatının da en önemli şairlerinden biri sayılıyor. nobel edebiyat ödülüne birçok kez aday gösterilmesine rağmen, bu ödül ona değil, diğer yunanlı üstat elitis'e verilmiştir. oysa ritsos, çoğu eleştirmenlerin de belirttiği üzere daha büyük bir şairdir.
    şiirleri mitolojiden fırlamış, yüzyılımıza barış türküleri, şiirleri söylemiş gibidir. barış, özgürlük gibi belli temalar üstüne yoğunlaşmış ama aşkı ıskalamamıştır.
    tüm şiirleri varlık yayınları'nca tek kitapta toplanmış ve özdemir ince ile herkül milas'ın orjinal dilinden yaptığı çeviriyle yayınlanmıştır.
    2 ...
  12. 7.
  13. Siyasal görüşleri yüzünden Metaksas ve Papadopulos dönemlerinde Ege adalarında sürgün olarak yaşamış 20. Yüzyıl Yunan şiirinin büyük ustalarından. Ayışığı Sonatı (1956) adlı kitabıyla Ulusal Şiir Ödülü'nü, 1976'da Etna-Taormina Şiir Ödülü'nü ve pekçok uluslararası ödül kazanmıştır.
    1 ...
  14. 8.
  15. farklı halkları aynı duygusallıkla anlatması bakımından yunanistan'ın nazım hikmeti diyebiliriz onun için. ayrıca nazım hikmet için şu dizeleri kaleme almıştır:

    "karanlıkta gülümsedi bir adam.
    belki çünkü karanlığı görmüstü,
    belki cünkü karanlıkta görmüstü."

    bir de;

    (bkz: kız kardeşimin türküsü)

    (bkz: bir ad müzik ve evrene dönüşünce)

    (bkz: umarsız penelope)
    1 ...
  16. 9.
  17. 10.
  18. 1909 doğumlu yunan şair. ege'nin barış karanfili. kin bayraklarını yıkan şair.

    bir çok güzel şiiri vardır.

    Barış

    Çocuğun gördüğü düştür barış,
    annenin gördüğü düştür barış,
    ağaçlar altında sevdalıların sevda sözleridir barış;
    Gözlerinin içinde uçsuz bucaksız bir
    gülümseme elinde yemiş dolu bir zembil ve
    alnında ter tomurcukları,
    Pencerede suyu soğutan testideki damlalar gibi;
    Akşam üstü eve dönen babadır barış,
    Dünyanın yüzünde yara izleri kapanırken
    ağaçlar diktiğimizde
    havan mermilerinin kazdığı çukurlara;
    Yangının kavurduğu yüreklerde
    ilk tomurcuklarını açarken umut
    ve ölüler kanlarının boşa gitmediğini bilerek
    yana dönüp içerlemeksizin uyuyabildiklerindedir
    barış…
    Barış yemek kokusudur tüten,
    Aksamlayın
    arabanın yolda durmasının korkutmadığı,
    Kapı çalınmasının dost demek olduğu,
    Ve pencereyi saat başı açmanın renklerinin uzaktaki çanlarıyla
    gözlerimizin bayram etmesini sağlayan
    gökyüzü demek olduğu zamandır barış;
    Barış bir bardak sıcak süt ve bir kitaptır,
    Uyanan çocuk önünde
    başaklar birbirlerine eğilip işte ışık ışık ışık dedikleri
    Ve ufuk çemberi ışıkla dolup taştığı zamandır barış;
    Hapisaneler onarılıp kitaplıklar yapıldığı zaman,
    Eşikten eşiğe bir türkü yükseldiği zaman
    geceleyin,
    Cumartesi akşamları mahalle berberinden çıkan yeni tıraş olmuş
    bir işçi gibi baharda ay buluttan çıktığı zamandır barış;
    Geçmiş gün yitirilmiş bir gün olmadığı, sevinç yapraklarını akşamın içine salan bir kök ve kazanılmış bir gün hak edilen bir uyku olduğu zaman acıyı kovmak için zamanın dört bir bucağından güneşin hemen ayaklarını bağladığını duyduğun zamandır barış.......
    Barış ışınlar demetidir yaz ovalarında iyilik alfabesin tanın dizlerinde,
    Kardeşim dediğin yarın kuracağız dediğin zaman kuracağız dediğimizi kurunca
    türkü çağırdığımız zamandır barış;
    Ölüm yüreklerde az yer kapladığı ve güvenli parmaklarla
    mutluluğu gösterdigi zaman bacalar;
    ikindi vaktinin büyük karanfilini
    ozan ve proleter aynı şekilde kokladığı zamandır barış;
    insanların sıkışan elleridir barış,
    Dünyanın masasındaki ekmektir,
    Gülümsemesidir annenin
    Budur yalnızca
    başka bir şey değildir barış
    Ve toprakta derin yarıklar açan sabahlar
    tek bir sözcük yazarlar,
    Barış başka bir şey değil barış;
    Dizelerimin rayları üzerinde
    buğday ve güller yüklenmiş geleceğe doğru yol alan bir trendir barış,
    Kardeşlerim barış içinde derin derin soluk alıyor tüm dünya bütün düşleriyle
    verin ellerinizi kardeşlerim işte budur barış…..

    Yannis Ritsos
    2 ...
  19. 11.
  20. birden

    Sessiz gece. Sessiz. Ve sen vazgeçtin
    beklemekten. Nerdeyse dingindi her yer.
    Birden, orada olmayan kişinin o canlı
    dokunuşunu duydun yüzünde. Gelecek.
    Sonra kendi kendine çarpan pancurların sesi.
    işte rüzgâr da çıktı. Ve biraz ötede,
    kendi sesinde boğuluyordu deniz.
    4 ...
  21. 12.
  22. BiR SÖZCÜK O

    Bir şey bilmiyorum - dedi - bir şeyim yok, bir şey değilim
    buradaysam, dünyanın içinde, çakılmış bir büyük kanatla göğsüme,
    o'dur öğrendiğim tek sözcük, söyler ağlarım-
    onu tanıyorum, onunla varım, onu haykırırım rüzgâra-
    uykusuz ıssız gecelerde öldürenlerin öğrettikleri
    onca taşın taşlanmanın altında - yalnız bir sözcük:
    Özgürlük, Özgürlük, Özgürlük.

    yannis ritsos
    2 ...
  23. 13.
  24. " Sana bu pembe bulutları göstermek istiyorum gecede.
    Ama görmüyorsun. Gece olmuş -insan neyi görebilir ki?

    Artık senin gözlerinle görmekten öte bir seçeneğim yok,
    diyor,
    demek ki yalnız değilim, yalnız değilsin. Gerçekten de
    bir şey yok sana gösterdiğim yerde.

    Sadece bir araya gelmiş yıldızlar, yorgun,
    bir kır eğlencesinden kamyonla dönen insanlar gibi,
    hayal kırıklığına uğramış, aç, hiç biri türkü söylemeyen,
    terli avuçlarında ezik yaban çiçekleri

    Ama ben direteceğim, diyor, görmekte ve sana göstermekte
    çünkü sen görmezsen, sanki ben de görmemiş olacağım
    hiç değilse senin gözlerinle görmemekte direteceğim-
    ve belki bir gün buluşacağız başka yönlerden gelip. "
    5 ...
  25. 14.
  26. (1 Mayıs, 1909 - 11 Kasım, 1990) Yunan şair.
    Peloponez yarımadasında Monemvasia'da doğdu. Ritsos liseyi bitirdikten sonra, on yedi yaşında Atina'ya gitti. Daha sonra yüksek öğrenimden vazgeçti. 1927-1931 yıllarını verem hastalığı nedeniyle bir sanatoryumda geçirdi. ilk şiirlerini bu dönemde yayımlamaya başladı. 1931'te komünist gruplara katıldı, bu şiirinin doğrultusunu çizdi; ilk şiirlerinde burjuva karşıtı devrimci sanatçıların çizgisini izledi. Trakter (1934, Traktör) adlı, Sovyetler Birliği'nde sosyalist düzeni ele aldığı ve teknik temasını da Yunan şiirine sokan ilk kitabında, nihilizme karşı tavır aldı. Epitaphios (Yazıt-Mezar Yazıtı) (1936) adlı kitabı Atina'da Zeus tapınağında, faşist cunta yönetimi tarafından törenle yakıldı.
    Şair, solcu siyasal görüşleri yüzünden Metaksas (Limnos, Agios Evstratios, Makronisos adaları) ve Papadopulos (Giaros ve Leros adaları) dönemlerinde Ege Adalarında sürgün olarak yaşadı. Ayışığı Sonatı (1956) adlı kitabıyla Ulusal Şiir Ödülü'nü, 1976'da Etna-Taormina Şiir Ödülünü ve pek çok uluslararası ödülü kazandı. Ritsos'un otuzdan çok kitabı yayınlanmıştır. Ritsos 1977 Lenin Uluslararası Barış Ödülü'nü almıştır
    Ritsos, metaforlarla örülü şiirlerinde, Yunanistan coğrafyasını arka plana alarak, yurtseverlik duygularını işledi. insanın günlük yaşamdaki durumuna yaklaşımı, nesnelere duyduğu ilgi, ayrıntıları bütün yalınlığıyla yansıttığı kısa şiirlerinde iyice belirginleşir.
    Şiirleri 80 kadar dile çevrilmiş ve milyonlarca insana ulaşmıştır.
    1 ...
  27. 15.
  28. barış

    Çocuğun gördüğü düştür barış.
    Ananın gördüğü düştür barış.
    Ağaçlar altında söylenen sevda sözleridir barış.
    ...Akşam alacasında, gözlerinde ferah bir gülümseyişle döner ya baba
    elinde yemiş dolu bir sepet;
    ve serinlesin diye su, pencere önüne konmuş toprak testi gibi
    ter damlalarıyla alnında...
    barış budur işte.
    Evrenin yüzündeki yara izleri kapandığı zaman
    ağaçlar dikildiğinde top mermilerinin açtığı çukurlara,
    yangının eritip tükettiği yüreklerde
    ilk tomurcukları belirdiği zaman umudun,
    ölüler rahatça uyuyabildiklerinde, kaygı duymaksızın artık,
    boşa akmadığını bilerek, kanlarının,
    barış budur işte.
    Barış sıcak yemeklerden tüten kokudur akşamda
    yüreği korkuyla ürpertmediğinde sokaktaki ani fren sesi
    ve çalınan kapı, arkadaşlar demek olduğunda sadece.
    Barış, açılan bir pencereden, ne zaman olursa olsun
    gökyüzünün dolmasıdır içeriye;
    gökyüzünün, renklerinden uzaklaşmış çanlarıyla
    bayram günlerini çalan gözlerimizde.
    Barış budur işte.
    Bir tas sıcak süttür barış ve uyanan bir çocuğun
    gözlerinin önüne tutulan kitaptır.
    Başaklar uzanıp, ışık! Işık! - diye fısıldarlarken birbirlerine!
    Işık taşarken ufkun yalağından.
    Barış budur işte.
    Kitaplık yapıldığı zaman hapishaneler
    Geceleyin kapı kapı dolaştığı zaman bir türkü
    ve dolunay, taptaze yüzünü gösterdiği zaman bir bulutun arkasından
    cumartesi akşamı berberden pırıl pırıl çıkan bir işçi;
    barış budur işte.
    Geçen her gün yitirilmiş bir gün değil de
    bir kök olduğu zaman
    gecede sevincin yapraklarını canlandırmaya.
    Geçen her gün kazanılmış bir gün olduğu zaman
    dürüst bir insanın deliksiz uykusunun ardı sıra.
    Ve sonunda, hissettiğimiz zaman yeniden
    zamanın tüm köşe bucağında acıları kovmak için
    ışıktan çizmelerini çektiğini güneşin.
    Barış budur işte.
    Barış, ışın demetleridir yaz tarlalarında,
    iyilik alfabesidir o, dizlerinde şafağın.
    Herkesin kardeşim demesidir birbirine, yarın yeni bir dünya
    kuracağız demesidir;
    ve kurmamızdır bu dünyayı türkülerle.
    Barış budur işte.
    Ölüm çok az yer tuttuğu için yüreklerde
    mutluluğu gösterdiğinde güven dolu parmağı yolların
    şair ve proleter eşitlikle çekebildiği gün içlerine
    büyük karanfilini alacakaranlığın...
    barış budur işte.
    Barış sımsıkı kenetlenmiş elleridir insanların
    sıcacık bir ekmektir o, masası üstünde dünyanın.
    Barış, bir annenin gülümseyişinden başka bir şey değildir.
    Ve toprakta derin izler açan sabanların
    tek bir sözcüktür yazdıkları:
    Barış
    Ve bir tren ilerler geleceğe doğru
    kayarak benim dizelerimin rayları üzerinden
    buğdayla ve güllerle yüklü bir tren.
    Bu tren, barıştır işte.
    Kardeşler, barış içinde ancak
    derin derin soluk alır evren.
    tüm evren, taşıyarak tüm düşlerini.
    Kardeşler, uzatın ellerinizi.
    Barış budur işte.

    Yannis RITSOS
    Çeviren : Ataol BEHRAMOĞLU
    1 ...
  29. 16.
  30. yunan şairlerinin en büyük kalemi.

    kendi deyimiyle; ''sırtında taşıyıp da başkalarına veremediği ışığı en büyük yük sayan'' şairlerden biri.

    1 mayıs 1909'da yunanistan'ın peleponez bölgesindeki küçük bir köyde dünyaya gelir.
    dünyaya geldiği süre içerinde yaşanılan toprak reformu ve feodal kalıntılara son verme umudu arasında ailesi maddi kayıplar yaşar.

    maddiyatla yok olan ailesi kayıplarını vermeye başlar. annesi ve erkek kardeşi bu dönemde veremden ölür. ve kısa süre sonra bunun etkisinde kalan kız kardeşininde delirdiğini görerek tamamen yıkılır.

    yıllar sonra çok etkisinde kaldığı bu olayı kız kardeşimin türküsü olarak olarak edebiyat dünyasına armağan eder.

    şiirde küçük kardeşine; ''yalnız senin gözlerinin pınarı susuzluğumu dindirebilir ve hayatıma baharı getirebilir'' şeklinde seslenir yüreği.

    liseyi bitirip atina'ya yerleşir. burada kendi görüşlerini ve düzeni sorgulamaya başlarken o da tıpkı annesi gibi ciğerlerini vereme teslim eder.

    ama ritsos tedavi için gittiği hastanede bile susmaz. şiirin yanı sıra resim, heykel ve müzikle de ilgilenmeye başlar.
    öte yandan marksizmi benimser.

    ve ilk şiir kitabı traktörler'i 1934 yılında yayınlar.
    1935 yılında ise piramitler gelir edebiyat dünyasına.

    ama ona asıl şöhreti getiren epitaphios olur. bu şiiri yunan devrimci hareketinin marşı olur.
    bu süre zarfında dikta rejimine karşı eserlerini yayınlamaya devam eder şair.

    1938 yılında ilk yaz senfonisi ardından 1940 yılında okyanusun yürüyüşü ve 1942'de yağmur ritimli mazurka gelir.

    yunan iç savaş döneminde, siyasi düşünceleri nedeniyle 4 yıl sürgün yaşar. bu süre zarfında toplama kamplarında yaşar ve bizlere uyanıklık ve dünyanın mahalleleri kitaplarını armağan eder.
    1952 yılında ise tekrar atina'ya döner.

    ''her birimiz aşka tek başına gidecek, kadere ve ölüme tek başına'' dizelerinin yer aldığı ay ışığı sonatı şiiriyle 1956 yılında ulusal şiir ödülünü alır.

    1958 yılında yabancı ile yaşlı kadınlar ve deniz kitabını yayınlar.

    daha sonra tekrar gelen dikta rejimi onu ve bir çok aydın yazarı tekrar sürgüne atar.
    ve bu sırada 1981 yılında özdemir ince'ye röportaj verir.

    tarihe geçen ise dönemin başbakan yardımcısına verdiği sözler olur .
    kendisine bir şair olarak neden siyasetle ilgilendiğini soran başbakan yardımcısına cevabı kendisi kadar diktir.

    ''bir ozan önce vatandaştır ve politikayla ilgilenmek onun en asil görevidir''.

    9 defa nobel ödülü'ne aday gösterilir fakat asla ödülün sahibi olamaz. ve 1977'de lenin barış ödülü'nü alır ve belirtir; ''bu ödül benim için nobel'den daha değerli''dir der.

    not: copy paste değildir. tamamen bana aittir. hoş bu da asla okunmayacak ya neyse..
    3 ...
  31. 17.
  32. ayışığı sonatı

    bırak ben de geleyim seninle. ne kadar da güzel ay
    bu akşam! iyidir ay, iyidir, -kimse görmeyecek
    nasıl da ağarmış olduğunu saçlarımın. ay
    altın rengine dönüştürecek gene. sen de anlayamayacaksın.
    bırak ben de geleyim seninle.

    ay çıkınca, büyür evdeki gölgeler,
    görünmez eller açar perdeleri,
    piyanonun tozlarına unutulmuş sözcükler yazar
    solgun bir parmak -duymak istemem onları. ne olur sus.

    bırak ben de geleyim seninle,
    biraz daha uzağa, fabrikanın duvarlarına kadar,
    o beton, o göksel, o ayışığıyla badanalanmış,
    öylesine kayıtsız, öylesine maddeden uzak,
    öylesine gerçek ve neredeyse soyut kentin
    göründüğü o köşebaşına kadar,
    istersen inanabilirsin yaşadığına, yaşamadığına hatta,
    istersen hiç yaşamadım diye düşün, inanma istersen

    zaman ve yıkımlarına

    bırak ben de geleyim seninle.

    çeviren : özdemir ince

    (1956 ulusal şiir ödülü)
    3 ...
  33. 18.
  34. Bu ağaçlar katlanamaz daha basık bir göğe
    Bu taşlar katlanamaz yabancı çizmelere
    Yalnız güneşe boyun eğer bu yüzler
    Yalnız doğruluğa boyun eğer bu yürekler...
    2 ...
  35. 19.
  36. mazlum çimen'in büyük adam küçük aşk filmi için yaptığı müziğin üzerine rutkay aziz'in okuduğu "barış" şiiri dinlenilmelidir.
    2 ...
  37. 20.
  38. büyük işlerin ustasıdır.

    Yalın şeylerin arkasına gizleniyorum beni bulasın diye;
    beni bulamazsan, eşyayı bulacaksın,
    elimin dokurnduğu şeylere dokunacaksın,
    parmak izlerimiz karışacak birbirine.

    Ağustos mehtabı ışıyor mutfakta
    kalaylanmış bir tencere gibi (sana bu söylediklerim
    yüzünden öyle görünüyor),
    boş evi ve evin diz çökmüş sessizliğini aydınlatıyor-
    sessizlik hep öyle diz çökmüş gibi kalıyor.

    Her sözcük bir geçittir
    bir buluşmaya, çoğu zaman vazgeçilen,
    işte o zaman doğrudur o sözcük; buluşmakta direttiği zaman.
    3 ...
  39. 21.
  40. ...daha uzun geceler geliyor.
    etobur bitkiler
    sarıyor evi,
    sarıyor yatağı.
    burada olmayan dudakların
    emiyor beni. *
    2 ...
  41. 22.
  42. kadıköy'de en son enerjimle dolaşırken çok güzel bir kitapçı görmemle başladı tanışıklığımız... hatta deli gibi, aa şu kitap evet evet şunuda istiyorum derken, nasıl geldi bilmiyorum da kucağımda bir sürü kitap arasındaydı. Sayfaları çevirdikçe ben nasıl olurda daha yeni tanışıyorum diye kendime kızdım... Uzun süre en iyi arkadaşım olcak gibi...
    2 ...
  43. 23.
  44. ''Bel kemiği olmayanlar ayakta kalırdı hep''
    3 ...
  45. 24.
  46. 25.
  47. şiirleriyle ortaokulun sonlarında tanıştığım, 'belki bir gün' şiiriyle mest olduğum değerli şair. o şiir hala telefonumda ve zihnimde kayıtlıdır. olaylar, hissedilenler belki çok benzer ama herşey ifade edebilmekte. ifade biçimi ne denli önemli!
    (bkz: belki bir gün)
    1 ...
© 2025 uludağ sözlük