Lise matematikte hala unutmam tüm sınavı yapıp tek soru kalıştır. Uğraştım uğraştım çözemedim. Sonunda kalemi bırakıp 'sikerim öyle soruyu!' dedim bağırarak küfür eden bir insan değilim ama düşünün tüm sınav bitmiş ve tek soru. Tabi o anda hocanın ve tüm sınıfın bana baktığını farkedememişim.
aynı okulda okuyan fakat hiç muhabbeti olmayan 1 erkek ve 1 kız arasında geçer. channingtatum oldukça hızlı bir şekilde dikmenin o sikik caddelerinde seyir etmekteyken önündeki araba birden frene asılır. channingtatum durumu farketmesine rağmen arabaya arkadan giydirmekten (çarpmaktan) kaçamaz. hemen inilir, okuldan birisi olduğunu 2 taraf da anlar. hiç bir hasar yoktur fakat altta ufak bir çizik vardır. yaptırmak için ısrar edilir fakat önemli değil aynı okuldanız ne olacak laflarıyla olay kapanır. ertesi gün kaza hakkında muhabbet edilir böyle oldu şöyle oldu vs.
onun ertesi gününde;
+merhaba
-merhaba
+nasılsın bugün çarpmak yok demi?
-valla dikmen'e gelirsem dikkatli ol beni gördüğün anda sağa geç ben geçeyim öyle devam et. ehehehe (şabanca sırıtmalar)
+bak bu sefer bmw ile geldim vurursan ödetirim bunu. (ciddi)
-ehe. ? (gülsene lan)
+...
-(amına koduğum artistliğini sikerim senin)
bimekse sound bomb almaya gidilmiştir. müşterilerle ilgilenen çok seksi bir hatun vardır. yanına yaklaşılıp Sound bomb var mı? demek istenir fakat gayri ihtiyari sex bomb var mı? denir. hatunun suratında garip bir ifade oluşur. yanlışlıkla söylenen şey farkedildiğinde çoktan magmanın derinliklerine ilerlenmiştir.
kankayla hararetli bir şekilde sohbet edilirken almanca öğretmeninin arkadan "capuacocugu 55 aldın" diye bağırması ve senin bu cümleyi kankadan duyduğunu zannedip insanların duyabileceği sesle "yürü len" şeklinde cevaplaman.
almak istediğim arabayı tarif ederken kaptırıp 'arkası küçük olsun önü büyük ve uzun olsun istiyorum bide beyaz olmalı mutlakaa' demiş idim. sonrası arkadaşın bakışları, kızarmalar, sessizlikler filan..
Biz kızla konuşurken laf nerden geldi bilmiyorum ama bildiğimiz element olan altınla ilgili bir şey demiştim de Allah'tan bozuntuya vermedi. Kötü bir anlam çıkmıştı ortaya. Kısa bir sessizlik olmuştu...
ağızdan birden çıkan ve çıktığı anda sizi rezil eden cümledir.
bir gün aştiden beşevlere gidiyorum minibüsle. bir yandan da (bkz: yaran minibüs diyalogları) nı okuyorum. arada gülüyorum falan.neyse ineceğim yere gelmek üzereyiz. okuduklarımın etkisinde kalarak belki 20 kişinin içinde "mübarek bi yerde inebilir miyiiim?!" diye bağırdım.. herkes bana baktı tabi millet gülmemek için kendini zor tutuyor falan ben kıpkırmızı..
az sonra okuyacaklarınız benim en çok acı duyduğum şeydir.
matematik dersidir ve wild şaşırtıcı bir şekilde sorulan zor soruyu bilir öğretmen artı vereceğim sana der . ben anlamam ve ne ? bana verecekmisiniz derim yanlışlıkla ve sınıfta bir kargaşa çıkar ne öğretmen wild e vercekmiymiş ...
hiç unutmam tam bir travma yaşattı bende ...
Dolmustasiniz, bir yandan telefonun ucundaki arkadasinizi dinliyorsunuz bir yandan da inmek icin şoföre sesleniyorsunuz; "binecek var." Tabi yuksek sesle soylendigi icin dolmustakilerin gulusleri ile olaya ayikirsiniz.
Din hocasinin gozune girmek icin allah korusun mu yoksa seytan kulağına kurşun mu desem diye düşünürken hocanin gozune baka baka seytan korusun hocam heheh demek. 2 hafta derse girmedim.
prezervatif alacaktım. aslında uzun zamandır düşünüyordum almayı ama bir türlü cesaret edemiyordum. dedim bu sefer kesin alıcam amına korum artık yeter. hızlı hızlı adımlarla, kulağımda müthiş bir elektro solosuyla girdim markete.
öyle hiç işi uzatmak niyetinde değildim. hani 'bi tane marlboro, bi kutu sakız, bi tane şey neydi heh kondom hehe' demeyecektim. ilk seferde böyle diyesim geldi ama kendimi tokatlayıp vazgeçirdim bu ezik davranıştan.
sıraya geçtim. önümde 3 kişi vardı. ulan bekledikçe azmim kırılıyordu, ter basıyordu. bi an kaçacak gibi oldum, arkama biri geçti mecbur durdum. prezervatif kutularına göz attım. kasiyerin yanındaydılar hemen.
son kişi de parasının üstünü ve faturasını alınca sıra bana geldi. kasiyer bana ben kasiye bakıyorum. 5 saniye kadar sonra 'buyrun ne istemiştiniz?' dedi ve gülümsedi. 'bu kadar tatlı bir kızdan nasıl prezervatif istenir lan? ben prezervatif dediğim anda bu onu benim şeyime takışımı ve sulanmış bir vajinaya sokuşumu hayal edecek, bunu ona yapamam.' dedim içimden ve 'bi tane kısa kondom' dedim...
bi tane kısa kondom...
marlboro diyecektim...
kasiyer şaşkın bir ifadeyle 'kısa mı?' dedi. arkamdaki adam pıssıhıhı diye gülmeye başladı. ona doğru dönüp 'ne var lan yarak!' diye sol elimi kaldırdım. hayvan gibi adamdı, tekrar kasiyere döndüm. kasiyer prezervatif kutularının üzerini okuyordu tek tek. suratı kıpkırmızı olmuştu. gülmemek için zor dayanıyordu. 'anan da öyle demişti' dedim ve ağlayarak uzaklaştım oradan "ağlayan surat"
ulan 40 yılın başı prezervatifle 31 çekecektim, onu bile çok gördü bu dünya bana "üzgün surat"
koskoca sınıfta sosyoloji dersinde şu ifadeyi kullandım bir kez.
bazı kabilelerde yaşlıları kazığa oturtarak dağın tepesinden aşağıya... dedim ve başladım kahkahaya. sonra dedim ki onlara kazık değil çocuklar kızak. 10 dk toplayamadım sınıfı.
