telaşların en asili, en haysiyetlisidir. ya da değildir. bilemedim.
bilmediği ya da ilk defa gideceği -ki ikisi de aynı kapıya çıkar- bir yere ulaşmaya çalışan teyzemiz, otobüse binmiş, yol aldığı güzergahta bilmediği ya da ilk defa gideceği yerin koordinatlarını epey geçmiştir. yüreciğine ufak bir şüphe kıvılcımı düşen işbu teyze, şoföre eğilip "falanca yer"i geçtik mi diye sorar ki, aldığı yanıt onu onulmaz bir telaşa sürükler.
öyle bir telaş ki, düşman başına...
öyle bir telaş, yani.
+yavrum hacı emmi mahallesinden geçer mi bu?
-yok geçmez teyze.
+şöför bey oğlum durrr durr durr, ben 48 e binecektim çocuğum. hay allahh. yanlış binmişim ben. şeklinden bağırma sesiyle son bulur. *
bu teyzeler mantolu olur. genelde demirlere tutuna tutuna, merdivenleri ağır ağır ve söylenerek inerler. öyle bir telaşları vardır ki ankara ya atom bombası atılmış zannedebilirsiniz.