ülkemizde çoğu üniversite hazırlık öğrencilerinin yaptığı hatadır. ben de bu hataya düştüm. sanatsal bir kişilikten çıkan bir fizyoterapi teknikeri olmak.. geleceğe baktığımda tek görebildiğim şey ömür boyu hastane koridorlarında sıkıcı bir hayat. oysa şimdi düşünüyorum da seçme şansım olsaydı eğer bir reklam şirketinde çalışmak isterdim. projeler hazırlayıp sunmak isterdim. tekrar sınava hazırlanır yine okurum diyorum ama bu seferde her şey çok geç olur gibi geliyor. arkadaş edinemiyorum çünkü oturup sohbet etmekten keyif alınacak insanlar yok çevremde. çevremdekilerin konuştuğu kim kiminle ne yapmış, hangi dizide ne olmuş... müzikale gidelim diyorum benimle dalga geçiyorlar. sanatsal konuşabileceğim iki insan yok çevremde. çok sıkıcı bir hayatım olacak ve yalnız öleceğim sanırım.
Okula ve her türlü sistematik baskı yapılanmasına karşı biri olarak öğretmenlik yapmak inanılmaz zor. Ama bu durumu avantaja çevirmek mümkün. Reddettiğiniz saçmasapan ilke ve kaideleri, öğrencilerinize yaşatmamak adına uğraş vermek keyifli. Kısmen de olsa, belirli bir grubu rutinin dışına çıkardığınızı hissetmek çok hoş oluyor. Hele de o kitlenin yoğun özgüvenine tanık lolmak yok mu, tadından yenmez.
insanı süründürür. öldürmez daha beterini yapar ölene kadar süründürür.
bu olayı bilakis kendim yapmış bulunmaktayım. 18 yaşındaki ergene mesleğini seç dersen böyle hata yapar zaten. şu meslek seçiş olayının ülkede mutlaka değişmesi lazım. lan ben o yaşta hangi boxerı giyeceğimi seçemiyorum aq mesleği nasıl seçeyim. sonra bu yaşlara geliyorsun aklın başına geliyor siktir be diyorsun. onca sene kayıp.
başıma gelen durumdur. bir de bunu 4. sınıfta farkediyorsanız durum iyice dramatikleşir. bir sene sonra iş hayatına atılacaksınızdır ama mesleğe en fazla yoldan geçen insan kadar sıcaksınızdır. bunalımdan bunalıma sokar, lanet bir şeydir.