anneannemin yaptığının yanında çok da kötü olmadığını düşündüğüm eylem. kadın düğüne bir hafta önceden gidince siyasi parti grup toplantısına katılmış yazık*
aynı otelden 2 tane şube olunca kaçınılmaz olarak başa gelendir. hele ki düğünün sonlarına doğru milletin oturup soluklandığı bir zamanda kapıdan sırıtan 2 tip girince bir garip oluyor tabi. aslında erkek tarafı kız tarafı birbirine atıyor tanımadığında ama damat ve gelin tanımayınca çok acayip oluyor. hele ki sırıtış bir anda şapallığa dönüşünce rezillik daha da artıyor doğal olarak.
tanımadığın kişileri görünce "bunlar karşı tarafın akrabaları olsa gerek" deyip sonra o tanımadıklarının sayısı artınca hatta düğün başlayıp da gelini ve damadı görünce "nerdeyim ben ya?" gibi afallamalara düşme nedeni.
benim için zaten düğüne gitmek başlıbaşına bir zulüm işlevi görürken, bir de bunun üstüne yanlış düğün kelimelerin kifayetsiz kaldığı, boğazın düğüm düğüm olduğu zamanlar anlamı taşır.
Bazen çok fenadır, özellikle şehirde aynı adlı iki düğün salonu varsa.. hem topla tüm köyde ki akrabaları başka şehire getir sonra düğün salonunu tam tarif etme onlarda o yabancı halleriyle kalakalsınlar. Hem de baya bir zengin düğünün ortasında.
--spoiler--
--reklam--
düğününüzde oynayacak insanlar sizi birdenbire satıverdiler "abi çok önemli bir toplantım var" mı dediler?
askere gideceksiniz sizi havaya atacak "en büyük asker bizim asker" diye bağıracak uğurlayacak adam mı yok?
hiç üzülmeyin.
profesyonel oynama, uğurlama, davet ekibi hizmetinizde.
düğünlüre, nişanlara, kınalara, asker uğurlamalarına gidilir. aynı zamanda hem düğün hem nişan hem kına siparişi verenlerin cenazelerinde profesyonel yas tutarız. tabutu taşırız. her türlü ağlanır. helva yenir. pilavlı yapılır. ilgililere duyurulur. saygılar.
--reklam--
--spoiler--
konvoydan ayrılan güzel şöförün, düğün salonunu bulamamasıyla soluğu başka bir düğünde almaktır. yanlışlık farkedilince fellik fellik asıl düğün salonu aranır, eğer salon bulunmamakta ısrar ederse, "başka bi düğüne mi gitsek o kadar dolandıık boşa gitmesin" diye düşünülür ve mutlu son, giriş kapısı, bulunduğu muhitte üç beş tur attıktan sonra keşfedilebilen esrarengiz salona giriş yapılır. afiyet olsun.
düğün salonu isminin yanlış öğrenilmesi yüzünden başa gelen olay.
bugün bir arkadaşım evlendi sözlük, yağmur düğün salonu'nda demişti düğün. * giydim takımları gittim, ailesini tanımam ama çocuk iyi arkadaşımdır. her neyse girdim salondan içeri, damadın annesi ve babası karşıladı beni. görüştük, tokalaştık, buyur ettiler. "vay be annesi babası bunlarmış demek" dedim. indim düğün salonunun kalabalık olan alt katına, herkes bana bakıyor tip tip. içimden 'damadın arkadaşıyım işte, ne bakıyonuz?' diyerek oturdum biraz. arkadaşla yengeyi aradı gözlerim ama üst katta odadalarmış, takı merasimi zamanı gelince ineceklermiş. kalktım girdim halaya(halay müziği duyunca dayanamam). kaptırdım kendimi iyice, çıkardım ceketi daha fazla terlememek için, bir süre sonra kravatı da. coşturdum resmen halayı terler içinde. ta ki takı merasimi gelip de damadı görene kadar. dedim 'ulan bu kim?' şok oldum resmen, millette bana bakıyor gibi geldi sanki para takacak mıyım diye. ya da heyecan yaptım o an bilmiyorum. "o kadar oynadım takmadan da çıkılmaz" diyerekten bir miktar para taktım, koşar adımlarla çıktım hemen terler içinde. düğün salonunun önünde sigara içenlerle beraber yaktım bir sigara. o ara telefonuma gitti elim, iki saat önce aynen şu mesaj gelmiş: "kanka ben sana saka yaptim lan yagmur dugun salonuna gitme icim el vermedi he benim dugunde dilanda" bu arada dilan düğün salonu da hemen elli metre ileride başka bir düğün salonu. gittim sigaramı içe içe, girdim salona. orada da takı merasimi başlamış. takı takma sıra bana gelince pis pis güldü ibne 'nerelerdesin' diyerek. her neyse o düğünde de oynadım biraz, geldim eve. şimdi bu entryi giriyorum yorgun yorgun. bugün de böyle dandik bir anı yaşadım sözlük işte.
