batılılaşma ve uygarlaşmayı yanlış anlayıp batının gelişmiş noktalarını almak yerine sadece küçük ,ger kalmış ve yozlaşmış ahlaksızlık timsali özelliklerinin taklit edelerek sanki uygarlığa hizmet ediyormuş gibi , bunları büyük bir şevkle uygulama durumudur.
Kalabalık bir ortamda 360 derece dönerek gayet güzel örneklendirilebilecek * olgudur.
Ayrıca en büyük etkisini batılılaşma da gösteren yabancılaşmanın çok daha geniş yönleri de vardır.
batılılaşmayı sadece baloya gitmek, dans etmek, ecnebi manita yapmak, ağzına içki sürmeyenlerin dahi birden bire ayyaşlaşması durumudur. biz türkler batılılaşmayı beceremedik o zamanlar, artı olarak hiç bir şey alamadık daha doğrusu aldık ama aldıklarımızın bize hiç bir katkısı olmadı.
edebiyatımızda ilk olarak tanzimat edebiyatında işlenmiş konudur. şu kitaplarda konu olarak işlenmiştir;
Felatun Bey ile Rakım Efendi: A. Mithat Efendi
Araba Sevdası: Recaizade Mahmut Ekrem
Şıpsevdi: Hüseyin Rahmi Gürpınar
Mürebbiye: Hüseyin Rahmi Gürpınar
Kiralık Konak: Yakup Kadri Karaosrnanoğlu
Yaprak Dökümü: Resaî Nuri Güntekin
Sözde Kızlar: Peyami Safa
Fatih-Harbiye: Peyami Safa.
Batının sahip olduğu değerler uzun bir tarihsel süreçte gelişerek oluşmuştur.biz bu süreci sonuçlarına atlayarak geçemeyeceğimiz gibi bize uymayanları da alamayız.sadece başarısız bir taklit olarak kalır ve bir sentez yapamamış oluruz.
Tanzimat edebiyatının başlarında romantikçi tayfanın bir numaralı teması.
Ulam matbaayı bile bilmem kaç on yıl sonra almışsınız, dünyayı internet explorer gibi geriden takip ediyorsunuz, yetmezmiş gibi iyi kötü medeniyeti yakalamak için çaba sarfeden insanlara yanlış batılılaşma ehü ehü diye gömüp durmuşsunuz. He amına koyim he, yanlış batılılaşma. sanki amkumun hasta imparatorluğunda hiç sorun yokmuş gibi, bir sike derman olmayın habire durup durup kendi halinde sen cozef çıkışlı mülayimlere mürsellere laf çarpın amına koduğumun arkeolojik mehmet barlasları sizi, ahmet altan kılıklı müptezeller.
Hayır yaptığınız edebiyat bir boka benzese içim yanmayacak.
batılılar gibi uygar yaşamak konusunda en ufak bir çaba göstermeyip sadece aykırı yaşam tarzlarına kılıf uydurmak için batılılaşmayı perde olarak kullananların yaptıklarıdır. işine geldiği gibi batılılaşma da denebilir.
türkiye toplumunun en büyük yapısal sorunlarından biridir. türkiye'de kültürel hegemonya, batılılar gibi giyinen, batılılar gibi yiyip içen, ama fikri yapısı ve ruhu anadolu taşralısı olan bir güruhun elinde.
Olay yanlış Batılılaşmanın çok ötesine geçti, her gün yeni bir sapkınlıkla karşı karşıya kalıyoruz ve bunların batıyla pek alakası yok gibi. Mesela Adamın biri üvey ve öz bütün kızlarına tecavüz ediyor ve yıllarca hiçbir yaptırımla karşılaşmıyor, tecavüz ettiği çocuklar elinden kaçtı diye Müge anlı’ya başvurmasa olay yine ortaya çıkmayacak… böyle haberler her gün çıkıyor artık. sanırım adalet sisteminde batılılaşmak bizim toplumumuza uymadı; kısasa kısas olmadıkça, “hapiste paşalar gibi yatar çıkarım” anlayışı sürdükçe suç işleme eğilimi azalmayacak. Acilen ciddi yaptırımların gündeme getirilmesi lazım.