sözlük için geçerli olmayan önerme..
eksi oyları yanlış, artı oyları doğru gibi düşünürsek, sözlükte yanlışlar doğruyu götürüyor, ama doğrular da yanlışı..
en son hangi oyu verdiysen o..
çok zorlarsak, bundan hayata dair şöyle bir anlam çıkartabiliriz.
en son yaptığın seçim önemli..
bir de atasözü takalım uçurtmanın ucuna;
zararın neresinden dönsen kar.
sınavlarda olduğu gibi hayattada geçerli olan kuraldır ama sınavlar daha iyi niyetlidir zira 3 yada 4 yanlış 1 doğruyu götürürken;hayatta yapılan 1 yanlış neredeyse bütün doğruları götürebilmektedir.
önce meslek seçiminde yapıyor bu işi..
hayatımızın bundan sonraki bölümünü nasıl yaşayacağımızı çok etkileyecek bir seçimi bu şekilde yapıyoruz. 4 yanlış 1 doğruyu götürüyor ve kalanların üzerine, muhtemelen hayatımız boyunca sahip olacağımız mesleğimizi kuruyoruz.
iki doğru daha fazla yapıp x olacakken, y oluyoruz..
x olsaydık nasıl yaşayacağımızı hiç bilmeden, y olarak çalışmaya ve yaşamaya başlıyoruz.
hangisi daha iyi olacaktı bilinmez, birisi hiç yaşanmıyor çünkü..
seçtiğimiz her yol kendisi ile kesişen başka başka yollarla, başka başka seçimler ile devam edip gidiyor.
sonrasında birden fazla seçeneğimizin olduğu her durumda, bir tercih yapıyoruz. yaptığımız tercih o an için bize doğru gibi görünse de, sonrasında yanlış olduğuna karar verebiliyoruz. o zaman başta yanlış sandığımız doğruyu elden kaçırmış oluyoruz.
peki o ilk an diğerini seçmiş olsaydık ve onu yaşasaydık, geçen zamanda seçimimizin doğru olduğuna karar vereceğimizin garantisi ne?
doğru ne? yanlış ne? eğer sadece birisini yaşıyorsak ve sonuçta onun yanlış olduğunu anlıyorsak, yaşamadığımızın doğru olduğuna inanmamız sadece varsayım değil mi?
yaptığımız seçimi yaşadıktan sonra bir tek şeyi bilebiliriz. tercih ettiğimizin yanlış olduğunu... ama diğerinin doğru olduğu sadece varsayımdır. belki onu yaşasaydık, yine başka biçimde aynı yere gelecektik.
belki sadece iki seçenek yok, belki görmediğimiz algılamadığımız, aramadığımız başka seçenekler de var...
eve sağdaki sokaktan değil soldakinden gitseydim, kafama saksı düşmeyecekti diyebiliriz. ama soldakinde de araba çarpmayacağını bilemeyiz..
hayat için; doğru, yanlış diye minicik kalıplar yeterli değil, adı üstünde hayat bu.. sığmaz ne kalıba, ne doğruya, ne yanlışa...
yanlışlar bir biçimde doğruyu götürür belki, ama bilinmeli ki yaşadığımız her yanlış deneyimi, bizi daha büyük bir yanlıştan uzaklaştırır. yanlışımızı görüp anlar ve kaydedersek, cebimize bir çakıl taşı daha koymuş oluruz.
kim bilir, yönümüzü bilmeden gitmek zorunda olduğumuz ıssız bir ormanda arkamıza bırakacağımız bir iz olur bizim için, o balta girmemiş ormanda bir cennet gölü bulamaz isek, geri dönmemize rehber olur.. yanlışımızı böyle kullanırsak yanlış bile utanır, yanlış olmaz..
hem doğru dediğin ne ki, ne tadı var ne tuzu... sadece iç huzuru, arada tat tuz olmazsa tek başına iç huzuru bile bayar insanın içini..
yanlışlarımız yaşlılığımızda iç huzurumuza hızlı bir yürek atışı getirecek tatlardır belki de..
belki de, daha büyük bir yanlıştan uzaklaştıran küçük bir yanlıştır.
belki o'dur, belki bu'dur, belki hepsidir..
sabit olan tek şey var.
tercih eden kişi... sen!
insanı ızdırap içinde yorgun bırakan durum. hele hele kişi varlık sorgusuna girdiğinde daha da yıkıcı oluyor.
"acaba hiç mi doğru yapmadım?" "tek yaptığım bir kaç pas geçiş ve yanlışlardan ibaret seçkiler dizisi miydi?" diye de düşünüyor.