2013 türkiye sinin geldiği noktada yandaş medya tabiri akp ve onun temsil ettiği kesimin saltanatı sona erdiğinde tüm yüzsüzlüğü ile çark edecek ve yine başkalarının, başka güç odaklarının dümen suyuna girecek olan medya organlarıdır. o kadar omurgasızlar ve utanmazlar ki bunları eleştirmek için zaman kaybetmek bile lüzumsuz.
3 pkklı öldürüldü günlerce yayın yaptınız, bostonda bombalı saldırıda 2 amerikalı öldü diye günlerce bostonda bomba patlatan sözde terörist 2 çeçen genci gösterdiniz. sizin yapacağınız yayınıda haberciliğide sizin patronlarınız o hükümetinde yedi sülalesini gibiyim. 100 lerce yurttaşımız masum insan öldü. akp zarar görecek tepki gelicek diye sansür uyguluyorsunuzz sizinde akpneninde politikasına sıçayım affedersin.
balyoz ve ergenekon masalının görüldüğü silivri duruşma salonları önünde polisin biber gazından dolayı ortalığı sis tabakası kaplamışken, bebekler dahi akp polisinin şiddetinden nasibini alırken binlerce kişinin duruşma salonunu basıp yargıyı etkilediği haberini yapan, yumuk yumuk akepeli şeyi bülent arınç'ın ilkokul çocuğu gibi chp'li vekillerin neden orada olduğunu şikayet etmesini yayınlayan boktan bir medyadır.
medyalar içinde yüz ak ı olan medyadır. en çok da yancı bay jöle hoşuma gider bunlardan. her hafta atv de sayın başbakanımız hzr., f.koru, m.karalioğlu ve ismini bilmediğim yancı bile elamanla birlikte bu bay jölenin moderatörlüğünde, kendi ellerine verdiği soruları sordurtur kendine. daha sonra verdiği cevaplara, 4 tarafsız ve bağımsız gazeticinin, sadece efendilerini tasdik etmesi ile sonlanan tarafsız ve objektif bir program daha izlemiş oluruz.
sıkmabaş idiot cahillerin her nasılsa isimlerinin önüne dr. ekleyerek pkk terörü ve olmayan ergenekon terör örgütünü bir tutarak yalan yanlış program yapabildikleri medyadır.
konu ne zaman ki illegal yollarla ortaya çıkarılan üniversite yolsuzluklarına geldi, gizlilik, haberin elde edilme yöntemleri gibi etik değerleri hatırladılar, bavul ticaretinin ateşli olduğu günleri unuttular. insan park etmiş bir arabanın dikiz aynasına dokunsa sahibine ulaşamazsa vicdan azabından uyuyamıyor, bunlar maşallah.
artık illerin kendi halinde yerel kanallarının da dönüştüğü illet. ulusala göre daha çabuk elde edilebilir oldukları aşikar ancak şehrin insanı kendinden bildiği kanalları, iktidarın göt yalayıcısı olarak görünce üzülüyor ister istemez. durumu bir örnekle açıklayalım.
bursa büyükşehir belediyesi'nin reklama ayırdığı bütçesinin tamamı ne kadardır bilinmez ve akıl sağlığını korumak için bilinmek de istemez ama televizyon kanallarına ayırdığı bütçesi 40 milyon türk lirasıdır. bu paranın tamamına yakınını olay medya alırken geriye kalan kısım as tv ve line tv arasında paylaşılmaktadır. kanalların, daha önce görülmemiş bir şekilde artan belediye kaynaklı reklam geliri , satın alınmış ve belediyenin kontrolüne girmiş bir yerli medyayı beraberinde getirmiştir ister istemez.
bugün cumhuriyet caddesindeki esnafa halini hatırını sorarsanız, trafiğe çıkan herhangi bir insana mikrofon uzatırsanız, ankara yolunun altındaki mahallelere inerseniz, bağışlara boğulmamış, küçük esnafın odalarını veya kendilerini ziyaret ederseniz, halka stadyumla, meydanla, kentsel dönüşümle ilgili fikirlerini sorarsanız alacak olduğunuz cevaplar belediyeden yaka silken, yılgın, kızgın insanların vereceği cevaplardır (test edildi, onaylandı). durum böyleyken yaratılan tablo tahmin ettiğiniz ve gördüğünüz üzre, çalışan, halkını dinleyen, yoruma ve iletişime açık, iş bilen belediyedir. yani bursa büyükşehir belediyesi herkesi memnun edecek projeler için harcayacağı parayı, dev reklam bütçelerine harcamakta;böylece rant kapılarını kaybetmeden, cepleri dolu bir şekilde koltuklarında uzun yıllar kalmayı hedeflemektedir. bursa yerel medyası da malesef bu eyleme alet olmuş, kendisini ve şimdiye kadar ekmek yediği halkını belediyeye satmıştır.
geçtiğimiz günlerde bursa pazarcılar odası mağdur edildiğini duyurmak için bir basın açıklaması yaptı. osmangazi belediyesi halihazırda 30bin kişiye hizmet eden ve 500 esnafın olduğu açık pazar yerini kapalı pazar yerine taşımak istemişti. ancak yeni yeri 70 pazarcı kapasiteliydi ve 500 metrekareydi. bunun yanında pazara araba girişi mümkün değildi. yani belediye pazarcının içeriye nasıl mal getireceğini proje aşamasından beri hiç düşünmemişti. bu pazar yerine gidecek 70 esnafın belirlenmesi için bir kura yapacaktı ve kuraya katılım için 5000 türk lirası istiyordu. mağdur pazarcılar basın açıklaması için tüm medyaya haber verdiler ve osmangazi belediyesi önünde olmayan medyaya basın açıklamalarını yaptılar. ertesi gün belediyenin bahçesine girerek slogan attılar ve yetkiliyle görüşmek istediler. görüşemediler ve yine haber yapılmadı. 3. gün kuraya katılmadılar ve artık medyada yer alabilmek için olay çıkarttılar. karalama kampanyası için oldukça sinsi politika izleyen belediye burada devreye girdi ve ulusalda dahil pazarcı aleyhinde haberler yayınlandı. sonuçta, pazarcı parayı ödemek zorunda bırakıldı, 430 kişi açıkta kaldı, malları pazara nasıl sokacakları ise hala belirsiz.
bu olayları hürriyet bursa "pazarcının ekmek isyanı" başlığıyla verirken olay tv "Pazarcılar yol kesip polise maytap attı" başlığıyla verdi. kaybeden halk oldu.
cumhuriyet bayramı için yandaş medyanın akıllara zarar tespitleri;
--spoiler--
chp'nin işçi partisi ile birlikte seferberlik ilanına hangi ölçüde destek verdiğini de gördük. bu seferberlik ilanının arkası getirilecekti ama olmadı... çünkü halk desteği yok... istanbuldan 300-500 kişi gidememiş, o kadar... cumhuriyet bayramı dolayısıyla evlere asılan bayraklara baktınız mı? chp ve ip'çilerin astıkları bayraklar, normal yurttaşların astıklarından farklı idi: kalpaklı bir mustafa kemal resmi bayrağa eklenmişti ve sayıları çok azdı... halk destek vermiyor.
--spoiler--
tam da dediğimiz gibi; "bu takım için sabah 11 çok erken. gecenin ikisine kadar içecekler de, sabah 10'da kalkıp bent deresine yetişecekler... "olmaz" dedim olmadı!... gelmiyorlar... gelemiyorlar... bu adamlar gelmez... ya da gelir ama önce keyfi olacak. gece sızmış, öğlene kadar ayılacak.
bir ruh hastası daha... ona göre kendinden olmayan herkes içkici, ayyaş. bu kafadaki adamlar her türlü naneyi yerler domuz etiyle içkiye yaklaşmayarak temizlendiklerini zannederler.
içki içen laik adamı mı yoksa 14 yaşındaki bir kız çocuğuyla evlenen pedofili müslümanı mı kurtarırsın deseler içkiyi kurtarırım. hele rakıysa, offf...
yandaş medya değil yalak medya oldular artık. neyi ümit ediyorlarsa, ne ceplerini dolduruyorsa onu yazıyorlar. gazeteci demeye de bin şahit ister. hangi düşünceden olursan ol ne kadar kaypak olursan ol gazeteciysen bir karizman, bir duruşun olmalı. gazeteci üslubu yerine mahalle ağzını kullanarak yazıyorlar. kime özeniyorlarsa artık...
--spoiler--
29 ekim 2012. istediğin kadar tazyikli su sık... korkma sönmez!