yan komsum olum

entry1 galeri0
    1.
  1. Günlerden değil de yalnızlıklarda cumaydı. Sabah kahvaltısında göz yaşlarımı demleyip, en sert ve en kızarmışından fırça yemiştim. Öğle vakti geldiğinde ağzıma bir lokma girmiyordu,boğazımda takılı kalan yumru engelliyordu bunu.Kimse yok mu, ruh evinde? derken kendi kendine kapı çaldı.

    -Kim o?!

    -Yan komşun. Ölüm.

    Delikten şöyle bir göz attım. Siyah pelerini, kapkaranlık gözleri ile her zamanki gibi büyüleyiciydi doğrusu. Duruşundaki asalet bir bakışta hissediliyordu, Soluğum kesilmişti.

    Severdim kendisini fakat ürperirdim. Garip bu şekilde bu ürperti uzaklaştırmanın aksine beni daha çok kendine çekerdi. Heyecanlandırırdı beni.

    Kalp atışlarımın sesi ruh odasında yankı yaparken, onu hemen içeri buyur ettim. Göz kırptı, işaret ettiğim pencere kenarına oturdu. Yanına giderek tam karşısına oturdum.

    Tedirginliğimi hissedebiliyordu ve bu ona tarif edilmez bir güç veriyordu. Kapkaranlık gözlerini donuk gözlerimden bir an olsun ayırmıyordu, başım Dönüyordu!

    Hiç konuşmuyorduk, konuşsak tüm büyü bozulacakmış gibi yada ağlarken kendi kuytumda ondan bile korkuyordum gibi. Boş şişeye,tabletlere ve gözaltı torbalarımda donan yaşlara bakıp acıyla gülümsedi, onu çağırdığımı bir anda hissetti sanki

    Ağzı kurumuştu,dudaklarında ki kan kurumuştu! Konuşmamasının nedeni buydu belki. Kan likörü ikram ettim ona, içine bir damla yaş akıttım, sonra.

    Yine uzun uzun baktı,Bakışları oldukça keskindi,bir ok gibi fırlatıyordu hedefe anlatmak istediklerini. Benim için endişelendiğini görebiliyordum,bunun yanı sıra kapkaranlık gözlerinde yaşamımdan derin ve silik kesitleri görebiliyordum. Adeta yüzüme vuruyordu içine kapatıldığım yaşamımı. Gözleri Böyle bir anında karanlık yan dairendeki benden başka kimse uğramadı yanına, anla! der gibiydi.

    Bütün bunların hepsi, çelişki denizinde boğulacakmış gibi hissettirdi. Hisleri en dibe kadar indirdi.Belli ki beni yanında götürmek istiyordu, işin gerçeği bende istiyordum bunu. Ama ya geride bıraktıklarım. Beni çağırıyordu onlar. Kulağımda eşsiz çınlamalar ağ örmüş, gelecek ve geçmişim kendi arasında ruhumun ruletini oynuyorlardı. Boğulurcasına ağladım, kusarcasına akıyordu zavallı yaşlarım.

    Çizginin ortasında beni bekleyenler dururken çizginin sonuna geldiğimi anlattım. Yanıma yaklaştı, saçlarımı usulca okşadı. Karanlık saçlarım daha da koyulaştı,bir anda sanki kanıma huzur karıştırdı. Anlık bir şeydi ama bu,anılarım beni suçlar tavırlarla beynimde yer aldı. Çaresiz bedenimse bunlar karşısınca bir köpek gibi inlemekten yerlerde konakladı. Hızlı bir hareketle kolumdan tutup, en kadim varlığım olabileceğini söyledi bana kararsız kaldım. Ama o anda onu çok sevdiğimi anladım.

    Siluetlerimiz arasında oldukça garip bir bağ vardı. O kan kokuyordu, ben nefret kusmuğu. O karanlığı giymişti üzerine, bense hiçliğimi.

    Acıdı bana, çünkü ruhum acıdı! Bu kez acının tadı çok acıydı, ruhum yandı. Sonra götürmek istemedi galiba beni yanına, sarıldı -bana- ve uyuduk...*
    2 ...
© 2025 uludağ sözlük