--spoiler--
diyoruz ya kaç gündür, tam bir fenerbahçeli. karakteriyle, konuşmasıyla, onuruyla tam bir fenerbahçeli. neyse allah bozmasın da.
--spoiler--
off record qayıtlarda qalatasaray'a küfreden ercan saatçi'yi yuqarıdaki sözlerle tanımlayan ''nickten emo'' sözlük kullanıcısı.
aqlısıra yazdığı geniş anlamlı kelimelerle tüm fenerbahçelilerin bu karakterde olduğunu ima ediyor bu arqadaş.
kusura bakmasın, bu ercan saatçi'ye duyduğu öfke değil.
bu acı.
kuyruk acısı.
çocukluğumuzda maçı kazanan tarafın 'yendik şişirdik dolma yaptık pişirdik' tezahüratına rakip takımdan uçan tekmesiyle dalan süleyman'ı hatırladınız mı? hani bir köşede sessizce ağlayan yalnız kaldığında...
işte huzurlarınızda süleyman!
küfreden terbiyesizdir süleyman, tüm dolma yapıp pişirenler değil.
aradan geçen yıllardan sonra acaba o mu lan diye düşünüp sorduğum ve evet o çıkan tanış kişisi *. iki günlük bir çalışma deneyimine sahibizdir kendisiyle. o gün sözlüğe girdiğini hatırlamasaydım sormaya yeltenmezdim bile. cad ine cam ine zeval gelmesin, haydenhayn*larda coşasın kardeşim *.
biliyorum, gözlerin ıslak, ellerin soğuk, kalbinde en deli fırtınalar esmekte şimdi...
"üzülme" demeyeceğim sana, "ağlama" hiç demeyeceğim... hatta ağlasan şöyle, bağıra-çağıra... ahhhh... ağlasan... atmasan içine... haykırsan, döksen içindeki acıyı...ahhh...
yıllar önce yaşadığım o büyük acı, en zamansız zamanda seni de alıverdi içine... ne denilebilirdi ki... ne... hiçbirşey diyemedim ben de... dondum kaldım sadece, öylece... hiç gitmedi o sesin ve ilk kez duyduğum gözyaşlarının akışı kulağımdan... bir haftadır her gece, gözümü kapadığım anda milyarlarca kez doluyor, kara şubatın 9'unda, kara haberi aldığım andaki sesin kulaklarıma... solumda, tam sol yanımda, hiç çıkmayacak, hiç gitmeyecek bir acı...
bir şey denemez. ne dense boştur, bilirim, çok iyi bilirim hem de... kimi gidişler bizi hep "yarım" kalmaya mahkum eder, yerleri asla dolmaz...
yüreğini alabilsem avuçlarıma... gözüm gibi bakıp ona, dindirebilsem acını... biliyorum, biliyorum, o acı hiç dinmeyecek, sadece onunla yaşamaya alışılacak...
hep bir yerlerden izleyecekler bizi, bir kez olsun rüyalarımızda olsa dahi görmek için dualar edeceğiz onları... ama emin ol, hiç ama hiç yalnız bırakmayacaklar bizi... hayatımızın her anında hissedeceğiz, hep bizimle olduklarını, hep yanımızda, hep canımızda olduklarını... ve attığımız her adımda onlara soracağız, her başarıda, her sevinçte ilk onları haberdar edeceğiz:
gerçekleri söyleyerek "gereğini" yapmış yazardır.
bazı şeyler vardır, söylemekten, kabul etmekten korkar kimileri, hatta çoğunluk...
onları dile getirmek varsın "densizlik" kabul edilsin; "yamuq" olmak, aykırı olmaktır belki de, kimbilir... olunması gerektiği gibi yani, çoğu insan olmadığı için boğazımıza kadar bka battığımız gibi yani...
en son ankarada görünen yazardır. kendisiyle kahve içerken uludağ sözlük'ü satıp itü sözlük'e geçiş yaptığı öğrenildiğinde kafasına sert cisimlerle vurulmak kaydıyla ağır yaralı olarak hastaneye kaldırılmıştır. allah tez vakit şifa versindir.