israel'in ve aydın doğan'ın, "tüsiad" da diyebiliriz, bir problemi vardı, erdoğansız bir akepe istiyorlardı.yalnız çok korkuyorlar, erdoğansız akepe'nin dağılmasından kaygılanıyorlar, bir parça gidebilir; işte bu korku ve kaygı ile kılıçdaroglu'nu yarattılar
kiliçdaroğlu intihar etti;
tam tam sesleri duyuyoruz, tüsiad'dan geliyor, ergun özbudun yine hanende başıdır. tüm plütokratlar oradaydı, boynu-eğri sekreter kız başındaydı, füsun erbulak'ın otobiyografik "neden geç kaldım" romanının havasını çaldılar, kendilerince, "islam cumhuriyeti" kanun-i esasiyesini ilan ettiler. türbanı kamu idaresi ve meclis'e soktular, yalnız, herhalde bizi kendileri misli sayıyorlar, geri zekalılar familyasından gelmiyoruz. türk ve bu arada sabetayist çok büyük zenginler kadar tamahkarı yoktur, "cumhuriyet" sözcüğünü tasarruf edip lütuf yaptıkları iddiasındadırlar. bahşiş dahi saymıyorum; mısır'da son ayaklanmadan önce de "islam cumhuriyeti" deniyordu, şimdi perçinlediler ve iran bir "islam cumhuriyeti"dir. demek ki, ikiyüzlülükleri ortadadır. ve bu bir israel projesidir, gülen nefesi bu iştedir ve kılıçdaroğlu da işte bu tarihte zuhur etmiştir, "çıkarılmıştır" demek istiyorum.
peki, işte bu tarihlerde ben ne yaptım, tabii her zamanki işimi yapıyordum, "tez" yazdım, "12 eylül tezleri" adındadır; yayınlamadım, gizli tuttum ve yalnızca güzide zevata gönderdim. çünkü ol tarihte duyulmasını ve kilichdaroglu'nu yıpratmak istemiyordum, sadece uyarmak istiyordum. şimdi politikadaki günlerini sayıyorum. itihar etmiştir ve ben buradan devam ediyorum.
buradayız, amma bir sorumuz var, peki gulen'ın adamı mı; el cevap, değilse bile çok yakınındadır. ayrıca, her daim ve şimdi, "adamının adamı" olduğunu da biliyoruz, "kulak" diyorlar, hep üflerken görüyoruz.
bir soru da şudur, "12 eylül tezleri" bu kadar mı; hayır, şerhi var. buna göre, kilicdaroglu referandumda taammüden oy vermemiştir, hep pek "sayın" gördüğü gülen'e karşı çıkması imkansızdı ve ben herkesi tenzih ediyorum, aksini önermek ahmaklıktır. güzel, şimdi bende saklı bu sırrı da açıklamış oluyorum, yalnız bu vesile ile, en passant, değinmek durumundayım. bana hep "şeytan" diyorlar, değilim; amma ahmak da hiç olmadım, benden uzaktır. kilichdaroglu ise ya bir dersim-kurnazı, ya da sözüne güven olmaz bir adamdır. söz nedir, hiç bilmiyor; söz söyleme ile patinaj yapmayı karıştırdığı mutlaktır. demek ki, artık bir müntehirin (intihar eden) üzerine yazıyorum.
"sekizinci tez, referandumdan 'evet' çıkması operasyonun içindedir. gereğidir."
"o halde 'yeni' kemal'in 'ihmal' ile 'hayır' oyu, oyuna uygundur. demek ki, oyun oyundur."
kiliçdaroğlu ikinci; garbaçov vakasi;
bunları referandum'un sonuna doğru yazmaya başladım, biter bitmez seçkin zevata gönderdim, şimdi "ikinci garbaçov vakası" başlığıyla kitapta önsözdür, kilicdaroglu'nun "çözülüş"ü hemen ikinci baskısını yapmış durumdadır. çok yararlı buluyorum ve okunmasını herkese tavsiye eyliyorum. şimdi bunları tezler'den alıyorum, yazılışı hemen hemen altı ay öncedir. eski tezler, şimdi taze duruyorlar.
"birinci tez, kaset, deniz baykal'ı düşürmeyi çok aşan bir operasyondur.
"ve cehepe'yi, akepe'nin arkasına koyma işidir. bir dizi ihanetidir.
"ikinci tez, kaset, şimdi tedavüle konan yeni kemalizm, a- mustafa kemal'den kopuş, b- laisizmi red, c- orduya düşmanlık anlamındadır.
"kılıçdaroğlu'nun, hanefi avcı kitabını bir polisin anıları olarak görmede ısrarı ve 'sayın' fethullah gülen'i hep yüksek tutmaya özen göstermesi gülen'in referanduma ağır taarruzlarını görmezden gelmesi, diğer bir sapmadır ve aynı ölçüde ifşa edici olmuştur."
gülen ile gürsel tekinin bağlantisi var;
özetle, gülen ile net ve kesin bağından hiç şüphe etmedim ancak düğümü gürsel tekin olarak görüyordum ve hep öyle işaret ettim. şimdi düşünüyorum, eksikli mi davrandım, ne demeliyim, bilmiyorum. eski sol olsaydı, ne derlerdi, biliyorum. henüz jargonları belleklerdedir; kullanmıyorum.
bilmiyorum, şimdi cevap yerine bir fıkra anlatabilir miyim; bir cia ve bir de kgb ajanı hep birbirlerini izlemişler, 30 yıl diyelim, artık çok yakın dostturlar. o kadar öyle ki, emekli olunca hiç ayrılmıyor; tavla oynuyorlar. rus zan sallıyor, "söyle söyle, çemobil'i siz yaptınız, değil mi", bastırıyor, amerikalı da başlıyor, "söyle söyle şunu..." diyor, sallıyor. çok geriliyorlar ve bir ara cia ajanı boğulacak gibi oluyor. zarı sallıyor, atıyor, düşeş, "bak bak" diyor, "yemin ederim, çernobil'i biz yapmadık, ama yine yemin ediyorum, garbaçov'u biz yerleştirdik," deyiveriyor.
işte tarihin büyük sırrı budur; açılmıştır, eskiler böyle durumlarda "kıssadan hisse" diyorlar. öyleyse birinci garbaçov, cia'nın eli mahsulü idi, bunu da açıklamış oluyorum.
biz tabii, ikinci garbaçov'u kimin "n'aptığını" merak ediyoruz, amma bırakıyorum ve kendi derdime geliyorum. "hapislik zor zanaat değil" diyorum, ayrıca biz, doğu perinçek ve ben, rekor sahibiyiz. bizde, aydın hareketinde ve sol'da tek hapislik kutsaldır; doğu'yla ben, burada da "kural-dışı" oluyoruz, çok gireriz. sanıyorum, doğu hapislik sayısında benden ileridedir, ben de gözaltı rakamında, hücrede yaşamda rekortmenim, kimse yetişemiyor. bu nedenle mapusluk bize işlemiyor. hayatımızdır.
yandaş medya zulmü;
ancak, şimdi zulümdeyiz, zor veya değil, bir de taraf ve zaman okumak, samanyolu izlemek zorundayız; bunu yaparak yeni gözaltı, tutuklama ve iddianameleri evvelden öğrenmiş oluyoruz. yalnız yine de söylemeliyim, ben samanyolu izlemiyorum, içeride "cürümdaşlarım" sadi ve emre izliyorlar. biliniyor, samanyolu'nda iki dizide başrollerdeyim, zekeriya bey, öz, bunlardan kollama'yı beğenmemiş, ama tek türkiye'yi kaçırmıyormuş, sohbetimizde söylemişti. kollama'da minik kaya var, gecekondu bebelerinin bana benzettiklerini biliyorum.
bedrettin dalan dostumuz, herhalde kurtarır umuduyla, komiser emre uslu'yu utah'dan aldı, yeditepe'ye koydu; gülen'in yakinidir, şimdi taraftadır. yakın zamanda, 13 mart, şunları buyurmuştu: 'bu raporların çoğunun komplo amaçlı olduğu ve özellikle emniyet içinde ergenekon'a yakın, yalçın küçük ile makamında görüşen hacı müdürlerin bilgilerini de kapsayan içeriklerde olabileceği tahmin ediliyor. pratikte hacı görünüp, ergenekon sanıklarıyla haftalık toplantılar yapacak kadar da 'ulusalcı' emniyetçilerin ahmet şık'ın kitabına katkıları olmuş mudur?' müthiş doğrusu, bir manken-kız diliyle, "inanamıyorum" demek durumundayım; ol tarihte bu uslu, ulah'ta idi ve c. saral da bankamatik memuru durumundadır. demek, emniyet müdürleri de ve bu arada benim ziyaretçilerimin hepsi takip edilip kaydedilmektedir. "ölmüşüz de haberimiz yok"; tam bir polis devletindeyiz.
kiliçdaroğlu gülcüdür;
peki ben ulusal kanal'da ne diyordum, londra, washington, aydın doğan, fethullah gülen ve bunlara eklenen kilicdaroglu gül'cüdürler ve cumhurbaşkanlığında erdoğan'a karşı gül'ü destekliyorlar, diyordum; peki ne ekliyordum, kilicdaroglu hiçbir politikacıya yakışmaz ölçüde ve çocukça bir inatla "gül üzüldüyse susarım" veya "gül beni mutlu etti" ve "hanımefendi'ye haksızlık yapıyorlar" türünden hep gül için çalışıyordu. başkasını yapamaz, gül'cü olmaya sanki sözü var; ben ulusal'da, "kilicdaroglu referandum'a girmedi, politika yapmadı, yalnızca erdoğan'a hücum etti" deyip duruyordum. referandum'a girmedi ve giremez, ancak satamadı; yaptığı yüzde kırk iki'nin heyecanını kırmak oldu. kırdı veya kıramadı, hepsi budur. işi bu olmuştur, şimdi intihar sırasındadır.
bir özet yapabilir miyim, a- wikileaks, gulan'ın, uzun yıllardır benim söylediğim üzere, gül'cü olduğunu ortaya çıkardı, b- wikileaks'te, amerikan belgelerine göre, washington, silahlı kuvvetler içinde akepe'yi tard etmek isteyen bir heyet olduğunu haber alıp "ergenekon" davasını başlatmıştı. öyle mi, ben, 3 kasım 2002 günü genelkurmay başkanı hilmi özkök'ün oy verdikten sonra, uçağa binip washinton'a gidişine işaret etmiş ve bunu usulsüz bulmuştum. şimdi buraya dönüyorum ve başlatıyoruz. şeytanın işi bağ kurmaktır, ifşa ediyorum, c- tüsiad'ın din ifşaatı ise, islamizasyon ve osmanizasyon'un büyük sermayenin planı olduğunu göstermektedir. israel ile aynı yerdedir ve kilicdaroglu da, esas olarak, tüsiad'ı desteklemektedir. aynı yerdedirler, d- israel'in türkiye'de israel'de olduğundan daha güçlü olduğu tespitini nerede ise bıktıracak ölçüde tekrarlıyordum. israel, türkiye'de, hürriyet gazetesi'nde çok güçlüdür ve hürriyet, tüsiad'ın bu ifşaatından sonra, "ne mutlu bize ki bir tüsiad'ımız var" vecizesini başyazı yaptı, hep rahatlamış haldeyiz.
son gözaltı dalgası ile gözaltına alınıp aynı davadan ikinci kez tutuklanan yazar ve aydındır. avukatları aracılığıyla aşağıdaki önemli ve malesef içinde bulduğumuz trajik komik durumu ifşa eden açıklamayı göndermiştir:
'Hitler basılmış kitapları yok ediyordu. Bunlar basılmamışa saldırıyor, basılmasına izin vermiyorlar. Bu kadar korkuyorlar.
Savcılık aşaması iki karşıt fikirli önemli ismin karşılıklı sohbeti şeklinde geçti. Savcı Öz sakindi, güler yüzle tutukluyordu. Savcı, ne desem diyeyim tutuklayacaktı, sorularına yanıt vermedim.
Bu soruşturma, Samanyolu'ndaki dizilere dayanılarak yapılmaktadır. Soruşturmaların, gözaltıların dizilerdeki senaryolara göre yapılması, aydının ve Türk halkının aklına hakarettir. Kollama; türünden diziler cezai soruşturmaların konusu olamazlar. Bu, akla tecavüzdür; savcının bunlara dayanarak hazırladığı soruları yanıt veremem mümkün değildir. Vermedim.
Soruşturmada Ergenekon ile Ankara arasındaki bağlantıyı kurmakla suçlanıyorum. Daha önce savcıyı kanser etmiştim, şimdi hem şeytan hem de fikir babası sayılıyorum ve suçlanıyorum.
Savcı Öz insanlarla görüşmeyi, fikir alışverişinde bulunmayı suç saymaktadır. Genç yazarlar karpuzun bostanda yatması gibi yata yata değil, yaza yaza büyür. Bu yolla genç yazar yetişmez; öldürüyorlar, önünü kesiyorlar. Yankı dergisi bir okuldu; böyle yetiştiler ve yetiştik.
Bunlar, gelişmenin önüne set çekiyorlar. Hınçlarını yazarlardan, basılmamış kitaplardan alıyorlar.'
zamanında bölücüydü bu adam. silivri'ye götürüldükten sonra vatansever olma yoluna girdi. yavaş yavaş türkiye cumnhuriyeti'ni çok seven bir aydın, bir vatansever olma yolunda. cumhuriyet gazetesi, chp ve kılıçdaroğlu bu adamı çok sever.
dün gözaltına alınırken "ordu göreve, dinciler ülkeyi feth etdiler o yea"diye bir kaç cümle kura bildi.ayrıca zamanında bu adama neden içeridesiniz diye soru soran gazetecilere "yalnızdım!hatta o kadar yanlızdım ki korktular benden" demişligi vardır.kendisinin tez zamanda aramıza dönüp bir program yapmasını bekliyorum.
yillar once ceviz kabugunda ciktiginda hulki cevizoglu nun yalcin kucuk hiddetlenip kopurdugu sirada "icinizde ne var, seytan mi var ne var?" gibi bir sorusuna, "icimde isyan var.." diye cevap veren, insanin yuzunde bir an gulumsemenin dagilmasina neden olan, eski tufek.
yalçın küçük fikir kulüplerinden yetişmiş, her amerikancı darbede içeri alınmış, sosyalist devrimci,araştırmacı yazar ve keskin zekaya sahip bir mücadele adamıdır. 3 mart 2011 deki son gözaltı dalgasında aynı davadan 2.kez göz altına alınmıştır. yine başında kalpağı ve kırmızı atkısı ile dimdik selamlamıştır tüm yurtseverleri.
an itibari ile "ergenekon soruşturması kapsamında" evi aranan yazar. hayır o kadar tantanadan sonra evinde örgüt üyesi olmasını sağlayacak belge saklıyorsa gerçekten delidir. ya da dediğimiz gibi bunlar polis komplosu.
samanyolu tv'de yayınlanan bir dizide kaya minik olarak canlandırılmaya çalışan akademisyen, yazar.
"bilim yapıyorum" diyerek öne sürdüğü isimden yola çıkarak sabetayist yakalama safsatalığını anlayamıyorum. bir insanın adı kenan ise illaki yahudi mi olması gerekiyor. bu nasıl bir bilimdir allah aşkına.