rüştü hatalı bir gol yedi evet bunu hep yapıyor fakat bu adam dünya devi bir takıma gitti sayın küçük, gerçi onlarda israil takımıdır kesin !
turkuaz israil bayrağıymış hay allah seni bildiği gibi yapsın.
kaleci kalede beklermiş işi oymuş , bırak şimdi ciddimisin ?
cech'de bizden hatalı bir gol yedi hemde rüştü'den daha büyük bir hata yaptı, ondan önce portekiz maçın'da topu elinden kaçırmış ve takımı gol yemişti oda anlamıyor dimi kalecilikten yoksa oda mı israil vatandaşı ?
milli takımı diline dolayan kişi. rüştü'ye milli kova lakabını takmış bu açıklamasında. fatih terim'e de ağır eleştirileri var. ayrıca milli takım'ın turkuaz formasından israil bayrağı diyerek bahsetmiştir. yaptığı açıklamalardan en doğrusunu seçmek gerekirse şüphesiz, " bizde akıllı kaleci yok" lafıdır.
bu adam( yalçın küçük) fatih terim'in milli takım üzerinde emeği olmadığından bahsediyor.. bu sözü çok saçma, o zaman hiç bir teknik direktör'ün takım üzerinde etkisi yoktur. seçtiği kadro, yaptığı değişiklikler bizim görmediğimiz, duymadığımız konuşmaları takım üzerinde olumlu ya da olumsuz etkiler bırakmıştır. ama bunları başka şekilde eleştirmek varken, fatih terim'in milli takım üzerinde hiç bir emeği olmadığından bahsedersen kimse seni siklemez.götleriyle gülerler. milli takımımızın bu turnuvada yarı finale kadar geleceğini kimse tahmin etmemiştir. "ben etmiştim" diyen varsa da yalan söyler.. şimdi, ortada bir başarı var. bu başarının öncelikli sahibi bitiş düdüğüne kadar pes etmeyen futbolcularımızdır. sonra da fatih terim'dir. seçtiği kadro, oynattığı sistem, her şeyi eleştirilebilir. ama emeğini asla..
Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi'ni 1960 yılında üniversite birincisi olarak bitirdi. 27 Mayıs 1960 Darbesi sonrasında Devlet Planlama Teşkilatı'nda görev aldı. 1966'da ODTÜ'de öğretim üyeliğine başladı. Yön, Emek, Ant dergilerinde yazdı. 1971'de doçentliğe yükseldi,ABD de Yale Üniversitesinde araştırmacı olarak çalıştı. 12 Mart 1971 Muhtırası'ndan sonra görevden alındı. 1973-76 yılları arasında Cumhuriyet Gazetesinin ekonomi servisini yönetti. 1970'lerde, Türkiye işçi Partisi'nin ikinci kez kuruluşu için çalışmalara katıldı, 1975'ten itibaren yayınlanan ve partiye yakınlığıyla bilinen Yürüyüş Gazetesi'nin editörlüğünü yaptı, ancak 1978'de partiden ihraç edildi. 1979'da kendisiyle beraber TiP'ten ihraç edilenlerle birlikte Sosyalist iktidar Dergisi'ni çıkarmaya başladı. Aynı yıl Ankara iktisadi ve Ticari ilimler Akademisi'nde öğretim üyesi oldu. 12 Eylül Darbesi'nden sonra üniversiteden uzaklaştırıldı. 1983'te Yeni Bir Cumhuriyet için adlı yapıtından ötürü tutuklanarak, cezaevine girdi; daha sonra aklandı. 1987'de Gazi Üniversitesi iktisat bölümünde profesör oldu ve 2001 yılına kadar gazi iibf de iktisat politikası dersleri verdi. 80 darbesinden sonra aydınların cunta yönetimine karşı örgütlenmesinde büyük çaba göstermiştir. Aziz Nesin ile birlikte Aydınlar Dilekçesi Hareketi'ni örgütlemiştir. 1987-1992 yılları arasında Toplumsal Kurtuluş adlı sosyalist bir aylık dergi çıkarmıştır. Daha sonra bu dergi kapanarak yerine Hep ileri adlı bir dergi çıkmıştır. Özgür Üniversite adıyla bilinen Özgür Ekin Derneği'nin kurucusudur. 1993'te Süleyman Demirel'in Cumhurbaşkanı olmasını ve Matild Manukyan'ın vergi rekortmeni olmasını öne sürerek Fransa'ya gitti. Çeşitli sol dergiler çıkarttı. 1998'de Türkiye'ye döndü ve iki yıl hapis cezasına çarptırıldı. 2000 yılında tahliye oldu. Sky Türk adlı televizyon kanalında Kalemler ve Kılıçlar programını yapmıştır.
Sabetayizm mevzusundaki duruşu ve tavrı hiç anlaşılamamış insan.Kimi insanların gözünde masum insanları ibrani diye avlayan bir cadı avcısı.Kendisi durumu açıklamalarla netleştirmiş olmasına rağmen duyulmamak mı anlaşılmamak mı yoksa algıda seçicilik kurbanı mıdır bilinmez.Netleştirecek olursak kendisi türkiyede bir zamanlar bu ülke için çalışmış fakat bugün açıkça israil için çalıştığını söylediği aşiretimsi bir yapılanmadan bahseder.Kendi aralarında sadece iç evlilikler yaptıklarını * ve bunların türkiyede suyun yüzü diye tabir edilen heryeri işgal ettiklerini ve kendilerinden olmayanlara yükselmek şansı tanımadıklarını söyler.Bu insanları ise kendine özgü yöntemleri ile teşhis eder.Genelde isim bilim ve akrabalık ilişkilerinden yola çıkar.Bunun ötesinde korkunç bir kapasiteye sahiptir ve değerlendirmeleri daha çok sıradışıdır.Okunması zevkli ilginç bir adamdır.
1993'te abdullah ocalan ile yaptığı söyleşinin yer aldığı kitaptan bir kaç bölüm:
"Sevgili Başkanım, ... Mücadele sürüyor, savaş devam ediyor. Ama, geçen yaz hem Halkın Emek Birliği için hem de Bochum'daki Uluslararası Festival için gittiğimde şunları söyledim: "Harran'ın altında kanallar açılıyor, üstü yeşerecek. Bu güzel ama PKK ve özellikle lideri APO Kürt insanının başında gül bahçesi açtırıyor" dedim." (s.10)
"Efendim, PKK'nin Kürtlüğe bakışı, diğer ulusal hareketlerden ve bir de diğer Kürt hareketlerinden farklıdır. ... Yani sizin yönetiminizdeki PKK'nin Kürtlüğe bakışı, diğer bütün ulusal hareketlerden farklıdır. Kemal Paşa'da Türklüğü abartma var. Veya abartma denmese bile, en azından olduğu haliyle kabul etme, dönüştürmeme var. Benim PKK'de gördüğüm, devlet mahkemelerinde, panellerde de söylediğim nokta, "PKK ve lideri Abdullah Öcalan Kürtlüğü değiştirerek yükseltmek istiyor. Bu yüzden de çok eleştiriyor" ifadesidir. Bu sizin önemli bir ayrılık noktanızdır. Ve her zaman bunun övgüyle kaydedilmesi lazımdır." (s.104)
"Çünkü yaşadığımız şu anda, Türk kimliği gittikçe kaybediliyor. ... Kürtlüğün yükseldiği kimliğini bulduğu noktasıdır. Türklük ise kimliğini hızla kaybediyor. Türk olarak hiç bir şey kalmıyor. Hep taklitçi! Kemal Paşa Fransızları taklit etti. Şimdiki yönetimde de her şey Amerikan taklidi oluyor. insanlar, kadınlar, sevinmeleri, ağlamaları, her şey taklitçi, Türk kimliği gidiyor. Ve müthiş bir fahişelik yer ediniyor. Türkiye'de en fazla vergiyi bir kerhaneci kadın ödüyor. Vehbi Koç'ların Sabancı'ların, en büyük zenginlerin hiç bir değeri kalmadı. Bakın büyük bir kontrast. Yani ben Türklüğümden artık utanç duyuyorum. "Kardeşlik" diyorsunuz. Kürtler o kadar yükselecek, Türkler yerin dibine girecek! Ne kardeşliği olabilir bu?" (s.110)
32.gün programında asker gelirse 25 yıl gitmez tezini desteklemiş kişidir.
"ancak 25 yılda toparlanır bozulan üniter devlet yapısı ve cumhuriyet ilkeleri" demiştir.
"askerin gelmesi iyidir ve gelir" demiştir, yine aynı programda.
son bombası, "abdullah gül, ingilizce bilmiyor" demek olmuştur...
abdullah gül'ün ingilizce bilip bilmediğini bilemem; ama bir gerçek var ki; o da, yalçın küçük'ün ingilizce yazılanları anlamadığı veya farklı şekilde (işine geldiği gibi) anlamak için gayret ettiğidir.
kendisi, new york times'daki orhan pamuk yorumu için, "orhan pamuk'u kötülüyor, kimse beğenmiyor" demiştir. gerçek ise, bir tık kadar yakındadır!
skytürk bir amme hizmeti yapmış ve bunu televizyona çıkarmıştır. 15 saniyeye bir elini masaya vurması kitaplara falan saldırması ve kırmızı atkısı ile ruhumuzu okşamaktadır! kendileri. yani gündem yaratmanın birinci yolu bağıran çağıran adamların seslerini açmaktan geçerken bir tarafta tevekkül içinde gayet medeni seslerini duyurmaya çalışanlar ise yalnız bırakılmakta görmezden gelinmektedir. aslan medyam benim. kimden ekmek yiyeceğini iyi biliyorsun.
hakkinda bir cumle kuracak kadar bilgi sahibi olmayanlarin, can yucel'in "yalcin kucuktur ama mide bulandirir" lafini demekten de geri kalmadiklari cok onemli bir aydin.
anlasilan, o kadar aydinlik gunler yasiyoruz ki yalcin kucuk lafi gecince mide bulandirma esprisini yapacak kadar cosku doluyuz. aslinda soyledikleri dinlendiginde duyarli ve tarafsiz birinin espri yapacak halinin kalmamasi lazim.
ama devam edelim vur patlasin cal oynasin. komik zaten..herşey komik. g.t lafini duyunca bile gulebiliyoruz nasilsa.
