türkiye ye dönüşü sonrası ankarada genelkurmayda 15 gün zorunlu misafirlik geçirmesinin ardından tüm siyasal bakış açısını değiştirmiş, "bu ülkede radikal olacaksan genelkurmaya laf etmeden olursun" anlayışını benimsemiş bir eski sosyalisttir. parlak zekası sayesinde, ince çelişkileri, toplumun hassas olduğu bağlantıları sıradan halkın ispat etmekte zorlanacağı örneklerle yazıya döker. ortaya koyduğu değerlendirmeler, mevcut siyasal çekişmelerde taraflarca birbirini yıpratmak için kullanılabilir özellikler taşır. (kuzey ırak değerlendirmeleri, cumhurbaşkanlığı seçimleri, birilerinin sabetay olması vs. gibi) yaşına rağmen yazılı kaynaklardan yararlanma kabiliyeti hayret uyandırır, bununla birlikte örnek verdiği birçok kitabı okumadığı, sadece içinden çektiği alıntılarla kitapları okumuş gibi gösterdiği bazen aşikar olmaktadır. "hepileri" isimli politik aylık dergiyi çıkarttığı dönemde okuyucuları tarafından adeta bir idol haline getirilmiş lakin dergi sürecinden bir siyasal akım ortaya çıkmamıştır. siyasal ve örgütsel beklentisi kalmamış yalçın küçük; büyük birikimlerini bunama ile korku arasına sıkışmış bir alanda, ülkenin imkanlarından yararlanmayı bırakmak istemeyen siyasal ve bürokratik elitlerin hizmetine sunmuştur. beyin jimnastiği açısından leziz tatlar barındırmakla birlikte, kanılmaması gereken bir aydındır.
turkiye solu, yalçın küçük'ün eline kaldıysa ruhuna el fatiha dememiz gerekmekte.
yalcın kucuk ne yapmakta! kendince iktidarı çözümlediğinin tezini ileri sürmekte. kücük, bütun iktidarı belli bir zumrenin tinsel bağlantılarına bağlayarak 150 senelik bir dönemin çözümlemesine soyunuyor. tum sureci indirgemecilikle ele alan tek bir nedene bağlayan o bildik marxist tavrın en sacma örneklerini sunmakta bize..
millici yalçın küçük.. gazi mustafa kemal'in tüm yaptıklarına onay veren bir yerde.. o zaman gazi'nin tek adamlığı ile inşa edilmiş bir rejim neden sağlıklı bir halde değil? bunun cevabını da iktidarın farklı yerlerde inşa edildiğini ileri sürerek kurtarma derdinde. cumhuriyet kadroları ile yuzleşmez, ittihat ve terakki yi sorgulamaktan ısrarla kaçınır, kürt sorununu sadece bir sapma olarak ele alır, tum dunyanın neredeyse yönelim ve politik açılımlarını belli bir grup üzerinden açıklamaya soyunur.
durumun zorluğunda pragmatik görünür, bilgicliğinde jakoben..
tum gunahların bileti ismet paşa'ya kesilir, gazi'nin gunahsızlığından dem vurulur. marxsizm her şeyden önemlisi diyalektikliktir. bir sureci kopartarak, görmezden gelerek ardılını açıklamaya çalışmaz. yalçın kuçuk bilerek bunu yapmakta.
marxizm yalçın küçük'ün tezlerinin neresine sıkıştığını bulmak imkansızdır. tum sistemin kuzeyden guneye yığılması gözlemleniyorken, sermaye teknorat çağına evrilmişken, ulus devletler sonlanmak üzereyken, üretim bant tipleri gecersizleşmişken yalçın küçük'ün deli zırvaları ile marxizm'in ne alakası var. yalçın küçük ulusalcı bir portredir. asla özgürlükçü ve dağıtımcı değildir. tek bir derdi vardır,merkezi guclu bir devlet yaratabilmek. bunun için o kirli ve arkaik dili kullanmaktadır.
turkiye kürtlerine özgürlük verilsin der ama bunu özgurlukcu tavrından değil, guneydeki oluşumun içeriye yapacağı etkiden ister.
ab 'ye karşı çıkar, ama bunu ab'nin ne olduğu üzerinden anlatmaz, kemalizmin boşa çıkacağından karşı durur.
abd'ye karşıdır fakat karşıtlığı asla ekonomik-politik açıklamalarla desteklenmez sermayeyi suclar ama yerlileşememekten eleştirir.
tipik bir ulusalcı olarak devam eder;ha yalcın küçük, ha doğu perincek farketmez bence..
"ben ne yazarsam yasaklarlar sonra da ben mahkemeye gider, kazanırım. benim işim mahkemelerle. " diyen özgüven küpü, herşeyi ben bilirimci değerli akademisyen..
yazmaktan okumaya zaman bulamayan yazdıkça yazacağı gelen komplo ustası. uğur mumcu' nun yakın arkadaşı. soyledikleri ve ileri sürdüğü teorilerin gerçekleştiği sıkca görülen yazar ve gazeteci.
son kitaplarında kafasını yahudilerle bozmuş aydın.
televizyon programının jeneriğinde ''başkalarının kurallarıyla dahi olmaktansa kendi kurallarımla deli
olmayı tercih ederim'' diyerek kendine deli diyenlere inceden bir gönderme yapmıştır.*
yurdum solcusunun gençliğinde hayranlıkla izlediği, orta yaşlarda şaşkınlıkla izlediği, şimdilerde "ya bi sus biraz" dediği insandır.
yıllar önce alev alatlı HBB adlı tv kanalında hocayı darmadağın etmişti.ki;
1.latife tekin'i okumadan eleştirdiğini kabul etmek durumunda bırakmıştı.
2.Tezler serisinde kullandığı bazı kaynakların olmadığını kanıtlamıştı.
tespitleri zeka doludur, popüler kalma isteğini biraz bastırabilse saatlerce dinlenesidir.
tam olarak 29 nisan 2007'de kesin bir dille akp'nin cumhurbaşkanı seçemeyeceğini, çok yakında kapatılacağını söylemiş uyduruk kahin. (atıp da tutturamazsan böyle dalga geçerler işte!)
edit: kendisi akp'nin cumhurbaşkanlığı seçimlerinden önce kapatılacağını ve cumhurbaşkanı seçemeyeceğini iddia etmişti. dolayısıyla iddialarının hiçbiri tutmadı.
Yalçın Küçük yaşamını Türkiye sol hareketi içinde mücadeleyle geçiren, daima aykırı duran, uzlaşmaz bir iktisat profesörü. Yaşamını, politika yaparak, ders vererek, yargılanarak ve daha çok, kitap yazarak sürdüren birisi. Yazdığı onlarca kitabını dört ana başlık altında toplayabiliriz,
1.iktisat ile ilgili olanlar (Planlama Kalkınma Türkiye; Nereye Gidiyoruz?;Kurtuluş Yazısı... )
2. Tarih ile ilgili olanlar (Türkiye Üzerine Tezler; Fatih Sultan Mehmet; Gizli Tarih... )
3. Edebiyat tarihi ve edebiyat eleştirisi ile ilgili olanlar (Aydın Üzerine Tezler; Bilim ve Edebiyat; Küfür Romanları... )
4. Diğer (Ermeni Patrikle Mektuplaşmalar; Davalarım... )
Yalçın Küçük'ün kitaplarını okuyanlar, onun Türkçeye ve edebiyata olan tutkusunu iyi bilirler. Toplamı beş cildi bulan "Aydın Üzerine Tezler" isimli çalışması Türk edebiyatı tarihini ters yüz eden çarpıcı ayrıntılarla doludur. "Bilim ve Edebiyat" isimli kitabında kılı kırk yaran bir eleştirmen vardır. "Küfür Romanları" ise daha Çok Ahmet Altan'ı hedef alan kışkırtıcı bir kitaptır.
Edebiyatla ilişkisini kısaca özetlemeye çalıştığımız Küçük, son altı yılını, yukarıda saydığımız dört türün içinde birden değerlendirilebilecek, dünyayı ve Türkiye'yi komplo teorileriyle açıklamaya çalıştığı kitaplar yazmakla geçirdi. Bu kitaplarında Orhan Pamuken önemli hedeflerinden birisi oldu. Bu süreç, Yalçın Küçük'ün Paris'ten Türkiye'ye dönmesinin ardından birkaç yılını geçirdiği hapishanedeki defterlerini Bilgesu Erenus'la beraber kitaplaştırmasıyla başladı diyebiliriz. "Aydınlık Zindan" adını verdiği bu kitapta birkaç noktada Orhan Pamuk'la ilgili değerlendirme yapmaktadır. Yalçın Hoca'nın hapisten çıkışıyla Pamuk'u hedef alan kitaplar ardı ardına yayımlanmaya başlar: "Tekelistan, Şebeke, Tekeliyet 1-2, isyan 1-2" çok kısa zaman aralıklarıyla çıkan kitaplardır. Bu kitaplarda, Anadolu topraklarında yüzlerce yıldır yaşayan Sabetayistlerin, özellikle 1960'lı yıllardan itibaren Türkiye'ye olan sadakatlerini kaybettikleri, ihanet içinde oldukları, güçlerini kullanarak tüm önemli noktaları ele geçirdikleri anlatılmaktadır. Sabetaycılar o kadar iyi örgütlenmişlerdir ki bütün yeteneksiz şarkıcılar, oyuncular, politikacılar, ekonomistler yalnızca Sabetaycı oldukları için bulundukları noktaya gelmişlerdir. Yalçın Hoca bu görüşlerini desteklemek için mezarlıklardaki isimlerin dökümünü çıkarır, magazin programları ve dergileri aracılığıyla kimin kimle evlendiğinin, sevgili olduğunun, ayrıldığının ya da ayrılmadığının çetelesini tutar ve bu kupürleri en önemli kanıtları olarak kitaplarında yayımlar.
Yalçın Hoca, son olarak 2007 yılı içinde Akp ve Tayip Erdoğan'ı incelediği "Caligula- Saralı Cumhur" kitabını yazdı
Prof. Dr. Yalçın Küçük, iskenderun'a Halep'ten gelip yerleşmiş bir ailenin çocuğudur. Baba tarafından Türkmen, anne tarafından ise Kafkasyalı bir aileye mensuptur. Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi'ndeki öğrencilik hayatı boyunca, Fikir Kulüpleri Federasyonu, ardından Sosyalist Fikir Kulüpleri Federasyonu, Dev-Genç ve Türkiye Halk Kurtuluş Partisi olan Fikir Kulübü Başkanlığı'nı yaptı. Siyasal Bilgiler'i 1960 senesinde birincilikle bitiren Küçük, 27 Mayıs ihtilalinde, büyük öğrenci eylemlerinin başında yeraldı. 60 ihtilalinden sonra Devlet Planlama Teşkilatı'na girdi. Burada bir süre çalıştıktan sonra ABD'ye giderek Yale'de lisans eğitimi aldı. 1966'da ODTÜ'de çalışmaya başladı. 1968-70 yılları arasında Sovyetoloji araştırmalarını kitaplaştırdı. Bu kitaptan dolayı sekiz yıla mahkum edildi.
sky turkte pazar akşamları izlediğim programda memleketin şu andaki durumunu açıkça dile getiren ancak bunu yaparken kimi zaman insanı güldüren adamdır. geçen hafta yine aşırı derece sinirlendiğinde kağıtları havaya fırlatmıştır. bu durumun doruk noktalarında ister karşısındaki ''reklam, efendim.'' ya da ''bitiriyoruz.'' desin o konuşmaya devam eder. ama etmelidir de çünkü söyledikleri çok da doğrudur. karşısındaki beyefendi de bazen bahaneler yaratıp gülmektedir ama neye güldüğü de bellidir.
hurufileri aratmayan sacma sapan analizleri bulunan komunist profesor. tipki hurufiler gibi rakamlardan ve harflerden derin manalar cikarabiliyor zati muhterem. Kisinin isminden yola cikarak hangi irka tabi oldugunu sip diye buluveriyor.
Insan irklarini tasnif etmekte isimler baz alinsaydi ve bunun bir gerceklik payi olsaydi, turkiye nufusunun yaridan fazlasinin yahudi olmasi icap ederdi. soyle ki bugun turkiye'de ibrahim, suleyman, harun, ishak, musa, yusuf vs haddi zatinda birer yahudi ismi olan isimleri tasiyan milyonlarca insan vardir. simdi bu insanlara sirf isimleri yahudi ismidir diye yahudi demenin mantigi nedir ?
Genetik ve ambriyoliji biliminden haberi yok sanirim muhteremin. Kafatasi olcumu bile artik yeterli degildir irklari tasnif etmekte. degil ki isimden yola cikarak bulunacak. biraz akil, biraz da fikir diliyoruz tanri'dan kendisine.
küçük'ün sosyalizminin sonu isimli bir polemik dosyası yayınlanmıştı sol'da. tekelaroksin ile emperyalizmi birbirinden ayrılmasının ne gibi bir mantığı vardır, henüz anlayabilmiş değilim. sanırım iletişim çağı, küreselleşme gibi burjuva iktisadi küçük'ü daha çok cezbediyor. nasıl olsa yahudi kanı yok onlarda, öyle değil mi?*