miço nun yalvaç uralı mı diye düşündüğüm kişi. çocukluk döneminde hastası olduğum fakat annemin almam için ayda yılda bir para verdiği dergi. tabi sene 2002. dünya kupasında oynayacak bazı önemli yıldızların resimleri vardı aldığım bir sayıda. sıradan hatırladığım, hernan crespo, c. vieri, totti, alvaro recoba.. hey yavrum hey. başlayacak dünya kupasının heyecanını miço ile yaşamıştım.
hayranlık duyduğum insandı. derginin yayın yönetmeniydi yanılmıyorsam. yaşıyorsa allah şifa versin, diğer türlüyse rahmet eylesin.
ben küçükken bazı gazeteler hediye olarak gazetenin yanında yalvaç ural 'ın küçük cep kitaplarını verirdi, hiç unutmam ben de o küçük kitabın içindeki tüm bilmece ya da esprileri - artık kitap her ne kitabıysa - ezberlemeye çalışırdım, başarırdım da, belki de hayata bu kadar pozitif neşeli ve alaycı bakmamda kendisinin emeği vardır.
şayet vefat etmiş ise allahtan rahmet dilerim, mekanı cennet olsun.
öldüğü ile ilgili internette tek kaynak uludağ sözlük anladığım kadarıyla. ya yukarıdaki arkadaşlar hastanede çalışıyorlar, önceden haberleri oldu, ya yalvaş ural'ın tanıdığı birileri, ya da en mantıklı seçenek olarak kuyuya taş atan deliler. bunun ortası yok.
şayet gerçekten öldüyse, kendisiyle ilgili bir anımı yazacağım. ama ölmediyse yazmamın bir manası yok. uğraşmam. trolleme olup olmadığı kesinleşmeden sessizliğimi koruyacağım. *
yaşlanmış aksileşmiş arkadaş adam. hatta esnafa dönmüş.
şu sıralar devam eden tüyap kitap fuarında çalışıyorum. çalıştığım yayın evine de* sürekli bu amcamız geliyor imza gününe. ama hakikaten sürekli. 2 günde 1 falan geliyor. daha da gelecek ilgilenenlere duyurulur.
ilk geldi böyle baya duygulandım falan. "ulan dedim hey gidi miço amca". hele yanımda küçük bir arkadaşın kitabına imzasını attı. "sevgili arkadaşım xx e sevgilerimle." falan yazdı. iyice bir duygulandım.
ama ilerleyen zamanlarda bize emirler falan yağdırmaya başladı. çay getiriyoruz mesela adama "ben earl grey içmem normal çay yok mu" falan tarzı 2-3 kez bizi geri çevirdi. kitaplarını önüne diziyoruz hiç bir düzeni beğenmiyor bozdurup baştan dizdiriyor. kendi kitaplarını satmaya çalışıyor insanlara. yanında başka çocuk yazarların kitapları falan da oluyor haliyle, onlardan biri falan karışırsa kendi kitaplarına çıldırıyor. derhal çekilsin oradan istiyor. mesela bir kitabı 11 lira ise parayı falan kendi alıyor, "tamam 10 lira ver yeter" diye kendi fiyat biçiyor. halbuki yetmez aslında, o kasada açık çıkınca bize geliyor müdürler falan.
neyse anlatayım dedim. üzdü beni kendisi. hayallerimi de yıktı diyebilirim.
küçükken her hafta miço alırdık ablamla. oyuncakları tek tek paylaşırdık. miço klüp kartı geldiği gün hayatımızın en güzel günüydü *. geçenlerde gördüm artık bedava veriyorlarmış. aldım. sırf "hamdi hala var mı ?", diye. evet sözlük vardı. duygularım depreşti.
hatırladığım kadarı ile (bkz: miço) isimli çocuklar için hazırladığı bir dergi vardı.
bir bilmecesini yazmak suretiyle yorumu yazarlara bırakmak gerekir;
(resimde bir ada ve üştünde bir bardak çay)
-yukarıda ki resim nedir?
cevap: ada çayı