çocuklar için hazırladığı pek çok kitap, dergi vs nedeniyle "dünya çocuk edebiyatının şövalyesi" olarak lanse edilen kişidir
kendisinin yeteneğine ya da bu işe verdiği emeğe saygımız büyüktür
lakin kendisinin yazdığı bilmece kitaplarında çocuklara empoze etmeye çalıştığı mizah anlayışı ürkütücüdür
bir nesil sırf bu kitaplar yüzünden garip garip espriler yapmış ve alemin geyik malzemesi olmuştur
ayrıca bu espriler yalvaç ural odaklıdır ve cevabını bilmeniz imkansızdır
örneğin şöyle bişiler vardı
-kim aynı anda dans edip hoplayıp zıplayabilir
cevabı-yalvaç ural
şimdi bu çeşit bilmeceyi birine sorup cevaba da yalvaç ural derseniz bi daha arkadaş bulabilme olasılığınız ne olur onu bilemem
not:en başta dediğim gibi yalvaç urala saygımız sonsuzdur yanlış anlaşılmasın
espri yeteneği ya olmayan, ya da biz sıradan insanları aşan çocuk mizahçısı.
2 bilmecesini yazmak suretiyle yorum yazarlara bırakmak gerekir;
bilmece: bir fil buzdolabına nasıl girer?
cevap: buzdolabının kapağını açarak.
bilmece: peki başka bir fil buzdolabına nasıl girer?
cevap: öteki fili dolaptan çıkartarak.
laf esprilerinin türkiye'deki mucididir. kendisinden sonra çok sayıda taklitçisi çıkmıştır. 78-84 arası doğan her çocuğun mutlaka kendisini okumuşluğu vardır. doğan kardeş ve milliyet kardeş gibi döneminin çocuk dergilerinin vazgeçilmez ismidir.
çocukları sevdiğine şüphe yok, bu konuda saygımız sonsuzdur. ama şöyle bir espriyi üreten bir insan evladı o anda nasıl bir psikolojiye sahipti ki:
-aç insan rüyasında neden hayalet görür?
-hayal-et* olduğundan.
ya da şu:
-itfaiyeciler su dökecekleri zaman ne yapar?
-pantolonlarını çözer. (breh breh)
bu adamın imalatı 3 boyutlu bilmece kitabı da vardı, cevapları görebilmek için yanında gözlük falan veriliyordu, travmatik günlerdi... (bkz: zıpır bilmeceler)
1979 - 2. uluslararası çocuk kitapları fuarı birincilik ödülü
1980 - milliyet sanat dergisi oyun ödülü
1983 - türk-yunan dostluğu, abdi ipekçi şiir başarı ödülü
1986 - polonya gülümseme nişanı
1992 - çocuk vakfı ödülü
1996 - tömer yılın en iyi 10 yazarı ödülü *
milliyet yayınlarının başındayken, büyük bir transfer ücretiyle erol aksoy'un grubuna geçmiş, aksoy yayınlarını kurmuş, çok önemli çizgi eserlerin türkiye'de yayınlanmasını sağlamış, erol aksoy'un batışıyla milliyet'e geri dönmüştür.
kendisini ya çok seversiniz, ya da hiç sevmezsiniz. ama 70'li yıllarda doğan insanların espri anlayışları üzerinde çok büyük etkisi olduğunu kimse yadsıyamaz. kızkardeşi amerikan hastanesi'nde kardiyoloji bölümünün başındadır. kendisini şaman olarak tanımlar.
"sıfırın tersi nedir?" sorusuyla bütün bir nesli soru işaretlerinde bırakan üstadımızdır. bir çok felsefeci ve bilim adamı bu sorunun cevabı için gece gündüz çalışmış, konferanslar düzenlemiştir. üstad tam bu sıkıntılı dönemde cevabı yapıştırmıştır. cevap: rıfıs
hatırladığım kadarı ile (bkz: miço) isimli çocuklar için hazırladığı bir dergi vardı.
bir bilmecesini yazmak suretiyle yorumu yazarlara bırakmak gerekir;
(resimde bir ada ve üştünde bir bardak çay)
-yukarıda ki resim nedir?
cevap: ada çayı
küçükken her hafta miço alırdık ablamla. oyuncakları tek tek paylaşırdık. miço klüp kartı geldiği gün hayatımızın en güzel günüydü *. geçenlerde gördüm artık bedava veriyorlarmış. aldım. sırf "hamdi hala var mı ?", diye. evet sözlük vardı. duygularım depreşti.
yaşlanmış aksileşmiş arkadaş adam. hatta esnafa dönmüş.
şu sıralar devam eden tüyap kitap fuarında çalışıyorum. çalıştığım yayın evine de* sürekli bu amcamız geliyor imza gününe. ama hakikaten sürekli. 2 günde 1 falan geliyor. daha da gelecek ilgilenenlere duyurulur.
ilk geldi böyle baya duygulandım falan. "ulan dedim hey gidi miço amca". hele yanımda küçük bir arkadaşın kitabına imzasını attı. "sevgili arkadaşım xx e sevgilerimle." falan yazdı. iyice bir duygulandım.
ama ilerleyen zamanlarda bize emirler falan yağdırmaya başladı. çay getiriyoruz mesela adama "ben earl grey içmem normal çay yok mu" falan tarzı 2-3 kez bizi geri çevirdi. kitaplarını önüne diziyoruz hiç bir düzeni beğenmiyor bozdurup baştan dizdiriyor. kendi kitaplarını satmaya çalışıyor insanlara. yanında başka çocuk yazarların kitapları falan da oluyor haliyle, onlardan biri falan karışırsa kendi kitaplarına çıldırıyor. derhal çekilsin oradan istiyor. mesela bir kitabı 11 lira ise parayı falan kendi alıyor, "tamam 10 lira ver yeter" diye kendi fiyat biçiyor. halbuki yetmez aslında, o kasada açık çıkınca bize geliyor müdürler falan.
neyse anlatayım dedim. üzdü beni kendisi. hayallerimi de yıktı diyebilirim.