yalnızız

entry105 galeri2 video1
    50.
  1. muhteşem, okumadan ölünmemesi gereken bir peyami safa romanı.

    --spoiler--

    "Kendimden nefretimin çerçevelediği ve çirkinleştirdiği bu dünyada yalnızım."

    --spoiler--

    not:entrikada aşk-ı memnu'nun eline verir. yakın zamanda dizi yapılması muhtemel.
    3 ...
  2. 51.
  3. "intihar ediyorum. Kendi kendimden nefretimin çirkinleştiği bir dünyada yalnızım." meral'in notu..
    1 ...
  4. 52.
  5. samim'in meral'e hissettiği şefkat ve kontrol ise normal, değilse anormal bir durum yaşanıyordu.

    çözüme gidemedim hala.
    0 ...
  6. 53.
  7. şüphesiz türk romanının başyapıtlarından birisidir.
    0 ...
  8. 54.
  9. --spoiler--
    Tavşan gibi korkak uykular vardır. En düşük bir endişe ruhta çıt çıkarsa dört nala kaçarlar.
    --spoiler--
    henüz ilk sayfalarında, sağlam bir kitap olduğunu göstermiştir.
    4 ...
  10. 55.
  11. "En çok düşündüğümüz kelimeyi en az kullanmaya bizi mecbur eden gururumuzu aldatmak için, sevmek fiiline sözden başka ifade şekilleri ararız. Meselâ dün, o, masadaki yerlerimizi değiştirmemizi istedi. Öteki masada oturan güzel kadının tam karşıma düşmesine tahammül etmediğini hissettirmiştı. Bense, onun bir aralık basının ağrısıni geçirmek için aspirin almaya garsonu yollamak mümkün olduğu halde, eczaneye bizzat gidip geldim."

    Peyami Safa - Yalnızız, sf. 18
    4 ...
  12. 56.
  13. peyami safa'nın müthiş tespitler ve olgun aforizmalar içeren eseri.hani peyami safa'nın üzerine çok şey söylemeye gerek yok ama, karakterler hakkında sanki 20 senelik arkadaşlarımmışcasına yazacaklarımdan da anlaşılacağı üzere üstat cidden iyi iş çıkarmış.çok yönlü bir eserden bahsediyoruz, bunu bilelim önce.Dönemin zihniyeti romandaki kezbanlar üzerinden; yazarın aktarmak istediği felsefi yön ise genel olarak samim, yer yer ve azar azar diğer karakterler üzerinden aktarılmış.

    samim:aşırı zeki bir adam, aşmış bir gözlem yeteneğinin vücut bulmuş hali.hayatını felsefi bir temele oturtmuş, insanları davranışlarından tanıyabiliyor, sınıflandırabiliyor; insanların tepkilerinden yerinde çıkarımlar yapabiliyor.gerçek bir düşünce adamı, saygıdeğer bir tip.

    samimciğim, iyisin hoşsun da, şu felsefeyi biraz dizginlesen, baymasan daha iyi olurmuş.

    besim:"dünya sikime ahiret taşşağıma" modeli insan; espritüel, rahat kişilik; idolüm.biraz Rasyonalist karakterlere giydireyim de nasıl giydirirsem giydireyim düşüncesinin, biraz da peyami safa'nın eserinde ele aldığı ruh ve maddeyi bağdaştıran insanın kendine yöneliş felsefesinde düşüncesini daha iyi açıklayabilmek adına oluşturduğu samim'e karşıt günah keçisi olmasının kurbanı olmuş.yazarın subjektivizmi nedeniyle ana karakterin gölgesinde kalmışsın hacım ama, bir samim olmasan bile sen de az anasının gözü değilsin.

    besimciğim, peyami safa'nın samim'in düşüncelerini üzerine salmış olması, senin adamın dibi olduğun gerçeğini değiştirmiyor.*
    Mefharet:klasik türk annesi.sinirleniyor, bozarıyor, ağlıyor, deliriyor falan.tek farkı sigara içmesi, o da zenginlikten olacak.*
    sıkıcısın be kadın.ömrümü yedin ömrümü, git yat zıbar allasen.

    feriha-selmin-meral:inanılmaz derecede şımartılmış, üç büyük kezban.kezban ki ne kezban.ağızlarına ağızlarına vurasım geldi okurken yeminle.feriha'nın yolluluğunu geçtim, o meral yok mu o meral.saç baş yoldum okurken lan.beceriksiz yalancı, ağır aşifte, kevaşe, kaşar meral seni.*Bunların içinden sıyrılan selmin, biraz zekice, biraz asilce ama, o da yavrum daha cin olmadan adam çarpmaya çalışıyor, samim'e akıl oyunları oynamaya çalışmalar falan.Demek ki, kezbanizm 20.yy'da da varmış.sıçtığımın kezbanları.

    ferhat:harbi çocuk, höt höt, kaba, çapkın falan ama temiz kalpli, saf bir şey.biraz da geç uyanmış olaylara.tam her şeyi düzeltecekken o sıvının meral'in etekliğine dökülmesi çok kötü oldu çok.bir sana üzüldüm çocuk.

    Eserin diline gelince, hani bir mai ve siyah değil ama, yine de ağır bir dil söz konusu.bir de işin içine fransızca girmiş o kötü olmuş.*kitabın sonundaki sözlük yetersiz*siz de tıpkı özgür yayınlarının mai ve siyah'ta yaptığı gibi, bugün pek kullanılmayan, eserde geçen arapça-farsça-fransızca kelimelerin anlamını parantez içinde, farklı bir yazı tipiyle verseydiniz hem eserin akıcılığına zarar vermezdi, hem daha rahat ve daha da iyi anlayarak okurduk.peyami safa romanı okurken sözlüklerde maroken, frapan, distinguée gibi kelimelerin anlamlarını aramak pek hoş değildi zira.

    özetle, görüyorsunuz kendimi romana ne kadar kaptırdığımı, kolay kolay böyle kendimi kaptırmam ben.resmen eser okuyucuyu o ağır dile rağmen içine çekiyor.alın okuyun günlük yaşamın dertlerinden uzaklaşın derim.

    ha unutmadan: (bkz: ateşle oyun olmaz)
    2 ...
  14. 57.
  15. peyami safa'nın en güzel romanlarından biri.
    kitabı bir cümle ile özetlemek gerekirse:"intihar ediyorum. kendi kendimden nefretimin çirkinleştiği bir dünyada yalnızım".
    1 ...
  16. 58.
  17. peyami safa nın romancılığını herhangi bir paragrafında, her satırında, her kelimesinde ispatladığı romanı.

    "yine salon tenha ve karanlık. yine gözleri yaylı kapının buzlu camlarında uzayıp kısalan gölgelere dikili. yine onların arasında sağa sola kayan donuk parıltılar. yine ikide bir sallanan kanat, hafif bir gıcırtı ve beklenenin yerini alan yabancılar. yine arzuyu fırçalayan ve gururu buruşturan bir sabırsızlık. camda uzayan ve genişleyen gölgenin, tam ona benzemek üzere iken, anlaşılmaz hangi bulanık çizgi ve kımıldanış farkiyle ondan ayrılmasının verdiği hayal kırıklığı. birbirinin üstünden kayıp giden sıkıntı anlarının bazan tükenmezlik ihtimalini düşündüren sonsuzluk vehmi ve dehşeti."
    2 ...
  18. 59.
  19. insanların yüzde doksan dokuzuna bakkal hesabından fazla matematiğin lüzumu yoktur.
    Fakat ne çare! Tahsil denilen şey, hayatımızda on beş seneden fazla süren bir hastalıktır ve mektepten kaçmaktan başka ilacı yoktur.

    peyami safa
    1 ...
  20. 60.
  21. --spoiler--
    ...ablamın ayaklarını lengerdeki sıcak suyun içinde kıpkırmızı kesilmiş görünce, sabah karanlığı, canım ıstakoz istedi...

    besim.

    --spoiler--
    biraz önce bitirdiğim kitap. her şey bir yana bu kitabı okurken gelen sigara içme isteğini hiç bir zaman duymadım.
    1 ...
  22. 61.
  23. peyami safa'nın her romanı gibi hemen hemen her sayfada altı çizilecek bir kısma yer veren harika baş yapıt. içindeki ruh tahlilleri olsun, üstadın üslubu olsun her şey çok farklı.

    --spoiler--
    ''Kalbe karşı bu muhalefetin akıldan veya gururdan geldiği sanılır. bence bu, kalbin kendi kendisine karşı müdafasıdır. Sevgilide kaybolmamak için nefret sebepleri arar, bulamazsa yaratır. işte böyle, kendi kendini aldattığını anlayınca da utanır ve ona daha çok bağlanır. kendi yalanlarını affetmeyen kalbin kendine verdiği ceza.''

    ''aşıklara haber vermek isterim. kalbin bütün meseleleri yalnız kalbde halledilir. çünkü bir hissin hakkından ancak başka bir his gelir. ümitsiz bir aşkın panzehiri nefrettir. fikirler ancak bu mukavemet hislerini yaratan tahrik ve telkin unsurlarıdır.''
    --spoiler--

    --spoiler--
    ''En çok düşündüğümüz kelimeyi en az kullanmaya bizi mecbur eden gururumuzu aldatmak için, sevmek fiiline sözden başka ifade şekilleri ararız. mesela dün, o, masadki yerlerimizi değiştirmemizi istedi. öteki masada oturan güzel kadının tam karşıma düşmesine tahammül edemediğini hissettirmişti. bense, onun bir aralık başının ağrısını geçirmek için aspirin almaya garsonu yollamak mümkün olduğu halde, eczahaneye bizzat gidip geldim.''

    --spoiler--

    --spoiler--
    ''gözleri, gözleri... onun doğduğu günden evvelki benliğime sımsıkı bağlayan, en yakın akrabadan daha yakın bir kan münasebetini kat kat aşan ve ruhlarımızın beraberliği hissini bir anda uyandıran bakışlarında kendimi ne kadar çok buluyorum. sanki onun gözleriyle kendimi gören ben'im. onun varlığını benimkinin şartı haline getiren bu ayrılık duysunda, görme intibaları tek merkeze birleşen iki gözün beraberliğine benzeyen bir fonksiyon var.''
    --spoiler--
    2 ...
  24. 62.
  25. yeni nesilin henüz hallenmediği * kült kitap.
    3 ...
  26. 63.
  27. hâlâ capcanlı, çok doyurucu bir kitap.
    2 ...
  28. 64.
  29. Offff... Şu hayatta beni komple değiştiren tek kitaptır Yalnızız...
    2 ...
  30. 65.
  31. hayatımın en güzel kitaplarından.

    --spoiler--
    + Seni de sinirlendiren bazı haller, fikirler, insanlar yok mu hiç?
    - Var tabiî
    + Saadetini ve neşeni onlara borçlusun. Sana mücadele zevkini veriyorlar Ve aradığın şey zaferden evvel, bu bu zevktir
    --spoiler--
    5 ...
  32. 66.
  33. Türk edebiyatı' nın en iyi eserlerinden biri olduğu muhakkaktır ki dünya edebiyatında da sağlam bir yer edinmiş peyami safa eseridir. Eşine zor rastlanır derecede güçlü, gerçekçi ruh çözümlemelerini ütopik olay ve kahramanlar aracalığıyla sunar. Ruhsal betimlemenin edebiyat tarihindeki en iyi örneklerinden biri olduğu söylenebilir. Özellikle bizim edebiyatımıza baktığımızda derin ve oldukça başarılı olay, mekan betimlemeleri görmek mümkünken peyami safa' ya kadar böylesine bir ruhsal betimleme örneği yoktur. Bu anlamda edebiyatımızda bir yeniliğin de başlangıcı olan nir şaheserdir.
    2 ...
  34. 67.
  35. çok başarılı bir başyapıt. romanın okurken sayfa çevirmek sizi rahatsız ediyor. çünkü diğer sayfaya geçmek romanın bitişine bir adım daha yaklaşmak demek. bu da acı verici.
    2 ...
  36. 68.
  37. Türk edebiyatının en aykırı başlangıcına sahip olan roman.

    matmazel noraliya'nın koltuğu romanından sonra aynı paranormal merkezde bir roman beklerken ikili ilişkiler üzerine bir romanla karşılaşırsınız. Baş karakter Samim, insanların ihtiraslarından yola çıkarak elli sene sonrasının dünyasını yani simeranya'yı yazar yavaş yavaş. Bir tarafta paris hayranlığını baba ve abisinin baskılarına rağmen yaşatmaya çalışan meral vardır. Aile ve özel yaşam arasında sıkışıp kalmıştır.

    Romanın ilk iki bölümü aforizmalar üzerine kuruluyken üçüncü bölümü okuyucuda tokat yemiş etkisi yapar. Ruh denilen soyut kavramın cismaniliği adeta ürpertir insanı. Romanı bitirip kapağını kapattığınızda -hele ki yalnızsanız- ürpertiyle çevrenizi kolaçan etmekten kendinizi alamazsınız. Ne de olsa yalnızlığın romanıdır bu ve yalnızlık her zaman ürkütücüdür.
    4 ...
  38. 69.
  39. peyami safa eseri.
    okumayı çok önceden beri düşündüğüm kitap, hâlâ okunacaklar listemde.
    2 ...
  40. 70.
  41. Bugün başladığım roman. Evet güzel ve sürükleyici gibi duruyor. ilk bölümü bitirdim, ikincisini ise yarıladım. Ancak kafama yatmayan şudur, biz türküz. Türk toplumunda bir kadının, kızını kendi abisi ile düşünebilmesi normal midir? Ahlak kavramı bu işin neresindedir? Kendisine nikah bile düşmeyen yeğeni ile dayısı arasında bir şeyler olduğunu düşünmek dahi insanın tüylerini ürpertir. Şimdilik tuhaf buldum, beğendim ama bize uygun olmadığını gördüm, okudukça edit gelecektir efendim. Umarım övüldüğü kadar güzeldir.
    4 ...
  42. 71.
  43. yerli dostoyevski Peyami reis' in bir tereddüdün romanıyla sinyalini verdiği, metafizik meseleler üzerine yoğunlaşarak metaforlarını ve aforizmalarını yağdırdığı 2 şaheserinden birisidir*. bu tip romanlarda durum, olayın önünde olsa da bu eserin kurgusu da dahiyanedir.

    alıntı falan yapmayacağım; okuyun, okutun. zaten muhteviyatı o kadar yoğundur ki kısa alıntılar kitaba haksızlık olur. girin içine, simeranya da gezin. besim ile batıdan, samim ile doğudan bakın. ifadeyi aczi idrak edin.

    intihal okuyacağınıza şunları okuyun gözünüzü seveyim.
    6 ...
  44. 71.
  45. peyami safa'nın en sevilen eserlerinden.

    ben de bu durumdan ötürü dedim okuyalım bakalım güzel mi övüldüğü kadar. peyami safa okumam pek, bi dokuzuncu hariciye koğuşu'nu okumuştum bi de biz insanlar'ı. nispeten biz insanlar daha çok hoşuma gitmişti, içinde uygun görmediğim durumlar da bulunsa güzeldi.

    her neyse, önce sözlükten kitap hakkında yorumlara baktım biraz. biri demişti ki entrikada aşkı memnu'nun eline verir falan. yok artık dedim daha ne olabilir.

    neyse aldım kitabı, bu aralar pek firsatım olmasa da bir hafta gibi bir süre içinde bitirdim.
    kitaba yeni başladığım sıralar (#28596876) bu entry yi girmişim. meğerse buraya yazdıklarım az kalırmış, daha neler neler varmış.

    kitabın iyi özelliklerini sayayım önce.

    mesela kitabın en güzel yanı içinde ara ara geçen paragraflar. öyle paragraflar var ki, insan tekrar tekrar okuyor hatta orayı geçmek dahi istemiyor. peyami safa bu konuda gerçekten çok başarılı bu eserde.

    --spoiler--
    "intihar ediyorum. kendi kendimden nefretimin çirkinleştirdiği bir dünyada yalnızım."
    --spoiler--

    gibi.

    daha sonra, kitapta ilerde bahsedeceğim olumsuz yönlere karşın senaryo insanı o kadar sarıyor ki, beğenmeyen insan bile okur acaba sonunda ne olacak bu hikâyenin diye.

    ve son olarak entrikası gerçekten fazlasıyla bol. yapımcılar eğer isterse buradan en az beş dizilik senaryo çıkartırlar.

    şimdi gel gelelim eksi yönlerine.

    en birincisi benim için asla bu kitaptaki ahlak şekli geçerli olamaz. ama nasıl?
    samim'in meral aşkına nasıl saygı duyduysam daha sonra annesiyle olan münasebeti hasebiyle bir o kadar da sövdüm. bir de besim soruyor ya, senin çocuğun muydu acaba falan. hele orda kıl oldum, dedim bu nasıl olur. zaten en başından işkillenmiştim kadının ağabeyiyle kızından şüphelenmesinden.

    entry fazla uzamadan sonra gelelim, intihar meselesine gelince, kitabın en bitirici kısmıydı bence o intihar notu. kitabı en güzel yapan, en özel kılan noktası orasıydı.

    şimdi diyecek olursanız ki sen ne diyorsun bacım okuyalım mı güzel mi değil mi net konuş, derim ki eğer siz de aşkı memnu izlerken zevk alan, türk dizilerini seven bir tipseniz okuyun entrikanın alasını görün efendim. şaka bir yana okunulması gereken bir kitap, edebi yönüne zaten denecek laf yok.

    son olarak o meral'e şuradan seslenmek istiyorum: kızım sen ne salak birisin ya. ne sevdiğin belli ne sevmediğin diye bir türkü var o da benden sana gelsin.
    6 ...
  46. 72.
  47. Peyami Safa'nın tek güzel yeri adı olan kitabı. Yalan yok ilk cümlesi de vurucu. Nedir adı yalnızız olan o kitabın ilk cümlesi: "cesareti yoktu."
    0 ...
  48. 73.
  49. bir peyami safa romanı.

    muazzam. gerçekten muazzam bir roman. kendisini okumayı neden geciktirdim bilmiyorum, yirmi dakika evvel bitti kendisi ve tek bir kelime ile tanımlamak gerekir ise, muazzam.

    türk edebiyatı'nın uç noktası, en üst mertebe, çıtanın en yükseği, öncüsü, ustası.

    üslubu biraz ağır gibi gözükse de hızlıca alışılıyor. romanın üslubundaki en önemli unsur, her tasvirin ve eylem anlatısının aralarına sığınan psikolojik tahliller. insanı ve ilişkilerini irdeleyen, eleştiren romanın tahlilleri, okuyucunun yüzüne bir tokat gibi vuruluyor. okuyucu, insanoğlunun acı bir gerçeğini anlatan cümleyi okuduktan sonra, romanın öyküsüne dönen cümlelere geçtiğinde yazar adeta, ''hayır! dönme romana, yüzleş şu gerçekle!'' deyip birkaç kez daha tokat atıyor tahlillerle.

    şimdi öyküye gelelim.

    --spoiler--
    samim... etrafındakilerden daha zeki ve daha birikimli bir adam. 'simeranya' diye kurduğu ütopik dünya, 150 yıl sonraki dünyamızı anlatıyor. bu anlatıyı bir romana çevirmek isteyen samim, aslında kendi ideallerini, düşüncelerini bu kurguyla keşfediyor. simeranya dediği ve üzerine bir roman kurmak istediği evren aslında kendi fikri hayalleri ışığında aydınlanan arzuladığı dünya. ve tabii ki, peyami safa'nın da arzuladığı dünya diyebiliriz.
    en başta öykü, selmin karakteri ile merak uyandırıyor ve öyküye bu şekilde katılıyoruz. sonra işler komplike bir hal alıyor ve merali tanıyoruz. öykünün tamamını anlatacak ve eleştirecek değilim, onlar diğer entylerde yapılmıştır.

    sonuna değineceğim.

    sonda meral, paris'e gidip hürriyetine kavuşmak, arzuladığı hayatı yaşamak istiyor fakat ikinci benliği ile çatışıyor: meral, kendi deyimiyle, evden gittiğinde kendisinden bir şey kaybedeceğini düşünüyor. zorla odasına kitlendiğinde ne yapacağını bilemiyor. iki kişiliği arasındaki ruhsal kavga doruk noktasına çıkıyor ve meral intihar etmek istiyor. ne paris'e gidip hür yaşayacak ve ahlaksız diye nitelendirilecek, cemiyete, aileye, soya, şerefe leke sürdürecek; ne evde kalıp toplumun istediği fakat kendisinin zorla içerisine adapte edildiği yaşamı soluyacak. intihar etme düşüncesi ise, sigara yakarken döktüğü benzinin alev almasıyla kesiliyor ve kendisine gerek kalmadan yanıyor. burada peyami safa sanki merali cezalandırmış. onun yalanlarını, kendi buhranlarını dindirmek için de olsa etrafa saldığı aldatmacaların bir cezası.

    gerçi meralin ölmemiş olma ihtimali de mevcut.

    necile'nin ölümü ise samim'e indirilen ikinci bir tokat. yalnız olduğunu samim'in yüzüne bir kez daha vurulması. ne kadar bilgili ve zeki olursa olsun, yalnız kalmamak dürtüsünün refleksiyle diğer insanlara tutunuş çabası. meral'den daha üst olduğunu anladığı halde onun peşini bırakamaması gibi.
    --spoiler--

    yani kitap şunu diyor:
    ne kadar zeki olsak, ne kadar aptal, ne kadar bilgisiz, ne kadar daha bilgili veya daha az bilgili olsak da; yalnız olmamak için refleksif olarak birbirimize tutunmaya çalışıyoruz. fakat başarısız oluyoruz, zira samim'in dediği gibi: insanda iki kişilik, benlik vardır. biri sosyal, biri real. bu ikisi daima çatışır. insan, (bu kitapta samim) ne kadar zeki ve diğer insanlardan üst olursa olsun, bu evrede yine 'yalnız' kalacağı için acizdir. insan acizdir. ve yine kitabın sonlarında samim'in bahsettiği gibi:

    ''şehir hayatında, insanların arasında, yalnızız. evet, yalnızım, yalnızız.''

    aslında tek kelimeyle özetliyor kitap kendini, adıyla:

    ''yalnızız.''
    2 ...
© 2025 uludağ sözlük