eline kalemi kağıdı alıp da yazı yazdığın o an. sıçtımın klavyesi de yalnızlık düşmanı ve asla aynı aşkı tattırmıyor. kağıdın üstünde cızırdayan kalemin sesini tık tık tuş sesine milyon kere tercih ederim.
yoğun bir arkadaş çevresinde geçirilen belli bi vakitten sonra, şöyle bebek de ki banklara oturup kulaklarını suyun ritmine gözlerini ufuklara emanet etmek, işte bu o andır.
gecenin zifiri karanlığında dışarda yağmur sesinden başka ses yokken elde sigara içli içli gezilen anlardır. o an leyla gelse istemem, bozmasın bu anın büyüsünü.
günün ortasında tam tatlı uykudayken. Uyandırıcak bi sevgilinin olmaması o tatlı anlardandır. Aynı zamanda tek izinli günde pinekleyebilecegin anlardan da biridir.