Kisiye gore degisen, farkli anlamlari olan tariflerdir.
Benim icin yalnizlik; bir bucuk yil boyunca uskudar'da bogaz manzarali bir evde, laptoptan ahmet kaya esliginde yudumladigim malt'larin ilhamiyla, karalama defterime hasrete dair her seyi yazmakti.
tam bir tarifi yoktur, olmamalıdır da zaten. aslında herkes yalnızdır kendince herkesin farklı yalnızlıkları vardır. içimizde yaşadığımız kimseye açamadığımız duygular bizim yalnızlığımızdır. bu da fiziksel, ruhsal tüm benliğimizi etki altına alır. yani yalnızlıktır bizim asıl canımızı acıtan candan'nın dediği gibi.
Fazla müzik, fazla kitap varsa hayatında yalnızsındır mesela. Yalnızlığın bir tanımı olmaz. Kendini yalnız hisseden herkes yalnızdır. Yalnız olmasaydı zaten yalnız hissetmezdi o kişi.
yalnızlık hayal etmektir. Yalnızken sürekli bir şeyler hayal edersin. Sevgilin olmuştur, iyi dostların, belki de mutlu bir hayatın. Hayalleri gerçekleştirmek çok mutluluk verir insana ancak gerçekleştirememek de büyük bir ızdırap.
Sultanahmet taraflarında kimse olmadan beraber gezen çiftleri g0rdüm ve kendime baktım.yalnızdım.belki onunla buraya gelip gözlerinin içine bakıp seni seviyorum derdim ama o artık evli be.benim hiç bir önemim yok biliyoruym bunu haksızlık gibi geliyor ama kader.
Yalnızlık... yalnızlık gece ayazında sabaha kadar beklemek gibidir.ısınmak için güneşin doğmasını beklersin ama o güneş hiç bir zaman doğmaz.yalnızlık bulmadığın sevgiyi başka yerlerde aramak gibidir.ne yaparsan yap onu bulamayacağını bilirsin ama yine de denemekten vazgeçmezsin. onun boşluğunu hep başka şeylerle doldurmaya çalışırsın.yalnızlık aynı havayı soluyup da bir türlü yan yana olamamak gibidir..aldığın her nefeste onun kokusunu duymak istersin ama yapamazsın.aldığın her nefes ciğerini acıtmaya başlar.yalnızlık dediğin eski bir sandalyenin gıcırdamasıdır yalnızlık...