Herkesin altından kalkamayacağı ama gerekli olan bir şeydir. Bazen yalnız kalıp kendini sorgulayabilmek hayatın anlamı yani bir diğer değişle yalnızlıktır hayatın anlamı.
(bkz: yalnızlık paylaşılmaz)
insanların öldükten sonra değerlerinin katlanarak artması gibidir aslında...
'özel' açıdan bakacak olursak, yalnız kaldığınızda yalnız kalmamak istersiniz; biriyle birlikteyken de biraz nefes alıp yalnız kalmayı düşlersiniz değil mi? tabii iki durumda da sürekli aynı beklenti içine girmezsiniz. yalnız kaldığınızdan ya da bi ilişkiniz olduğundan memnun olduğunuz zamanlar vardır...
mesela ben, seviştikten hemen sonra yalnız kalmak ya da hatrı sayılır bi sessizlik isterim.
yalnız kaldığımdaysa yanımda biri olsun, koynuma süzülsün isterim. sonra sevişmek isterim. sonra hemen yine yalnızlığı düşlerim...
bazen hayatımda kim varsa o gün hiç aramasın, sormasın isterim. istediğim zaman aramadığındaysa kıyameti koparırım. ama bu isteğimi hiçbir zaman kimseye söyleyemem, ayıp. bana söylenirse -ki sanmıyorum- soğurum, genişliğe gelemem...
son olarak 'yalnızlık paylaşılmaz, paylaşılsa yalnızlık olmaz' klişesini araya sokarak, yalnızlığın salt bir biçim, eylem, duruş olduğunu düşündüğümü söylemeliyim. yalnızlığın tadı olmaz, dolayısıyla acısı tatlısı da olmaz. bi şeyden keyif almak ya da acı çekmek için, onu bi başkasıyla ya da kendinizle paylaşmanız; yüzleşmeniz, yüzleştirmeniz gerekir. e ne demiştik? paylaşılsa yalnızlık olmaz. o zaman yalnızlığın tadı var mı? yok.