yalnızlığın can acıttığı anlardır. yağmurlu bir akşam ,yemek vakti, elinizde gazete yemek yiyecek haliniz olmadığı sırada anlarsınız yalnızlığınızı ve akşam haberlerinde mehmet ali birand seyrederken, inceden içinize dokunur bu durum. mehmet ali birand 'la tek başınıza kafa bulurken, içinizdeki yalnızlığı unutmaya çalışırsınız.
kimsenin gelmeyecegini bilerek gozunun kapıda kulagının telefonda oldugu sorularına cevap verecek sorunlarını dinleyecek kimsenin olmadıgını anladıgın andır bundan sonrası ise her an diye cevaplanasıdır.
insanın sevgiye, yakınlığa en çok ihtiyacı olduğu anlardır. gece çöktüğünde, önce boğazınızda düğümlenir yalnızlık, sonra göz yaşı olup akar... aktıkça kopsun gitsin istersininz içinizden, ama gitmez, kalır orada sabaha kadar. şanslıysanız, sabah güneşin ilk ışığıyla kurtulursunuz ondan, şanslı değilseniz, bir gününüz daha hüzünlü geçecektir...
doğum gününde gece 00:00 ilk koyuş.
sabah kalktığınızda ikinci koyuş.
öğlen arası sıcak koyuş.
ikindi yalnız başına beş çayı koyuşunuz.
akşam tek kişilik servis tabağını masaya koyuşunuz.
gece öldürücü darbe
gün bitiyor 'yalnızım dostlarım yalnızım yalnız' parçasının koyuluşu.
dunyaların senın oldugu zamanlarda(mecazı tabır)kalp atısları hızlanır,cısın gelır,haykırmak ıstersın ogun senın olur ama senı anlıyacak kımsenın olmaması ogunun zehır olmasına neden olur.Yapılabılecek bısey yoktur lavabo ıhtıyacı varsa karsılanır ve buruk bır has*tir hıfadesyle yataga uzanılır,ogunu bır sekılde atlatılması umud edılır.Uykuu...uykuu...
askerdeyken yemin töreni öncesi aileler yerini almış biz de tam karşılarında dizilmiştik. törenden önce yarbay yanımıza gelip "rahat-hazırol-istikamet aileler marş marş" diye bağırdı. herkes koşarak uzaklaştığında orada bir tek ben kalmıştım. üstelik konuşmayı ben yapacaktım, adım hatıra kütüğüne çakılacaktı. annem malesef parasızlıktan gelememişti. binlerce kişinin içinde kendimi öyle yalnız hissettim ve bu bana öyle bir koydu ki anlatamam.
arkadaşlarınız double date planları yaparken içten içe sizin davet edilmeyişiniz. sonrada dönüp kanka valla çağırcazda sıkılırsın sen gelmezsin diye demedik demeleri.
Gece mesajlasacak kimsenin olmaması doğum günlerinde saat 12 yi 1 geçe geçince kimsenin aranmaması mesaj atmaması bazen kavga edip tartisacagin ya da başını güvenle dizine koyacağın birisinin olmaması ve en kötüsü artık hic olmayacağına inanmış olman alışılmış bu yalnızlığı bozmamak istemen.
okulda dersin başlamasını beklediğiniz zamanlardır. telefona, kitaplara gömülseniz de fayda etmez. etrafınızdaki insanlar gruplar halinde kantine, kafeye gider. siz zaman öldürmek için sebepler arasınız.
diğer şartlar var olduğunda yalnız olmak isteyenler için yalnızlık iyidir, iyi.
bi düşüneyim, yalnızlıktan kastın sevgili mevzusu olmasını anlıyorum, arkadaş olarak yalnızlık konusunda bir sıkıntım yok.
yani vizelerden memlekete döneceğimde mesela, otogara gittiğimde otobüse binmeden önce sarılıp öpebileceğim, giderken otobüsün camına doğru el sallayıp gülümseyen bir kız olmasını ister miydim, isterdim tabi.
ama bu aralar yok napalım, idare ediyoruz.
aklıma pavarotti-james brown solo perse düeti geldi bak. bu aralar solo perseyiz sonuçta. *